20091128

Bursaspor 1 - 0 Galatasaray

Gece Power Rankings'lere dalmam ve maç dolayısıyla oldukça sinirli olmam sebebiyle biraz sakinleşip sağlıklı değerlendirmelerde bulunabileceğim bir vakti bekledim. Sanırım artık yazabilirim. Arkada Fight ve Mutations çaladursun ben de maça döneyim.

Öncelikle biraz geçmişe yönelip Arda/Kewell ve Arda/Elano ikililerine bakmak istiyorum. Ve bunu tamamen Arda'nın üzerinden yapacağım. Çünkü Arda mutsuz, bir türlü oynadığı yere ait hissedemiyor kendini, güven problemi diyemem ama sanki takıma faydalı olacağına dair inancı azalıyor gibi. Zamanında Lincoln'un forvet arkası olarak oynayıp da Hasan/Arda kanatları, Topal/Barış, Ayhan/Meira ortasahaları ve Servet'in yaratıklaştığı yıllar. Yani Mondi'nin gidişi, Kalli'nin gelişi, Cevat Güler'in şampiyonluğu ve kendini anlatamayan/kimsenin anlamaya çalışmadığı bir Skibbe. İşte o zamanlardı Arda kanatlardaydı, Lincoln vardı forvetin arkasında, hem koşuyordu hem de kanatlarla forveti dengeli besliyordu. Arkada Ayhan daha dinçti, top dağılımını çabuk yapıyor hemen Lincoln'ü buluyordu. Hasan vardı, yılların tecrübesiydi her ne kadar dağılmak üzere olsa da yürekten Galatasaraylıydı. Arda'nın bu yüzden kanatla bir derdi yoktu.

Sonra sol kanada yerleşmeye başladı iyice, arada içlere kat etti vs vs. Ama derken 2008-2009'un Temmuz'unda Kewell geldi. Hop, Arda sağda. Arda'nın üzerine adam alındı. Ama Lincoln vardı hala, o yüzden sorun yoktu. Lincoln gitti, Keita geldi, Arda ortaya kaydı. Artık kanatlarda iyice pişmişti ve özellikle de sol kanattan sıkılmıştı. İstiyordu ki beslenmesin, beslesin. Orta oynasın, kanatlardan içe adam kaçırsın. Ama derken Elano geldi. Elano güzel bir transferdir ama gereksizdir ve monte edileceği yere karar verilmediğinden kötüye gidebilecek bir transferdir. Arda tekrar ya kanada kayacaktı -ki hiç istemiyor- ya Kewell kesilecekti yada Elano oturacaktı. Şuan üçüncü senaryo gerçekleşiyor. Hatta Baros'un sakatlığı ve Nonda'nın nedense tercih edilmeyişi sebebiyle dönüşümlü forvet olarak da oynayabildi Arda. Ama sezon başındaki o pas dağıtan, gol attıran, çalım atan ve "nihayet şut çekmeye başladı" demeye yaklaştığımız Arda'dan eser yok. Elano'ya bir şekilde yer bulunmazsa kötü bir transfer olacaktır. Ama birazdan da değineceğim üzere Elano oynamalıdır.

Bu bir. İkinci olarak değinmek istediğim şey sezon başından beri ikinci büyük yanlış karar. Birincisi güzel sonuçlandı, üstünde durulmadı: Ankaraspor maçında Aydın'ın oyuna girişi, daha doğrusu yanlış değilsem Keita'ydı çıkan. Bugün aynı yanlış bir kez daha yapıldı; bu takımda her an pozisyon yaratabilecek ilk isimdir Keita. bu eskiden Arda'ydı. Ama Arda'nın mental direnci oldukça düşük, sanırım Baroni ittikten sonra iyice yerlere indi bu dirayet. Ama Keita şuan hem Türkiye'deki olumsuz ve yoğun baskıyı henüz tanımıyor, dolayısıyla da hissetmiyor hem de maç içinde rakibi uyuttuğundan patlayıcı hareketlenmeyi yaptığı anda rakip çoğunlukla gafil avlanıyor. Ama dün akşam Nonda'nın 7 golünün heralde 4'ünün asistine sahip olan Keita geldi kenara. Hiçbir yerde yazılıp çizildiğini görmedim ben.

Evet Kewell'ın zekasına ihtiyaç duyuyoruz ama bazen oyun öyle kısır hale gelebiliyor ki zekadan çok patlayıcı kuvvet ani etkiye ihtiyaç duyuluyor. Tamam evet, Kewell gene kimse anlamadan bir anda ön direkte bitip kafa topu kollayabilir, yada minicik bir vücut çalımıyla önünü boşaltıp şut çekebilir, topu saklayıp içeriye yapılan koşular için ara pas kollayabilir. Ama dünkü Bursa ve bu kadar kalabalık bir orta saha içinde sahaya bir santrafor (ki Nonda da tam anlamıyla bir santrafor değil, forvet) sürülecektiyse çıkan kişi ya Barış yada Kewell olmalıydı.

Sarp-Topal-Barış orta sahası hata değildir, eğer Baros'un olduğu bir üçlü ileri uçla birlikte sahadaysanız Sabri'yle Sarp'ı da katar 5 kişiyle gider sonuca ulaşırsınız, geriye de az pozisyon kaçırırsınız. Ama 4-6-0'la sahadaysanız ve tam anlamıyla bitirici bir santraforunuz yoksa Sarp-Topal-Barış'la çıkmak 1 puancılıktır, ama Sabri ve Hakan gibi çıktı mı gelemeyen iki bekiniz varsa sistem dahilinde, o zaman bir deplasman takımı olarak ev sahibine dersiniz ki "şişir evladım arkaya, al puanını çık yukarıya."
Tam da böyle oldu, Bursa kalabalık göbeğe girmektense uzun toplarla arkaya sızmaya çalıştı. Kademe anlayışı ve tandem bilgisi Topal haricinde sıfıra yakın olan savunmamız da dengesiz yakalandı mı saolsun dört kişi birden bir adamın peşine koşuyorlar.

Bu takım Linderoth tam olarak dönmediği ve Elano orta üçlüye dahil edilmediği sürece 4-3-3'ün kıyısına bile yaklaşamaz. Sezon başında evet sevimli gözüküyorduk ama o zaman bile herkes duruyordu. 4-3-3'ün gerektirdiği oyunun her yönüne hakim oyuncu profili şuan yok. Beceri olarak evet, sınırlı düzeyde de olsa verim sağlanabilecek seviyede oyuncular mevcut, özellikle hücum yönleri sınırlı olan, ancak sadece kabiliyetin varlığı yeterli olmuyor işte. Zihniyet olarak, futbol anlayışı olarak bunu başarabilmek lazım. Bu yüzdendir ki tam performans bir Emre Belezoğlu bu ülkenin en iyi orta sahalarından biri olur. Çünkü alan daraltmasını bilir, pas trafiklerini iyi sezer, sürekli koşar, arkadaşlarının yardımına gider, kaptığı topları çok çabuk bir şekilde ileriye taşıyabilir. Bunu yaparken pasla da driblingle de çıkabilecek yeteneğe sahiptir. İşine gelirse ve formunda olursa sahadaki tüm arkadaşlarının nerede olduğuna hakim olur.

Linderoth dönene kadar böyle bir oyuncumuz yok. En azından Topal'ın istikrarsızlığı bunu böyle yapıyor. Peki bunu sağlamak için ne yapılmalı? Oyunun bir yönünde oldukça sağlam diğer yönünde ise idare eden ve idare etmekten de kaçmayacak iki kişiye yer vermemiz lazım. Bu da ancak savunmaya derinlik katacak bir Topal, fizik ve mücadele gücü yüksek bir orta saha Sarp, ve pas trafiğini sağlayacak olan bir teknik yetenek Elano.

Linderoth döndüğünde ise yapılması gereken şey Topal'ın stoper'e çekilmesi ve orta üçlünün Linderoth/Sarp(Ayhan-Barış)/Elano şeklinde rotasyona dahil edilmesidir.

Neyse maçın çok dışına çıktım. Hakan Balta'nın çöküşüne şahit oluyoruz. Bursaspor belki çok kullanmadı o kanadı ama bunun tek sebebi de Tuna Üzümcü'ydü. Eğer Ali Tandoğan bulunsaydı kanattan çok yara alırdık. Yetersizliğine rağmen sol bekte Caner'e yer verilip Hakan'ın bir güzel burnunun sürtülmesi lazım. Yada devre arasında stoper ve sol bek alınmalı. Çok yönlü orta saha yerine sol bek bulunmalı. Sağ bekte sıkıntı yok çünkü geçen senenin Servet'i bu sene Sabri, istikrar anlamında.

Bursaspor'da anlayamadığım en önemli nokta neden Turgay'da ısrar edildiği. Batalla gibi yetenekli, Türkiye'deki standarda göre uyum sürecini çabuk atlatabilmiş ve akıllı bir oyuncun varken ve Sercan'ın istediği cinsten bir top oynarken neden 5 maçta 2 kere süper oynayan bir Turgay'da ısrar ediyor Ertuğrul Sağlam, anlamak mümkün değil. Ama arka ikili Ömer ve Zapo istikrar abideleri. Sivok/Ferrari'den sonra Türkiye'deki en uyumlu stoper ikilisi. Ama bunda önlerindeki sağlam Ergiç/Kirita ikilisinin yüksek mücadelesi de önemli.

Bursaspor tam anlamıyla 4-2-3-1 olarak çıktı sahaya. Ergic'i de sayarsak tam altı kişiyle savunma yaptı Bursa. Yani Ergic'in ikili oyununu joker olarak görecek olursak 5+1'le savunma 4+1'le de hücum yaptılar. Ozan İpek ve Volkan Şen kanatlardan top şişirirken Turgay da zaman zaman Sercan'a yakın oynayarak pozisyon üretmeye çalıştı. 5+1'le bizi oldukça iyi kestiler, göbekteki kalabalıktan ve kademedeki eksiklikten de iyi faydalanarak arkaya güzel top şişirdiler.

Ertuğrul Sağlam Batalla'ya daha çok şans verse her şey daha güzele gidecek Bursa'da. Ömer/Zapo zaten banko. Ali Tandoğan da Tuna'ya göre kat kat daha fazla hücumcu bir bek. Sercan ise çok akıllı. Bizim beli dönmeyen, açık alanda istisnasız kademe hatası yapan ve adam kaçıran savunmalarımızın arasında güzel karmaşa çıkardı. Barış'ın ise kendisine ve kimliğine hiç yakışmayacak derecedeki durağan oyunu bunlara davetiye çıkardı.

Bursaspor mükemmel olmayan ama doğru olan bir oyun oynadı. Ergic'in çok yönlülüğüyle savunma kalabalığını sağladılar, Kirita ve Volkan'ın çıkardığı uzun toplarla pozisyon bulmaya çalıştılar. Biz ise gene yerimizde durduk, sadece Arda/Keita/Kewell yer değiştirdi. Ne Sarp Sivas'ta yaptığı gibi ileriye çıkıp hücumu destekledi ne de Barış o güçlü fiziğini araya koyup birebirlerle Bursa'nın kondisyonunu bozdu. Stoperlerimiz gene evlere şenlikti, ikisine de kendi cezasahamızı geçmek yasaklanmalı. Ve sadece pas idmanı yaptırılmalı. Bu kadar da "cahilce" bir istekte bulunuyorum artık. Futbol anlayışı olarak çok bir değişiklik bekleyemiyorum. Ama daha akıllı hareketler ve en azından biraz daha isabetli paslar beklemek sanırım bir Galatasaraylı, özellikle üzgün ve sinirli bir Galatasaraylı olarak en doğal hakkım olsa gerek?

Emin olun maçın başından itibaren 50dk. oyunda kalan bir Elano, 60.dk'dan sonra oyuna giren bir Elano'dan çok daha verimli olacaktır. Ayrıca bir şey daha eklemek istiyorum, artık maç için söyleyebilecek fazla bir şeyim kalmadı futbol adına neredeyse hiçbir şey koyamadık ortaya Bursa'dan ise bahsettim, madem Kewell'ın oyun zekası ve top saklaması sayesinde forvet mevkinde yararlanmayı düşünüyorum; ben Keita'yı da forvette görmek istiyorum!! Çok da ciddiyim. Forvet kimdir? Top tutabilen, koşularla rakip defansın dengesini bozup alan boşaltan, top saklayabilen, driblingi olan, pas yeteneği ve tekniği üst düzeyde ve elbette en önemlisi bitiri/gol atan oyuncu. Yani aslında takımın en yeteneklisi, 10 numara. E tamam işte, Keita: inanılmaz hızlı. Patlayıcı bir sürati var ve bununla birleştirdiğinde adam eksiltebilecek güçte bir dribblingi mevcut. Topu saklayabiliyor, hızlı koşularıyla rakip defansta alan boşaltmayı sağlayabilecek biri. Tek sıkıntısı bitiricilik olur diye düşünüyordum, dün akşamki füzesinden sonra düşünemeye başladım. Eh işte buyrun, ne eksiği var bir forvetten??

Hatta kendi dizilişimi de yazıyorum arkadaş;

----------Franco

Sabri--Topal--Servet--Hakan

----Elano---Ayhan---Sarp

----Keita---Arda---Kewell

------------Nonda

Şuan ki mevcut kadroya göre düzenledim. Tam kadro olduğumuz takdirde Ayhan'ın yerinde Lidneroth'u Nonda'nın yerinde de Baros'u görmek isterim. Ayrıca Sarp'la Barış'ın dönüşümlü rotasyona dahil edilmesi, ciğeri yetmeyebilen bir Ayhan, fizik gücü çok üst düzey olmayan bir Elano ve sakatlık riski daimi kalacak olan bir Linderoth için yeterli önlemler olacaktır. Ayrıca Topal'ın stoperde bulunması ve kenardaki Zan, muhtemel bir ortasaha sakatlığında çok dengeli bir rotasyon sağlayacaktır takıma.

Son olarak da şu kavga ayırma meraklılarına değinip keseceğim. Zaten yeteri kadar kopuk ve zaman zaman maçtan uzaklaşan bir yazı oldu. Neeskens'in tepkisine verilen tepki. Neeskens çok çok çok haklı olarak böyle bir tepki verdi. Çünkü orta Sabri zıplamasa Liege Kasabı'nın Bursa şubesine şahit olabilirdik. Kaldı ki zaten tehlikeli sayılabilecek bir şekilde baldırına, arka adalesine darbeyi yiyor Sabri. Neeskens de hem skorun ağırlığı hem de Sabri gibi şuan ki kadroda sadece Uğur'la kapatabileceğiniz bir eksiği istemiyor oluşu ona bu tepkiyi verdiriyor. Yaptığı tek şey de Ozan'ı omuzlarından tutup "Olm n'abıyon biçeceksin herifi" demek. Ama bizim kulübedekiler aman aman bir koşuyorlar ki sanki Neeskens orda Ozan'ı kündeye getirecek, yumruğu indirecek suratına.

Uyanın artık uyanın!! Bu insanlar size fazla arkadaş!! Onlara verdiğiniz tepkilerle hala daha onları nasıl kendinizle bir tuttuğunuzu gösteriyor!! Eğer zerre kadar bu insanların zihniyetini anlayabilmiş olsaydık orda Neeskens'i ayırmaya sanki Ozan'a tekme tokat girecekmiş de hemen ayırmalıymışız gibi gidilmezdi. Neeskens'in anlayışında yok çünkü bu. Bir topçuya el kaldırmak, ne sebepten olursa olsun şiddete yönelik harekette bulunmak adamın anlayışında yok!!

Biraz büyümeliyiz ki elimizdeki değeri anlayalım. Skibbe'nin yapmaya çalıştığı da çok farklı değildi, ama adama korkar diyip durdular. Rijkaard'la Neeskens'i harcamamak dileğiyle...

16 yorum:

Adsız dedi ki...

gel de sinir krizleri geçirme...

Adsız dedi ki...

yarım adamla total oyun oynanmıyor işte arkadaş. hele ki Elano'yu orta üçlüye dahil etmeye çalışmayıp yaratıcılıktan yoksun bir üçlüyle çıkarsan olmaz.

Adsız dedi ki...

yarın güzel bir yazı yazda.bende altına değerlendirmemi yapayım o halde

Adsız dedi ki...

peki madem, ancak az önce de saçmaladığım üzere kaçta kalkar da kafayı toparlar yazarım bilemiyorum :) ama mutlaka olacak bir yazı.

Cenk Soydaner dedi ki...

'Adsız' lıktan sıkılıp bende hesap alayım dedim.tüm yorumlarını inceledimde, yorum yapan tüm adsızlar benmişim ehehe.neyse.yazıyı okudum.ben de kendimce bursa maçından ziyade şöyle hem kısaca geçmişe dönmek istiyorum, hem de şu oyun mantalitemize değinmmek.


Bundan bikaç sene önceye bakalım.Kimler geldi, kimler geçti.Lucescu bu takımı perezlerle, bratularla şampiyon yaptı ve avrupadada elinden geleni yaptı. Peki neden biz şimdi böylesine kaliteli bir kadro ile, o dönem ki kadar bile başarılı olamıyoruz ? İşte burada işin içine teknik direktör anlayışı giriyor. Lucescu o takıma büyük takım gözüyle bakmadı ve herşeyi ona göre şekillendirdi. Rijkaard ise barçadan getirdiği 4-3-3 sistemini bizim takıma uygulamaya çalışıyor.Yahu akıl var mantık var. Senin liberoların belli, kalecin belli, defansın zaten kıçını kaldıramayan adamlarla dolu, açıkların gidiyor ve bi bok yapamadan geriye geri 'DÖNEMİYOR'...e forvetininde kalitesi belli, orta sahadanda besleyecek adam yok. Olanlarıda iyi değerlendiremiyorsun. Tamam, Rijkaard ve Neeskens i yemek istemiyorum daha ilk sezondan, ancak, böylesine bir kadroya büyük takım gözü ile bakıp öyle şekillendirirsen ne sistemini oturtabilirsin, ne de ligi bitirebilirsin. Hemen kısaca birkaç futbolcuya değineyim.

Cenk Soydaner dedi ki...

saRbi: büyük takımlarda 'sadece' yürekle oynamak yetmiyor.bu adamı ya koşusundan faydalanmak için orta sahaya çekip zamanında okan-suat ikilisinden aldığın faydayı alacaksın ya da kadro dışı bırakacaksın ki kafamızı duvarlara vurmayalım.

Servet-Zan-Balta = Alın size üç tane kazma. Kazma ama. Bu adamların fizik olarak artıları var, tamam yani kabul ediyorum. Duvar gibi adamlar. Ancak 3 tane duvar alıp çimentosuz ev yapmak isterseniz daha bitirmeden yıkılmasına neden olursunuz. Bu üç tane ağır adamın yanında bir tane hızlı defans bulamazsanız, şöyle bi belini çevirebilen adam alamazsanız ve arkalarınada güven veren bir kaleci koyamazsanız.BU İŞ OL-MAZ. Tamas ı hatırlıyorumda..Ah ah keşke göndermeseydik diyesim geliyor, hakeza bir prateside geriye dönmüyor diye göndermiştik.Adam dönmesede her atağında pozisyon sağlıyordu.Pire gibi koşup deli gibi şut çekiyordu.Duran toplarında ustasıydı. Avrupada başarılı olunmak isteniyorsa (hatta türkiyedede) acilen kıçını kaldırabilen bir savunma oyuncusu alınmak zorundadır.Meira yı iyi para verdiler diye sattık.Aferin bize.

Cenk Soydaner dedi ki...

Arda: türk futbolunun son yıllarda yetiştirdiği en önemli futbolculardan birisi.bunda herkes hemfikirdir. Ancak, sen bu adama takımda kalsın diye daha bu yaşta kaptanlık verirsen bu adamda sonuçta türk.götü kalkar.ayrıca teknik bakımdan, rijkaard ın bir hatasını daha söylemek istiyorum.sen madem bu adamı forvet oynatacaktın, sen bu adamı madem yeri geldiğinde defans arkası yapacaktın, sen bu adamı madem yeri geldiğinde kanada alacaktın.E peki sana demezler mi Rijkaard efendi, sezon başı kampında neden arda yı göbekte hazırladın diye ? Böyle bir ahmaklık olmaması gerekirdi, e madem oldu bari baros (iyileşince artık) + nonda çift forvet girip ardayıda arkalarına 'serbest' olarak koy ki bu yaşta harcanmasın futbolcu(lar).

Elano: bu adam oturmuş sistemlerin adamıdır. Misal brezilya milli takımı oturmuş bir sistemdir ve bu adama düşen görev ise uzun mesafeden içeriye milimetrik paslar atmak, duran toplarda forvetleri beslemek ve orta alanda oyun kurmaktan ziyade olan oyunu okuyup ona göre hareket etmektir. Ama biz elanoya 10 numara gözüyle bakıp öyle faydalanmak istersek elimizde patlar ve patladıda zaten.

nonda: zamanında sakatlık geçirmeseydi zaten gs a gelmezdi. yeteneğini kısıtlı şekilde kullanabiliyor ve ileride tek olarak harcanır.yani bursa maçında bu adamı tek bile koysaydı bi bok olmazdı.(belkide olurdu tabi şans)

Cenk Soydaner dedi ki...

keita:yorum bile yapmaya gerek yok.

ayhan: sakatlıktan daha yeni çıktı sayılır. ayhan dan çok şey bekliyorum.

kewell : her an oyunu değiştirecek oyun zekasına ve hırsına sahip bir futbolcu.tekniğide mükemmel . 90 dk oynayamaz diyenlerede inat bal gibide oynayabiliyor.

topal-sarp : istikrarsızlık abideleri. nedense bu ikisi bana haspolatlı ile volkanı hatırlatıyor.

leo franco : zamanında hayrettine ettiğim küfürlerden dolayı utanıyorum ve kendisinden özür diliyorum.kıymetini bilememişiz hayro.

Cenk Soydaner dedi ki...

Şimdi gelelim bu kısıtlı imkanlarla ne yapabileceğimize.

Rijkaard ve Neeskens değilim elbet. Bir taraftar olarak nacizane yazarım iki satır, kazandığımızda sevinir kaybettiğimizdede üzülürüm o kadar. Ama işte taraftar yüreğiya..bu gözler lucescu nun kadrosuyla şampiyonluk gördüyo. çokra sikibbe teknik direktörler gördüyo.uefa kupasını gördüya..işte dayanamıyorum ve belki bilmesemde bişeyler önermeye çalışıyorum. ben olsam 4-3-3 ü en acilinden bırakırdım.çünkü biz barça değiliz.


aykut

servet topal hakan

ayhan sabri

keita kewell

elano


arda


nonda
baros

Cenk Soydaner dedi ki...

alın size mis gibi dizilim. (evet servet sağda) biz o defansla 4 kişi oluncada gol yiyeceğimize, 3 kişi olup yeriz en azından bir adam fazlamız olur.böyle bir dizilimde ne saRBi küfür yer, ne elano ya laf gelir.ve arda da istediği şekilde oynar, iyi maç çıkaramadığındada sisteme laf edilmez (en azından ben etmem, sen etmezsin)

ve o kadar söylendikten sonra gs yine rijkaard ve neeskens ikilisinde daha iyisini bulamaz diyorum ve daha ilk seneden başlarını yemememiz dileğini iletiyorum.

ve yine korkum o ki, fener ve gs ın salaklığı yüzünden geçen seneki gibi yine aradan bjk yırtık dondan fırlamış gibi çıkıp şampiyon olacak (esasında fener olmasında kim olursa olsun)

ve fenerde yenildi.ohh beee şimdi rahatladım ehehe

Cenk Soydaner dedi ki...

tam bir metin olarak göndermeme izin vermedi.böyle göndermek zorunda kaldım.

Adsız dedi ki...

Evet tahmin ettim, html'de sınırlama var. Baktım kaldırılabiliyor mu diye ama kalkmıyormuş :)

Ben de merak ediyordum bi Adsız var sitede dolaşan ama kim bu :)

Aslında tam olarak 4-3-3'e uyumsuz değiliz. Hatta bir futbol zekası olan stoper ve box-to-box ortasaha oyuncusuyla Rijkaard/Neeskens ikilisinin planları oturtulabilir.

Hatta sadece Hakan Balta ve Zan'ın yerine (Servet form tuttuğundan benim için vazgeçilmezdir.) iki tane adam gibi insan bulunursa biraz daha rahat ederiz.

Hakan: Tüketmiş kendini. Bir süre kesip Caner'in oynatılmasını tercih ederim. Ki burnu bir sürtsün.

Zan/Servet: Gerçekten formsuzluklarının zirvesindeler. Ve bileklerinden ceza sahası yayına kelepçelemek istiyorum onları.

Sabri: Önünde Keita olduğu sürece Sabri'de sorun yok bence. Hatta Gökhan Gönül'den çok daha iyi, çünkü bu sezon gerçekten istikrarlı ve öğrenmek istiyor.

Zan'ın yada Servet'in yerine Topal'ı çekip orta üçlünün rotasyonunda yer açmak bence mevcut düzen içinde en mantıklısı. Topal stopere kayarsa böylece defanstan top çıkarma konusunda biraz daha az sorun yaşarız. Topal'ın tandem bilgisi iyi seviyede. Kademeye derinlik sağlayacaktır.

Orta üçlüye de Sarp Ayhan Elano fikslenir Linderoth gelene kadar.

Nonda kullanılmayacaksa da Kewell Arda Keita çıkılır ileri uca. Böylece hakkını verebileceğimiz bir 4-6-0'mız olabilir.

Ama şu aşamada.. Baros'a ve doğru yerdeki bir Elano'ya muhtacız. Elano'nun oturmuş sistem adamı oluşuna sonuna kadar katılıyorum.

Cenk Soydaner dedi ki...

lan bi futbolcu fazla yazmışım ahaha. dur düzelteyim hemen --- buyrun--- (arda-elano tercihi yapın) http://img28.imageshack.us/img28/9480/agaeryhaer.jpg

Cenk Soydaner dedi ki...

valla iyi güzel söylüyorsun da.ben oyuncularda istikrar göremediğim için söylediklerinin bir yararı olacağını pek sanmıyorum. en azından şu aşamada..düşünsene, aynı maçta ya topal oynuyor servet yok, ya arda oynuyor forvet yok, ya elano oynuyor ayhan yok, ya keita oynuyor saRBi yok..yani 4-3-3 sistemi öyle bir sistem ki bi kişi patlak verse diğerleri onu kapatamıyor, çünkü herkes bi pozisyon yaratma derdine düşüyor, böyle oluncada rakip takım iki atak bulduğunda kazma defansımız ve salak kalecimiz yüzünden tak golü buluyor...ama şimdi ne desek boş. sezon sonu göreceğiz artık.

Cenk Soydaner dedi ki...

diğerleri pozisyon derdine düşüyor derken hemen barçayı örnek vereyim.barçada öyle olduğu zaman adamlar girdikleri pozisyonları doksan numaralı köşeye gönderdiklerinden pek sorun olmuyordu.ama yenildiklerindede biliyosun nasıl kepaze bir oyunla yeniliyorlardı.

Adsız dedi ki...

Oyuncularda istikrar zaten yok. Ve bizim bunu ayan beyan görüyor olmamız da sistemin henüz tek bir dişlisinin dahi oturmadığının kanıtıdır.

Eğer 4-3-3'ü oturtursak istikrarsızlık en küçük dert olacaktır; Servet'in performansı düştü mü? Pat, Topal kay aşağıya. Arda top kaybedip duruyor mu? Sarp, bindir arkadan. Rakip çok mu bastırıyor? Kewell, Keita, Nonda, hepiniz arkaya.

Ama daha bunun mantığı bile oturmuş değil takıma.

Bence sabretmeliyiz 4-3-3'te. Yoksa Rijkaard/Neeskens'in bir anlamı olmicak yahu =/ Ha ama transfer şart, buna lafım yok. Özellikle stoper mevkine.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails