20100524

2010 Roland Garros || Day 1: Hızlı ve Sıcak

İlk güne başlamadan önce seçtiğim fotoğrafla ilgili bir şeyler söylemek istiyorum. Amelie Mauresmo. Geçtiğimiz sezon tenisi bıraktı. Zaten eski halinden oldukça uzaktı. Ama her tenisseverin gönlünde bir yeri vardır Mauresmo'nun. O Leo Franco'ya benzeyen yüzüyle, bir erkeğe taş çıkartan geniş omuzlarıyla hakikaten bir karakterdi WTA'de. Daha önce Henin'in de sahip olduğu bir Alle'ye, geçide sahip oldu dün Mauresmo. Büyük bir onur, şahsen çok duygulu anlar yaşadım Mauresmo'yla birlikte.

Roland Garros'un ilk günü beklenenin üzerinde keyiflere sahne oldu, gerçi seribaşı da olsanız elemelerden de gelseniz bir Grand Slam'in açılış gününde oynamak her zaman zordur. Birazdan maçlara tek tek değineceğim ama şu kadarını söyliyim Daniel Brands'in Tsonga karşısındaki mücadelesi ve güzel oyunu, iki hafta boyunca çok güzel maçlar seyredeceğimizin teminatı oldu adeta.

Game, Set & Mats'teki sohbetler ve soru-cevap bölümleri yine her zamanki gibi çok keyifliydi. Wozniacki'nin video blog'undan Ursula'yla birlikte yaptıkları antrenman demeye bin şahit isteyen kısa çalışma görüntüsü de oldukça güzeldi. Caroline zaten kamerayla arası her zaman iyi olmuş birisi.

Victoria Azarenka - Gisela Dulko

İlk seribaşı kaybı Azarenka'dan geldi. Tabii henüz çok genç ve sakatlıklarla uğraşmak zorunda kaldı. Oyununda eksikler hala var fakat unutmayalım ki 21 yaş geç bir yaş değil tenis için. Hele bir 23 olsun, o zaman görelim Azarenka'yı.

Dulko'yla eşleşmesi de bu duruma tuz biber ekti. Oyunundaki eksikler çok fazla Azarenka'nın. Ciddi sakatlıklar da geçirdi ama genç. Oyunun en büyük eksikliği olan mental dayanıklılığı da en kısa zamanda artırması lazım.

Svetlana Kuznetsova - Sorana Cirstea

Kuznetsova'yı her zaman beğenmişimdir. İstikrarı bir türlü yakalayamadı ama gününde olduğunda da karşısında çok az kişi tutunabilir. Son şampiyon olarak çıktığı ilk maçta beklediğim gibi zorlanarak başladı. Ama şanslıydı çünkü Cirstea da ne kadar potansiyelli birisi olsa da o da kötü günler geçiriyordu. İlk setin ortasından itibaren yanlış hatırlamıyorsam 9 oyun kadar ard arda aldı ve maçı kazandı.

Svetlana geçen seneki finalde Safina'yı adeta süpürmüştü ama bu sene toprak kort turnuvalarında hiç iyi performanslar sergileyemedi. İlk tur maçı için de iyi bir kura gibi gözükmüyordu başta ama dedik ya, Cirstea da iyi durumda değil. Belki de bu görece rahat diyebileceğimiz maç Kuznetsova'yı kendisine getirir.

6-3 ve 6-1 çok net iki set sonucu. Fakat oyunlar o kadar net değildi. Cirstea öyle kağıt üzerinde görüldüğü gibi rahat bir maç oynatmadı aslında Kuznetsova'ya. Ama Kuznetsova belki de son şampiyon olmanın ve gerçekten büyük bir oyuncu olmanın avantajıyla maçı iki sette kazanmayı bildi.

Biliyorsunuz WTA ve ATP'deki sıralamalar ilginç bir sistemle oluşturuluyor. Hala daha tam kavrayabilmiş değilim detayları, turnuvalardan topladığınız puanların haricinde bir de şöyle bir durum var; aldığınız puanlar bir önceki sezon bir turnuvada başarılıysanız aynı başarıyı ertesi sene de gerçekleştirmeniz durumuna göre ağırlıklandırılıyor. Mesela Svetlana dün sabah ilk turda elenseydi bu ona sıralamada çok pahalıya patlayacak ve puanlarının silinmesine neden olacaktı.

Bu anlamda da sıralamadaki yerini korumak istiyorsa Kuznetsova, Roland Garros'taki her turda oyununu bir üst seviyeye çıkarmak durumunda.

Venus Williams - Patty Schnyder

Venus Williams seneler sonra kardeşiyle birlikte WTA'in tepesini domine ediyor. Artık ilerleyen yaşıyla belki de ikinci baharını yaşıyor ama oyunu hiç de öyle söylemiyor. Özellikle toprağın daha kuru, bir anlamda sert zemine benzer bir karaktere büründüğü zaman, daha hızlı olduğu günde o muazzam servisini çok iyi kullandı. File önündeki oyunu da çok iyiydi.

Patty artık 30 yaşında ama 17. Roland Garros'unu oynadı. Şuanki aktif oyuncular arasında Henin ve Williams'ların ardından en iyi toprak kort kariyerine sahip bir isim. Ama Venus de bu sene favorilerin başını çekiyor açıkçası.

Çok net bir oyunla çok rahat bir maç geçirdi Venuz ve bir üst tura çıkmayı başardı. Oyunu gerçekten çok iyi gözüküyor ve formda. Ayrıca sezon sonunda birinciliğe yükselme şansı olan tek isim de kendisi, tabii bunda Serena'nın göstereceği performans da belirleyici olacak.

Aravane Rezai - Heidi El Bhaki

Rezai. Fransa'nın Tsonga'yla beraber en çok şey beklediği isim. Ve El Bhaki karşısında gösterdi ki Madrid'te bıraktığı yerden devam ediyor. Madrid'te elediği isimler zaten az buz kişiler değild, başta Henin olmak üzere. Ve bunun tesadüf olmadığını da göstermeye devam edecek gibi gözüküyor. Baktığımız da 20'ye yakın winner görüyoruz Rezai'nin oyununda.

Derin gönderilen topların fazla yükselmesine izin vermeden erken alan, hakikaten güzel vuruşlar üreten bir görüntüsü vardı. El Bhaki Mısır asıllı Kanadalı genç bir oyuncu. Servisleri gayet güzel. Kort içindeki hareketleri de başarılı. Ama genç ve tecrübesiz. Ve açıkçası Rezai'nin mükemmele yakın oyunu karşısında potansiyelini de çok gösterme fırsatı bulamadı.

Bu da Rezai'nin dünkü maç adına bir başka olumlu hareketiydi; rakibinin oyununu sindirmesi ve tamamen kendi kurallarına göre maçı oynamasıydı. Potansiyelini göstermesine bile müsaade etmedi El Bhaki'nin.

Maria Jose Martinez Sanchez - Akgul Amanmuradova

Martinez Sanchez'in maçının kısa görüntülerine bakabildim. Ama tabloları verdiğim post'ta da belirtmiştim, Roma'dan sonra benzin deposunda ne kadar yakıt kaldığından emin olmadığımı söylemiştim Sanchez için. Öyle de oldu anlaşılan, Amanmuradova'ya elendi daha ilk turdan. Kötü oldu kendisi için, Roma'dan sonra Roland Garros'ta ilk turda veda etmek. Önümüzdeki sezonlara bakıcaz.

Marin Cilic - Ricardo Mello

Cilic hala daha tam bir toprak kort oyuncusu değil. Uzun boyu ve güçlü servisleriyle çim korta çok daha uygun bir yapıda ve oyun anlayışında. Bunu da Brezilyalı tecrübe karşısında gördük. Kuerten gibi bir ismi çıkarmış ülkeden geliyor Mello. Tamam pek çok kişi Mello'yu emekli oldu zannediyor olabilir. Ama hala daha o baseline oyununu en iyi şekilde oynamaya çalıştığı ortadaydı maç boyunca.

Cilic de her ne kadar junior yıllarında hatırladığım kadarıyla bir Roland Garros şampiyonluğu kazanmış olsa da yukarıda bahsettiğim fiziksel ve oyun stili durumlarından dolayı toprağa çok uygun değil. Oyunu da bunu gösterdi. Mello karşısında set kaybetmesine şaşılacak bir durum yok.

Ama geçen sezon Andy Murray'ye 4. turda kaybetmişti. Ve bu başarısını yukarıya çekmek istiyorsa işi hakikaten çok zor. Oyununa toprağa uygun unsurlar da katmak zorunda. Bu saatten sonra boyunu kısaltamayacağımıza göre :)

Laurent Recouderc - Robin Söderling

Söderling geçen sezonki finalin üstüne Fransız rakibi karşısında harika bir başlangıç yaptı turnuvaya. O çoğu kesime itici gelen tarzını da geçen seneki finalin ardından yaptığı konuşmayla üzerinden atmaya başlamıştı. Buna devam etti maç sonrasında yaptığı konuşmalarla. Nadal galibiyeti üzerine durmamaya çalıştığını ve her turnuvanın yeni bir turnuva olduğunu söyledi.

Recouderc direnç bile gösteremedi Söderling karşısında. Vuruşları o kadar net ve güçlüydü Robin'in, maçı izleseniz de görürdünüz sadece istatistiklere baksanız da. Çünkü tam 56 tane winner üretmeyi başardı Söderling maçta. Ve toprak kortun olmazsa olmazıdır winner'lar. Uzayıp giden rally'ler ve sert baseline savaşlarında güçlü vuruşlara, harika açılar üretmeye ihtiyacınız vardır.

Söderling bu sene de büyük bir tehdit olduğunu gösterdi daha ilk maçtan. Yanılmıyorsam Cilic'le karşılaşması muhtemel. Ve dünkü Cilic'in Söderling karşısında şansı olacaksa çok çok az olacaktır. Beşinci sete uzamayabilir bile bu muhtemel eşleşme. Gulbis'in de maçtan çekilmesiyle Söderling - Cilic eşleşmesinin de önü oldukça açıldı diyebiliriz.

Ernst Gulbis - Julien Benneteau

Benneteau 2006 yılında çeyrek final oynamıştı. Hatırlıyorum o seneyi. Ama Benneteau'nun nasıl oralara geldiğinden emin olamayınca bir açıp bakmak lazım dedim; Roalnd Garros tarihinin belki de en şanslı kurasını çekmiş.

Rakibi ise Letonyalı Ernst Gulbis. FM ağzıyla söylemek gerekirse; bir wonderkid. Daha birkaç hafta evvelinde Federer'i yenmiş ve son anda da Nadal'a kaybetmiş genç bir yetenekten bahsediyoruz. Ama olmadı yine, yine bir Grand Slam'de beklentileri karşılayamadan elendi. İlk iki seti net skorlarla rakibine verdi. Üçüncü sette durum 1-0'ken maçtan çekildi Gulbis.

Maçtan çekilmesinin sebebi sakatlık falan değildi, tamamen bu duruma daha fazla katlanamayacağından çekildi Gulbis. Genç oyuncu için bu durum bir hayli yıkıcı olabilir. Özgüven problemi yaşamasına sebep olabilir. Bunu ilerleyen turnuvalarda göreceğiz. Ama Gulbis gibi bir yetenekseniz, bu yeteneği en üst seviyeye çıkarmak zorundasınız.

Ben hala çok şey bekliyorum Gulbis'ten ama en az Söderling kadar eze eze ilk turu geçebilecekken daha fazla katlanamayıp maçı bırakması çok korkutucu genç Letonyalı için. Bakalım ne kadar sürede ne kadar toparlayacak kendisini.

Jo-Wilfred Tsonga - Daniel Brands

Açılış günün en keyifli maçıydı. En başa baş maçıydı. Brands çok genç olmasa da yetenekli ortada bir isim. Arada sıkıldıkça live stream yayınlara bakarım, o ara bir maçına denk gelmiştim. Oyunu çok yönlü. Ama sıkıntısı, tecrübesizliği. Grand Slam anlamında neredeyse hiçbir tecrübesi yok. Ve özellikle erkeklerde 23 yaş artık genç denmeyen bir yaş.

Bakınız Nadal, 23 yaşında. Tsonga ise bu sezon içinde oynadığı 3. beş setlik maçı da kazandı. Brands'e karşı oyununda bir sıkıntı yoktu gerçi, ama her ne kadar koçu uyarmış olsa da beklemiyordur bu kadar üstün bir performans Brands'ten. Gerçekten çok keyifli bir maçtı.

İnanılmaz bir fundemental'ı var Brands'in. O katı Alman disiplininden gelen mental bir gücü ve iyi bir tekniği var. Uzun boyuna rağmen kort içinde gerçekten çok iyi hareket ediyor. Tsonga da taraftarlara rağmen maçın içine girmekte sıkıntılar çekince gün Brands'in günü olmak üzereydi. Ama olmadı.

Kendi seyircisi önünde zor da olsa beş sette kazandığı maçın ardından klasik Tsonga kutlaması yaptı ve belki de formsuz grafiğinde kendisini iyi bir sirkelemiş oldu. Tsonga fizik olarak en üstün isimler turdaki. O yüzden bu beş setlik maçın onu kötü etkilemeyeceğini aksine vites artırmasına yardımcı olacağını düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails