Türkiye v Fildişi: 86-47
Turnuvaya galibiyetle başlama açısından şanslı bir fikstürdü Fildişi. Sanırım beş üçlük isabetiyle başladık. Fildişi atletik özellikleri haricinde çok yetersiz bir takım. Lamizana beş blokla bir ara özellikle Semih'i madara etti ama onun dışında maçta kontrol sürekli elimizdeydi.
Tabii ki burada bir kez daha Tanjevic'in kulaklarını çınlatmamız gerekecek. Klasik ilk 5'imiz, herkesin ait olduğu yerde oynadığı ve savunmada istediğimiz yaptığımız takdirde en büyük takımların bile başına dert açabileceğimiz beşimizle dağıttık Fildişi'ni.
Ama ne zaman dört uzunlu rotsayona döndük, Kerem'i üç numaraya çekti Tanjevic, işte o zaman Fildişi'ne bile farkı kapama imkanı sunduk. Zaten uzunlarımızın ayakları fazla hızlı değil bir de buna Kerem Gönlüm'ün üç numarada yer aldığı bir beş eklenince tempomuz, hızlı top çevirme ve çabuk dribling meziyetlerimiz kalktı oyundan.
12 oyuncunun 12'si de kendi pozisyonlarında üst düzey oyuncular. Doğru zamanlarda doğru rotsayonlarla hiçbir şekilde bize sıkıntı yaratmayacak isimler. Ama ne zamanki rotasyonun içerisine bir de pozisyon kaymaları ekleniyor; işte o zaman sıkıntı yaşıyoruz. Biz yavaş tempoda oynayamıyoruz, oyuncuların yapısına ters. Ne zamanki dört uzunda üç numara Kerem'e kalıyor, o zaman sıkıntı yaşıyoruz.
Çok ölçü değildi bu maç ama Semih'in eksikliklerini ve Ömer'in düşünmeden yaptığı birebirlerin yetersizliklerini gördük bir kez daha. Ama Sinan Güler'e apayrı bir yazı ayırmak lazım. Atom karınca ya. Nasıl bitmek tükenmek bilmeyen bir enerjidir o, nasıl bir patlayıcılık nasıl bir yıpratmadır. Takımın belki de en önemli rotasyon parçalarından birisi Sinan Güler.
Almanya v Arjantin: 74-76
Arjantin maça epey kötü başladı. Genç Almanlar da bu fırsatı iyi değerlendirip devreyi önde kapattılar. Arjantin üçüncü periyotta toparlanır gibi olsa da bir türlü isabet bulamadılar. Öyle olunca da Almanya'yı bir kez daha maçın içine davet ettilre, Almanlar da davete icabet etmekte gecikmedi.
Özellikle Pleiss'ın 16 dakikada attığı 12 sayı ve Greene'in 20 sayısı Almanya için büyük bir galibiyeti getirmek üzereydi. Ama Scola'yla Delfino'nun toplamda 47 sayılık performansı Almanlar'a geçit vermedi Arjantinliler kötü bir başlangıçtan ucuz kurtuldu.
Brezilya v İran: 81-65
Splitter, Barbosa ve Giovannoni'nin performanslarıyla daha maçın en başından farkı yakaladılar ve Haddadi'nin dışında önemli bir isimleri olmayan Iran karşısında hiç zorlanmadan galibiyeti aldılar. Hırvatistan ve Slovenya'yla beraber çok önemli bir ikincilik mücadelesi içersinde olacaklar.
Bu üç takımın birbirleriyle oynayacakları maçlar inanılmaz keyifli olacaktır. Her ne kadar Brezilya çok daha yakın gözükse de ikinciliğe, Hırvatistan'ın Amerika karşısında oynadığı birinci periyot ve Slovenya'nın Slovenya'yı aratmayan taraftar sayısıla ilginç maçlar yaşatacaklar.
Fransa v İspanya: 72-66
İspanya büyük ihtimalle FIFA başlangıcını FIBA'ya da taşımış olacaklar. İsviçre mağlubiyetinden sonra makina çalışmaya başlamış ve kupaya kadar gitmişlerdi. Fransa'nın bu galibiyetini ise küçümsemek olanaksız. Batum, Gelabale ve Koffi performanslarıyla İspanya'yı deviren başlıca üç isimdi.
Ama İspanya için korkulacak birşey olduğunu düşünmüyorum. Her ne kadar saf bir point guard'ı olmayan bir Fransa'ya yenilmiş olsalar da "total basketbol"un meyvelerini toplamaya başlayacaklardı ikinci maçla birlikte.
Fransa ise belki de bu galibiyetle grup ikinciliğine bir adım daha yaklaşmış oldu. Onlar için gerçekten hiç beklenmedik ve harika bir başlangıç oldu turnuvaya.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder