20100903

2010 FIBA || Altıncı Gün Maçları

Porto Riko v Fildişi: 79-88
Trajik bir son oldu aslında Fildişi için. Turnuvanın 2-1'lik puan sistemi ve bir hayli etkili olan averajının kurbanı oldular bi anlamda. 88-79 yendiler Porto Riko'yu ancak bir üst tur için gerekli 12 sayı farkı sadece 3 sayıyla kaçırdılar. Turnuvadaki tek galibiyetleriydi bu ve ikinci tura çıkmaya çok yaklaşmışlardı.

Belki çok yetersiz bir kadro fakat gelişmekte olan bir kadro. Afrika basketbolunun artık Angola'dan ibaret olmayacağını kanıtlayan bir ekip. Saha içerisinde disiplinden çokça kez kopsalar da kenetlendikleri zaman atletik özellikleri sayesinde çok iyi savunma yapabiliyorlar. NCAA'in iyi liglerinde oynayan bir iki tane oyuncuları var.

Kötü oldu onlar için. Ama önce AfroBasket için sonra da 2012 için çok daha fazla asılacaklardır ki bu da yeni isimler tanımak, 2010'da canlı canlı izlediğim oyuncuların da gelişimini görmek adına keyifli olabilir.

7.5 oyuncuyla (Hidayet sadece bir periyot oynadı) 50 sayı fark attığımız Çin, bu hezimete rağmen Huertas'ın yıktığı Fildişi'nin açtığı yoldan İstanbul yolunu tuttu.


Angola v Avustralya: 55-76
Birinci ve ikinci periyotlarda başa baş bir oyun sergilese de Angola, Avustralya maçı üçüncü çeyrekte bitirdi. Bu sonuçla birlikte Arjantin ve Sırbistan'ın ardından grubu üçüncü bitirerek Kayseri'den İstanbul'a doğru ikinci tura gelme hakkı kazandılar.

David Anderson Kayseri'nin yemeklerine biraz fazla bayılmış olacak ki bir mide rahatsızlığı yüzünden bu maça çıkamasa da Patrick Mills ve Matt Nielsen'in sürüklediği Aussie'ler bench'ten de aldıkları istikrarlı katkı sayesinde üçüncü çeyreğin başlamasılya birlikte maçı kopardılar.

Amerika v Tunus: 92-57
İspanya v Kanada: 89-67
Lübnan v Litvanya: 66-84


Yunanistan v Rusya: 69-73
Bu basketbol falan olamaz. Yunanlılar çapraz eşleşmeleri göz önünde bulundurarak resmen yattılar savunmada koca maç. Çünkü Fransa yada İspanya ile karşılaşacaklardı. Fransa yada İspanya ile karşılaşacaklardı. Yeni Zelanda'dan bir sürpriz gelebileceğine ihtimal vermediler tabii. Rusya gibi savunma temelli, hücum varyasyonları kısıtlı bir takıma leblebi gibi sayı attırdılar. Bourousis üç sayı çizgisinden sayı kaydedemedi.

Neden özel olarak Bourousis dedim çünkü Tanjevic'le bir tartışma yaşadılar maç bittikten sonra. Tanjevic Yunanistan'ın yaptığı en kaba tabirle alçaklık karşısında tepkisini alkışlayarak ve birkaç söz sarf ederek gösterdiğinde Bourousis'in tepkisiyle karşılaştı.

Bourousis'e bakınca zaten tam "hödük" diyesim geliyor, hödüklüğünü de konuşturmuş oldu. Ama Kazlauskas bu hesapları yaparken David Blatt'in takımı her bir oyuncusuyla maçın içindeydi. Zaten basın toplantısında sarf ettiği "Oyuncularımla gurur duyuyorum, çok onurlular ve her daim oynama tutkuları var. En iyilerini vermeye çalıştılar ve bu oyuna gösterilen bir saygıdır."

Çok da söze gerek yok bu maç için; zira Blatt çok güzel cevap vermiş, inceden ayar çekmiş. Ama allahın sopası yok; Yeni Zelanda mucizevi bir son sayıyla gereken 12 sayılık farkı yakaladı ve Yunanistan İspanya ile eşleşti.


Türkiye v Çin: 87-40
Yukarıda da dedim, 7.5 kişiyle oynadık. Kerem Tunçeri, Kerem Gönlüm, Ömer Onan ve Ersan İlyasova hiç süre almazken Hidayet ilk periyotta sahada kaldı. Onun dışında Sinan Güler, Barış Ermiş, Oğuz Savaş, Semih Erden, Ömer Aşık, Cenk Akyol ve Ender Aslan'la sahadaydık.

Hepsi maksimumlarını verdiler. Her biri. Özellikle Semih inanılmazdı. Sinan'ın enerjisi, hareketliliği yine inanılmaz keyif verdi. Cenk önemli iki üçlük gönderdi ve Oğuz aldığı her doğru pası doğru değerlendirerek çok iyi bir performans sergiledi.

Oyun kurucu pozisyonunda rotasyon sıkıntımız var, Kerem Tunçeri'nin katkısını devamlı kılamıyoruz bench'ten diye bir sıkıntımız var Engin'in sakatlığından bu yana ama Semih bugün öyle işler yaptı ki alın Semih'i oynatın dedim :) biraz kambur durması gerekicek dribblingi alçaltmak için ama en azından 3-4 dakika idare eder :) Kendi başına top getirip Oğuz'u yukarıya çekip içeriyi boşalttırdıktan sonra Barış'ı oraya kaçırarak harika bir pas verdi.

Konsantre olduğu zaman aklını çok iyi kullanıyor ama maçın temposu başa baş gidiyorsa herhalde biraz panikten hallice bir durum içerisine giriyor olsa gerek ki özellikle bire bir post oyunlarında rakip savunmacıdan bağımsız hücum etmeye çalışıyor ve o boyla çok basit bloklar yiyebiliyor.

Sinan üç kez smaç teşebbüsünde bulundu bunlardan ikisi çok netti, üçüncüsünü Cenk'e çıkarmayı tercih etti ama başaramadı bir türlü smacı vurmayı, yine reklam görüntüsüne kaldık :) Hidayet'in bu maçta performans göstermesi ilerki turlar için çok önemliydi zira hala daha istenen istikrarı yakalamış değil. Rusya maçının son bölümünde başladı ritm tutturmaya. Tanjevic'in bugün onu süre almayan 4'lüye dahil etmeyip bir buçuk periyot kadar oyunda tutması önemliydi bu anlamda.

Semih'in smaçları ve Ender dahil olmak üzere toplamda yaptığımız 8 blokla çok güzel bir oyun esrgiledik. Fark 50'ye dayandığında bile sürekli topa baskı yaptık, savunma sertliğini ve konsantrsayonunu elden bırakmadık. Oyuncuların maçtan önce ısrarla vurguladıkları gibi, Ankara seyircisine çok güzel bir oyunla teşekkür ve veda etti 12 Dev Adam. İkinci turda Fransa'yla karşılaşmak için İstanbul'a şimdi. Yolunuz açık olsun çocuklar.

Ürdün v Almanya: 73-91
Arjantin v Sırbistan: 82-84
Brezilya v Hırvatistan: 92-74
Slovenya v Iran: 65-60

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails