Maçtan ilk gözüme çarpan şey filelerin rengi oldu. Tekrar sarı-kırmızı olmuş fileler. Sami Yen'de geçen muhtemel son sezon diye mi bir önceki yüzyıla dönmüşler? Çok güzel olmuş ama, sevindim görünce.
İkinci gözüme çarpan şey Thomas Doll; zira Kahe'nin kaçırdığı iki gole delirip el kol yapa yapa zıplayan iğrenç montlu birini görmeden edemezsiniz. Hakikaten çok çirkindi montu. Ama Gençler'e güzel oyun oynatıyor.
Üçüncü çarpan şey; Elano'nun orta üçlüde ters yere geçtiği. Yani soldan sağa. Barış'ın kulübeye gidişinden sonra Sarp sol içteydi ve ne hikmetse kendini Elano'nun kramponlarında sanmışçasına Elanoluk yapmaya çalışıyordu. Eh, Topal da arkada yanlız kalıyordu. Ve; Elano'nun benim o iğrenç Freedocast ve Justin TV arasında gidip gelen berbat yayınıma rağmen rahat 3 kere kollarını havaya kaldırıp görün beni diye veryansın ettiğini gördüm.
Başka başka.. Hah, Caner. Savunma bilgisizliği yada uygulama eksikliği; Kahe'nin pozisyona girmesinin başlıca sebebiydi. Ama çok beğendim, bunlar zamanla oturacak şeyler. Topü kontrolü, o topa ilk temas edişi geçen maça göre daha iyiydi. Bikaç keredir söylüyorum, sol kanat sağ kanadın yanında gavur evladı kalıyor diye. Bu sefer Caner oraya gereken hareketliliği getirdi. Artık Sabri'yle oynasalar da Sfenks olup kanatlansak, ama Sfenks'in vücudu aslandı. Neyse.
Son olarak da Elano Kasparov. Sekiz adım, üç pas ötesini düşünen adam.
Şimdi finale yetişmem lazım, çıkıyorum. Gece daha detaylı bişeyler yazarım. Dün akşam da biyoloji çalışmak zorundaydım, hazırlayamadım yazıyı. Akşama uzatırım.
Devam edelim;
Şimdi şu var. Caner kötüydü. Hayır değildi abi, Sabri geçen sezonun sonuna kadar neydiyse Caner de şuan O'nun biraz üstü. Sabri nasıl ki ciğersiz ciğersiz koşup geliyorduysa, nasıl pozisyon almayı bilmiyorduysa, nasıl rakibin hareketlerini okumayı ve ona göre hamle yapmayı bilmiyorduysa Caner de şuan bunu bilmiyor. Hatta şimdiden bu kadar peşin hükümlü olmayalım, şey diyelim. Henüz takımın savunma yapısına ve kademesizlik anlayışına alışkın değil. İkinci devrede yine şimdiki gibi fırsat bulacğına inanıyorum çünkü çok olumlu işaretler verdi, 20. haftaya doğru iyice anlarız Caner'in savunma durumlarını.
Hatta Caner'in Sabri'nin bu sezona kadarki halinden bir artısı daha var; hücumda daha aklı başında gibi hareket ediyor. Ve bir de şu var. Sağ kanatta eskiden Keita gibi bir pegasus yoktu, o yüzden Sabri'nin koşuları da boş işmiş gibi gözüküyordu. Şimdi Keita geldi, Sabri kendini geliştirdi. Sağ kanat güzelleşti. Şimdi ise sol kanat çok durağan, Kewell sağ kanattaki hızı koşularıyla değil, içeriye paslarıyla sağlıyor. Ortada oynadığındaysa Arda zaten solda oluyor ve daha çok içeriye kat etmeyi tercih ediyor. Yani sol kanatta yine bir kanat aksiyonu yok. Hakan'ın son zamanlardaki bekten çok uzak halini biliyoruz. Bu noktada Caner'in özellikle bu maçtaki işleri, top alma isteği, pas vermeyi ve gerekirse de Arda gibi dip çizgiyi zorlayabileceğini gösteriyor. Yani Caner göze batabileceği, öne çıkabileceği bir yerde.
O yüzdendir ki, ben inanıyorum Caner'in çok faydalı olacağına. Hatta şöyle olsa. Servet gitse, devre arasında şöyle ayağı güzel güzel pas yapan koşan, hızlı, savunma bilgisi yüksek olan çevik bir stoper alsak. Yanında da Hakan Balta/Gökhan Zan'ı dönüşümlü kullansak. Sağla sol da Caner/Sabri'ye emanet olsa. Emre Güngör de kurtulup form tutarsa ilk 11 stopere adaydır. Bence çok da güzel olur. Böylece Mehmet gibi formunda olduğunda top kesip doğru pası yapabilecek bir adamı da stopere kaydırıp içteki üçlünün pas trafiğini sıkıntıya sokmamış oluruz.
Ligin başındaki o gözü kapalı gol attığımız dönemde yaptığımız çok önemli birşey vardı; bilinçli pres. Ve uzun zamandır belki de ilk defa bu kadar düzgün pres yaptık, ilk yarı boyunca takımın boyunu kısa tuttuk. Ama yorulduk. Gençler ikinci yarıya öyle aman aman bir değişiklikle girmese de 65'e kadar tuttular oyunu. Caner değil, Hakan'dı aslında ofsaytı bozan.
Ve aslında bu maçta iki hayalkırıklığı vardı. Birincisi kesinlikle Mustafa Sarp. Diğeri ise Arda. O her duran toptan arkadaşlarının önüne top indiren, adeta Barçalı Figo'nun iki gömlek küçüğü gibi olan Arda şimdi yok. Solda aksiyon diyip duruyorum ama bunda aslında Arda'nın da suçu var. Ne bir kademe arkasındaki Elano'ya pas geçirebildi, ne de yanına sürekli gelip kendisiyle oyun kurmaya çalışan Caner'i maça dahil edebildi hücumlarda. Bu anlamda Arda kesinlikle hayalkırıklığıydı.
Bir de Mustafa Sarp. Şimdi niye bu kadar göze girmişti, bu kadar sevilmiş Sarp. Çünkü içten oynuyordu, herşeyini koyuyordu oyuna. Ama Mehmet'in soluna geçip de Elano'yla yer değiştirince olmadı. Ne peki bu adamdan beklenen? Fiziğin var, pres yapabiliyorsun, top kapabiliyorsun. E ilk geldiğinde boş adamı çok çabuk bulup en kolay ve en doğru pası bulup atıyordun. En çok pası yapan sendin. Ee n'oldu şimdi Sarp? Elano yanında sana kollarını açıyor, adam utanmasa yalvaracak. Ama yok! Sen ya Keita'ya dön Elano'yu es geçip yada Arda'ya oyna. Oynama Mustafa. Sen kaptığın topu ileriye şişirmeyeceksin. Sen mümkün mertebe Elano'yu bulucaksın, bulamadın mı? İşte o zaman Arda'yı arayacaksın, Keita'yı zorlayacaksın en olmadı Mehmet'e döneceksin. Ama Elano'yu yok saymayacaksın.
Neyse bu yazı uzadıkça uzar. Nasıl olsa Galatasaray için devre arası. Şu dakikalarda da liderlik mücadelesi veriyor Trabzonspor bizim için :) Finallerim de ayın sonunda bitiyor tamamen. Yani bir ay boyunca hiçbir işim gücüm olmayacak. O arada geniş bir değerlendirme yaparım Galatasaray için.
Fenerbahçe attı. Olmadı bu şimdi. Neyse, bitti yazı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder