20100831

2010 FIBA || İkinci Gün Maçları

Ürdün v Angola: 65-79

Bilinemezlerin maçıydı resmen. Angola Sırbistan'dan snooker tabiriyle yarım break'lik bir fark yemişti. Ürdün ise Avustralya'yı öldürüp öldürüp diriltmişti. Ama Angola bu maçta farktan gelip farka gitmeyi başardı.

Abbas'ın 14 sayı 11 ribaundluk double-double'ı ve Wright'ın 18 sayı 6 ribaundluk performansı Ürdün'ün farkı korumasına yeterli olmadı. Angola ise Morais, Almeida ve Gomes'in başarılı oyunlarıyla farkı eritip kendi lehlerine fark yaratmayı başardılar.

Litvanya v Kanada: 80-78

Bir başka anı anını tutmayan takım; Kanada. Çok iyi başladılar maça ve farkı 10 sayıya kadar açtılar. Litvanya hücumlarda o kadar çaresiz gözüktü ki tamamen Kleiza'dan birşeyler yapmasını beklediler. Devre arasından sonra da Kanada'nın iyi oyunu devam etti.

Ama üçüncü çeyrekte Litvanya'nın takım oyununa tekrar dönmesi, farklı isimlerin Kleiza'ya yardım etmesiyle farkı eritmeyi başardılar. Delininkaitis, Maciulis gibi isimlerin sayıları da zaten bu andan sonra gelmeye başladı.

Kanada'nın beklenmedik 2.5 periyotluk performansıyla Litvanya işini zora soksa da ikide iki yaparak kayıpsız olarak yollarına devam etmeyi başardılar.

Çin v Fildişi: 83-73

Whang ve Jianlian'ın 51 sayılık performansları Çin'i galibiyete taşıyan iki şeydi. Takım halinde oyun disiplinine bağlı kaldıklarında ve sertliğe karşılık verebildiklerinde zaten beklenmedik maç seyirleri yaşatabileceklerini göstermişlerdi Yunanistan karşısında.

Fildişi'nin de ne denli zayıf bir ekip olduğunu bizim maçta görmüştük. Çin de bir ara 15'e kadar çıkardığı farkı korudu. Ding de 7 sayı, 7 ribaund ve 4 asistlik oyunu da gayet iyiydi. Ding'ten bahsetmeyi seviyorum çünkü Ding Junhui'ye inanılmaz benziyor adı. Evet, snooker'ı özledim :)


Slovenya v Amerika: 77-99

Vidmar enfes bir oyunla Amerika'ya tek başına direnmeye çalışsa da Amerika devre arasına girmeden hemen önce farkı açıp maçı bitirdi. Vidmar ise son saniyeye kadar mücadele etmeyi sürdürdü.

Aslında Slovenya maça iyi başladı. Hırvatistan gibi bir periyot boyu sürmedi bu belki ama Amerika'ya da rahat skor şansı tanımadılar.

Durant, evet bu takımın Billups'la birlikte belki de en önemli parçası ancak Kryzyzewski o kadar iyi sağlamış durumdaki kadrodaki dağılımları, oyuncuların her birinden bekledikleri katkıyı alabiliyorlar istedikleri oyunu oynadıkları zaman.

Bu maç özelinde baktığımızda ise Kevin Love'ın 14 dakika içerisinde yaptığı 10 sayı - 11 ribaundluk double-double bahsettiğim Kryzyzewski'nin eseri olan kadro dengesinin bir diğer meyvesiydi.

Sırbistan v Almanya: 81-82
Hırvatistan v Iran: 75-54
Lübnan v Fransa: 59-86

Porto Riko v Yunanistan: 80-83

Porto Riko yine Barea'ya bağlıydı. Bu sefer daha da yaklaşmışlardı ama Yunanistan'ı da ipten alan Spanoulis attı. Sadece 28 sayı atmakla da kalmadı, 28 sayının büyük bölümünü kırılma anlarında, çok önemli dakikalarda attı.

Barea yine tek kişilik dev kadroydu. Bu sefer de 20 sayı gönderdi. Ramos ve Sanchez'den de aslında katkı aldı yine. İçeriye penetrelerle potaaltını karıştırıp kaçırsa da dev Ramos'a hücum ribaundu imkanı tanıdı yine çokça.

Ama hakemler özellikle son dakikalarda çaldıkları ucuz faullerle ve Ramos'un beşleyip çıkmasıyla birlikte Porto Riko'da sıkıntılar iyice arttı. Yunanistan sadece faullerden 13 sayı kaydetti. Yunanistan'ı devirmeye çok yaklaşmışlardı. Olmadı. Barea yine tek başına yetmedi Porto Riko'ya. Çok da keyifli bir maçtı. Porto Riko'nun mücadelesini dahası Barea'nın resitalini izlemek..

Arroyo'nun yokluğu da çok etkiliydi kuşkusuz. Her ne kadar ilk maçta varlık gösteremese de bu maçta katkı sağlayabilirdi. Ama tabii ki dinlenme gününden sonra Arroyo'dan tam randımanla faydalanma yoluna gideceklerdir. Arroyo da açıla açıla bize açılmasın da neyse :)


Türkiye v Rusya: 65-56

Rusya'yı yenebilmek için savunmadan taviz vermemenin yanında Ruslar'ın temposuna değil, Ruslar'ın bizim tempomuza ayak uydurmasını sağlamamız gerekiyordu. Bunu da başardık. Kısıtlı Rusya hücumları karşısında oldukça iyi savunma yaparken Rusya'yı da alıştıklarının daha üstünde bir tempoda tutup savunma dengelerini bozabildik.

Takımda aksayan tek parça Hidayet'ti. Ama o da son periyotta kendini buldu nihayet ve 14 sayıya ulaştı. 8 sayı attı son çeyrekte. O zamana kadar sahaiçi isabeti olmaksızın 6/8'le faullerden bulduğu isabetlerle skora katkı verebilmişti o kadar.

Bu maç kilit maçtı belki de gruptaki. Gerek Yunanistan'la oynamadan evvel savunma/tempo dengemizi gözden geçirmemiz ve test etmemiz için gerekse de Hidayet'in sert ve eşleşmelerde hiç sıkıntı çekmeyen size'lı bir takıma karşı son periyotta da olsa ritm bulması anlamında çok önemli bir mücadeleydi.

Sinan Güler yine hareketliliğiyle takımı canlandırdı. Ve sadece savunmaya değil, hücuma da aynı ölçüde katkı sağlayabileceğini bulduğu üç sayılık isabetlerle gösterdi. Eksikler, kendi yerinde oynatılmayan oyuncuların rotasyonu ve tempoyu koruma anlamında hala sıkıntılarımız var bunlar Yunanistan'dan evvel test edildi.

Yunanistan'ın da iki maçtır direkten dönüyor olması sevindiri olsa da Baby Shaq ve Fotsis'in cezalarının tam da bizim maçla birlikte doluyor olması sıkıntı. Ancak yine de Semih ve Ömer'in potaaltında en iyilerini yapacağına inanıyorum.

Arjantin v Avustralya: 74-72
Brezilya v Tunus: 80-65
İspanya v Yeni Zelanda: 101-84

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails