Roma toplumu esas itibarıyla İtalik'lerden oluşmaktadır. Her ne kadar Etrüsk Krallığı, Roma'nın siyasi, kültürel ve ekonomik hayatında çok önemli etkiler yapmış ve kurucu unsur olmuşsa da bu Roma'nın Etrüskleşmiş olduğu anlamına gelmez. Kaldı ki Latince'nin esas dil olduğu anlaşılmakta bunun yanında sosyal ve siyasi hayatta Latin karekteri bariz bir şekilde görülmektedir.
ANTİK ROMA'DA AİLE
Roma ailesi aile reisi olan babanın başkanlığı altında (Paterfamilius) karısı, çocukları, gelinleri ve torunlarından oluşmuş bir topluluktur. Bu ailede erkek evlatlar çoluk çocuk sahibi olsalar dahi yine babanın emri altında idiler. Kız çocukları evlendikleri takdirde babanın emrinden çıkarlar ve karıştıkları ailenin reisine tabi olurlardı.Roma ailesinde babanın mutlak bir otoritesi vardı. Evde adeta bir kral gibidir. Baba için aile bireylerinin sermaye olarak kullanılması söz konusu idi. Karısı ve oğlunu köle gibi satabilirdi. Oğulları en yüksek memurluğa çıksalar dahi baba hayatta iken hiç bir servet sahibi olamazlardı. Baba aynı zamanda bir hakim gibi aile içersindeki olaylarda tek yetki sahibi idi ve cezai yaptırımlarda sınırsız yetkiye sahipti. Reşit olmuş oğluna ölüm cezası bile verebilirdi. Roma aile eşrafının babanın elindeki bu hayatla ölüm hakkından kurtulması için epey bir zaman geçmiştir.Bu yapının Roma toplumuna faydası ise; Roma toplumunda, babanın kayıtsız şartsız hükmetmesi toplum hayatını sıkı bir düzen ve mutlak bir otorite altında örf ve adetlerle daima canlı ve sıcak tutulmasını sağlamıştır. Zira eski Roma hayatının en esaslı amaçlarından biri Romalıyı yüksek bir otoriteyi tanımaya, itaat etmeye ve emretmeye alıştırmasıdır. İtaat fikrini benimseyen aile atmosferi içinde yetişmiş Romalı böylece devletin memurlarına ve kanunlarına kayıtsız şartsız hizmete ve itaate daha küçük yaşta alıştırılmış olurdu. Bunun haricinde Roma ailesinde kan bağı olmayan başka bireylerde vardı. Bunlar yanaşmalar (Client) ve köleler (Servus) idi. Yanaşmalar fetihler yada istilalar sonucu ele geçmiş olanlar ve ya borcu yüzünden vatandaşlık haklarını kaybetmiş, borçları karşılığında çalışmayı taahhüt eden kişilerdi. Elbette bunlar tek yetkili aile babasının koruması ve mülkiyeti altında idi. Latince buna Patronus denir. Bu insanlar çalışarak bazı mülk sahibi olabiliyorlar hatta öz mülkleri satın alabiliyorlardı. Köleler ise vatandaşlık haklarından yoksundu, bunlar tarlalarda işçi olarak çalıştırılmaktaydı.
CURİA BİRLİĞİ: Genslerden daha büyük bir birliktir. Bunlarında kendilerine ait ortak yükleri ve tapınakları vardı. Azaları birlikte yemek yerler, ibadet ederler ve meclise giderlerdi. Ancak Curia ailesi'de Gensler gibi kan akrabalığına dayanan bir birlikti. Aile ve Gens sosyal bir gruplaşma olmasına rağmen Curia mahalli ve siyasi bir gruplaşmadır. Bunlar Roma'nın sosyal ve siyasi düzeninde oldukça önemli rol oynamışlardır. Roma toplumunun asıl unsurunu oluşturmuşlardır. Çünkü Curia'lar Roma'nın en eski meclisi olan Curia Meclisi (Comitte Curia)'nin de bir oy verme birliğiydiler. Yalnız her vatandaş değil bir tek temsilcisi Curia Temsilcisi oy verebilirdi. Ayrıca orduya bu birlikler içinden asker alınırdı. Kısacası Roma toplumu siyasi ve askeri idaresine bu Curia birliklerinden gönderilirlerdi. Bundan dolayıdır ki Roma'da tüm kutlu vatandaş Curia'lı olarak adlandırılırdı.
TRİBUS BİRLİĞİ: Roma toplumunun en büyük birliğidir. Her Tribus'un kendi rahipleri ve Tribus denilen başkanları vardı. Eski Roma toplumunda Tribusların sayısı bilinmemekle beraber Roma tarihçileri bunları üç tane zikreder. Tribus Birliği 10 Curia'dan her bir Curia'da 10 Gens'ten oluşurdu.
PATRİCİLER: Eski Roma'da asıl halk grubunu oluşturan kesimdir ve yalnızca bunlar vatandaşlık ruhuna sahiptir. Ticaret ve mülkiyet hukuku, eşitliğe dayanan evlenme hukuku, aktif seçim hukuku, memur seçilme ve memurluk yapma tam olarak bunların imtiyazı altında idi. Mecliste ve devleti idarede yalnız bunların söz hakkı vardı. Orduda bunlar tam yetkili idi. Büyük çoğunluğu geniş arazi sahibi olan bu tam hukuklu vatandaşlara “baba oğulları” anlamına gelen “Patricus” denilmekteydi.Yani bir çeşit Roma Burjuvazi'si idiler.
PLEPLER: Eski Roma'da hiç bir hukuku bulunmayan insanların haricinde bir de Plep denilen vatandaşlık hukukunun ancak bir kısmına sahip olan bir halk zümresi bulunmaktaydı. Plepler ticaret ve mülkiyet hukukuna sahip bulunuyorlardı. Ancak eşitliğe dayanan evlenme hukukuna sahip olmadıklarından Patricilerle evlenemiyorlar, askere alınmıyorlardı. Ayrıca siyasi haklarından mahrum idiler. Yani ne seçilebiliyorlar ne de seçebiliyorlardı. Genellikle taşrada yaşıyorlar ve Roma'da “Pomerium” dışında oturuyorlardı. Pomeriuma yaklaşmaları söz konusu bile değildi.
Patrici ve Plep şeklinde ikiye ayrılan Roma halkının yaşadığı Roma devleti krallık rejimi altında bulunan bir şehir devleti konumundaydı. Ancak bu devlette teokratik bir düzen yoktu. Çünkü burada Kral Tanrı veya Tanrı'nın vekili değildir. Diğer taraftan Kral devletin siyasi, askeri, adli ve dini şefi idi. Kralın bu yetkileri ise onun tam hukuklu vatandaşlarından aldığı bir emretme kudretine dayanıyordu. Ancak Roma'da kral verasetle devletin başına geçmezdi. İhtiyarlar meclisinin (SENATUS) teklifi ile Curia meclisi tarafından seçilir ve kendisine emretme yetkisi verilirdi. Kral yapamayacağı işlerde Senatus'a danışırdı. Öldüğü zaman yenisi gelinceye kadar her 5 gün için bir geçici Kral atanırdı.
Eski Roma'da ordu, şehirdeki üç Tribustan toplanan askerlerden oluşurdu. Ordu her biri binlerce kişilik üç Legio'ya ayrılırdı. Asıl sınıfı piyade teşkil ediyordu. Ayrıca süvarilerde vardı. Bunların her birinin başında komutanlar, bunların üzerinde de Kral bulunuyordu. Ancak ilerleyen zamanda giderek büyüyen ordunun teşkilatında bazı değişiklikler ve ilaveler oldu. Legioların sayısı dörde çıkarıldığı gibi Legio içersindeki asker sayısı 4200'e getirildi. Legiolardan ikisi nispeten genç askerlerden oluşurdu ve bunlar seferi hizmetler için dışarıda kullanılırken diğer ikisi daha yaşlı askerlerden kurularak şehir savunması için şehirde tutulurdu. 4 piyade Legiosu yanında bir de en zenginlerin verdiği 1800 kişilik süvarı kuvveti mevcuttu. Bu suretle son Etrüsk kralları zamanında Roma'nın askeri kuvveti 20.000 kişiye ulaşmış bulunuyordu.
Roma'lılar doğadaki olayların hepsini diğer eski çağ toplumlarında olduğu gibi Tanrılarla ilişkilendirmişlerdi. Başlangıçta Etrüsk etkisinde kalan Pagan din anlayışı fetihlerden sonra, yani ülkelerin kültürleriyle tanışınca buralarda yaşayan halkların dini inançlarındanda etkilenilmiştir. Mesela Fenike, Frig ve İran halklarının Tanrılarını kendi Panteonlarına dahil etmişlerdir. Ancak Roma halkı en çok eski Yunan dininden etkilenmişti. Mesela eski Yunanın en büyük tanrısı Zeus = Jüpiter, Zeus'un karısı ay tanrıçası Hera = Junon, akıl ve zeka tanrıçası Athena = Minerva şeklinde Roma dini hayatında temel oluşturan tanrılar olmuştu. Roma'lılarda bütün ilk çağ toplumları gibi fala inanmak, kuşların uçuşu veya kurbanların iç organlarının dağılışına bakarak ileriyi görmek gibi inançlara sahiptiler. Falcılıkla birlikte büyücülük Roma toplumunda önemli bir yer tutmaktaydı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder