20100127

Mete Han Biyografisi

Söğüt-Bilecik'te ki Mete Han Büstü

Gazi Üniversitesi Tarih bölümünde okuyan kardeşim Tamer Yılmaz ÖZTÜRK ile beraber genel ve kısa olarak hazırladığımız, Çin kaynaklarında geçen, tarihi bazı siyasi ideolojilere mal etmek isteyenlere karşı yazdığımız Mete Han'ın bilimsel biyografisini sizlerle paylaşmak istiyorum.


METE HAN (M.Ö. 234-M.Ö. 174)

Türk göçlerinin doğu yönünde devam ettiği asırlarda Çin'de kurulan Chou Devletinin (M.Ö.1050 – 256) Türklerle ilgisi üzerine dikkat çekilmiş, hükümdar sülalesinde Gök dini, güneş ve yıldızların kutlu sayılması gibi inançlarla, askeri kuvvette harp arabalarının bulunması, devletin daha çok Türklerle meskun bölgede (Şen-si, Kan-su) kurulmuş olması çeşitli ilim dallarından bazı bilginleri bu hanedanın aslen Türk olabileceği veyahut devlette Türk unsurunun hakim bulunduğu düşüncesine sevk etmiştir. Bununla beraber, aslında daha ziyade Türk kültürü tesiri belirli bir Çin devlet ve cemiyeti gibi görünen Chou devletine ait bu faraziye kesinlik kazanıncaya kadar Asya Türk tarihini Hunlar'la başlatmamız yerinde olacaktır.

Çin kaynaklarında M.Ö.4.asırdan itibaren Türkler'le birlikte Moğol Tunguz soyundan bazı grupların başındaki hanedanı belirlemek üzere Hiung-nu diye anılan kütlenin hangi soydan olduğu konusunda çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Çin kaynaklarının bu topluluk ile verdikleri örf, adet ve ekonomik faaliyetlere ait bilgiler dikkate alınmış ve hayli ilerleyen dil ve kültür çalışmaları esas görüşü teşkil etmiştir. Yapılan araştırmaların sonunda Hiung-nu'ların büyük imparatorluğunda Türkler'in yanında Moğol, Tunguz gibi yabancı kavimlerin yer almaları tabii ise de, devleti kuran esas unsurun Türk olduğuna dair şüphe kalmamıştır.

Devletin kuruluş tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, ülkenin ağırlık merkezinin, Orhun – Selenga ırmakları ve kutlu başkent Ötüken havalisi idi. Hun tarihini M.Ö.4. asırdan itibaren takip etmek mümkün olmamaktadır. Hunlarla ilgili yazılı en eski vesika M.Ö.318 yılında Çin'de ki beş derebeylik ile yapılan siyasi bir antlaşmadır. Bu anlaşmadan sonra Çin üzerinde Hun baskısı artmıştır. Çinliler bu ağır baskıyı hafifletebilmek için meşhur “Çin Seddi” ni yapma ihtiyacını duymuşlardır.(M.Ö.214).

Hun Devletinin bilinen ilk hükümdarı Teoman (Tu-man)'dır. Şan-yü ve Tan-hu ünvanları ile anılan Teoman, Orta Asya'da birbirlerinden ayrı olarak yaşayan Türk boylarını birleştirerek tarihteki ilk Türk birliğini sağlamıştır. 11 yıl kağanlık yapan Teoman Şan-yü döneminde Türklerin askeri üstünlüklerinde, süvarilerin önemli bir yeri vardır.

Teoman Şan-yü'nün en büyük veliahtı Mo-tun (veya Mao-tun, Mav-dun, Me-te) idi. Fakat babası Teoman Şan-yü, Mete'nin yerine üvey oğlunu tahta çıkarmak istedi. Bu istekte şüphesiz Mete'nin üvey annesinin kışkırtmaları etkiliydi. Bu doğrultuda Teoman oğlu Mete'yi komşu kavim olan Yüeçiler (Yuezhı) ile yapmış olduğu anlaşma gereği onlara rehin olarak verdi. Ardından anlaşmayı bozarak Yüeçilere savaş ilan etti. Fakat Mete, babası Yüeçi topraklarına gelmeden kaçmayı başarmıştı. Bunun üzerine Teoman, Mete'nin emrine askeri birlik verdi. Sonunda Mete, babası Teoman Şan-yü, üvey kardeşi ve annesini öldürerek Hun tahtına çıktı.(M.Ö.209).

Mete'nin tahta çıkışı ile ilgili Çin kaynaklarında geçen hikaye dikkat çekicidir.Çin kaynaklarına göre eğer okunu bir yöne yöneltirse emrindeki askerlerin hepsi o hedefe ok atarak hemen yokederdi. Bunu sıkça yapardı. Bir gün okunu en sevdiği atına çevirdi. Askerlerinden bazıları tereddüt etti. Bunun üzerine okunu sırayla tereddüt edenlerin üzerine çevirdi. Atına ok atmakta tereddüt eden askerlerinin hepsi atılan oklarla öldürüldü. Böylece küçüklükten beri oynadığı okunu hedefe çevirme oyunu emirlerinin tartışılmazlığını da perçinledi. Bir gün emrinde demir disiplini ile yetiştirdiği 10 bin askeri varken okunu babasının üzerine çevirdiğinde askerlerinden hiçbiri tereddüt etmemişti.

Sürek avı sırasında babasını öldüren Mete, Hun hükümdarı ilan edilerek, Hun dilinde “İmparator” manasını ifade eden Tan-hu (değişik okunuşlar; Şan-yü, Şany, Tanju) ünvanını aldı. Devletini yeniden düzenledi ve kendisini iyi tanımadığı anlaşılan ve sürekli toprak talebinde bulunan Tung-hu'lara savaş ilan ederek onları perişan etti. Böylece hakimiyetini Kuzey Peçeli'ye kadar genişlettikten sonra, Orta Asya'da Tanrı Dağları – Kansu havalisindeki, Yüeçileri mağlup etti. Mete Han daha sonra, Çin topraklarına yöneldi ve üç yıl kadar sürdüğü anlaşılan (M.Ö.209 – 199) savaşlarda Ma-i, Tai-yuan bölgelerini zapt etti. Han sülalesinin kurucusu İmparator Kao-ti'nin 320.000 kişilik ordusunu, Pai-teng'de bozkır üsulü sahte ric'at gösterisi (Turan Taktiği) ile çember içine aldı. İmparator bozkır bölgelerinin terk edilmesi, yiyecek, ipek kumaş ve yıllık vergi ödemek kaydı ile ordusunu kurtarabildi.

Doğu Asya tarihinde iki büyük devlet arasında akdedilmiş ilk milletler arası mukavele olduğu belirtilen bu antlaşma ile Çin ile dostluk dönemi başlamış ve Mete Han bir Çin prensesi ile evlenmiştir. Çin'in itaat altına alınması ile Mete Han, Baykal Gölü kıyılarından İrtiş yatağına kadar olan bozkırları ve daha batıdaki Ting-lingler, bazı Ogur kolları ile meskun araziyi, Kuzey Türkistan'ı zaptetti ve oradaki Yüeçilerin komşusu Wu-sun'ları himayesi altına aldı. Bu suretle büyük Hun hükümdarı o çağda Asya kıtasında yaşayan Türk soyundan hemen tüm toplulukları tek bayrak altında toplamış oluyordu.İmparatorluk sınırları doğuda Kore'ye, kuzeyde Baykal Gölü ve Ob, İrtiş, İşim nehirlerine, batıda Aral gölüne, güneyde Wei ırmağı, Tibet yaylası, Karakurum dağları hatlarına ulaştığı bu tarihlerde Hunlara tabi olanlar arasında Moğollar, Tibetliler, Tunguzlar ve Çinliler vardı. Mete Han tarafından Çin hükümetine gönderilen M.Ö.176 tarihli mektuptan anlaşıldığına göre yalnız İç Asya'da Türk devletine bağlı kavim ve şehir devletçiklerinin sayısı 26 idi ve hepsi Tan-hu'nun ifadesi ile “yay gerenlerle tek bir aile” halinde birleşmişlerdi.

Mete Han M.Ö.174 yılında öldüğü zaman, sivil ve askeri teşkilatı, iç ve dış siyaseti, dini, ordusu, harp tekniği ve sanatı ile yüksek vasıflı bir cemiyet halinde, daha sonraki bütün Türk devletlerine örnek olan, tarihi kesin ilk siyasi teşekkülü; “Büyük Hun Devleti” kudretinin zirvesinde bulunuyordu. Mete Han zamanında kesin şeklini aldığı görülen Büyük Hun Devleti, etnik yönden ve hakimiyet anlayışı, sosyal yapısı, idari ve askeri kuruluşları, dini ve dünya görüşü ile, Türk Milletinin tarih ve kültüründe feyizli etkilerini iki bin yıl sürdüren ana kaynak durumundadır. Bu itibarla, Türk ve dünya tarihinde çok büyük önem taşımaktadır.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails