New York Knicks: 7 Seconds or Less, or Mess?
GENEL BAKIŞ
2010 yazındaki free agency çılgınlığının baş rolü olacak takım dendiğinde akla zaten Knicks geliyor. LeBron James, Dwyane Wade, Chris Bosh, Steve Nash.. Pek çok oyuncu free agent olacak ve parayı veren düdüğü çalacak. Bunun için de haliyle salary cap’lerin boşaltılması, para yiyenlerin gönderilmesi gerekiyordu. Knicks de bu temizliği yaptı, Quentin Richardson’ı gönderdi.
2010-2011 sezonuna yeniden yapılanmaya başlayan Knicks’te bunun sinyalleri 2007-2008 sezonunda geldi. GM James Dolan gönderildi ve yerine Donnie Walsh getirildi. Helen ardından da Phoenix’i Nash-Stoudemire-Marion-Barbosa-Diaw beşlisi ve kısır bench rotasyonuyla uçuran D’Antoni geldi takımın başına. Ama ne varki 2008-2009 sezonunda tam üç kere altı maçlık mağlubiyet serisi yakaladılar, en çok sayı atan 4. takım olmalarına rağmen en çok da sayı yiyenlerdendi.
Eğer Walsh’in 2010 yaz planları tutsa bile bu sezon için geçtiğimiz yılın üstüne çıkabileceklerine inanmıyorum. Atlantik’te 5.lik. Çünkü rakiplerine, kendi konferanslarında sıralama için mücadele edecekleri takımlara baktığımızda işleri gerçekten çok zor gözüküyor. Celtic zaten malum, Atlantic şampiyonu olacak büyük ihtimalle. Elton Brand’e bağlı da olsa büyük ölçüde, Philadelphia da yarışın içinde olacak. Toronto deseniz, bu sene oldukça katkı yaptılar takıma. Hidayet’in gerçekten çok fazla fayda sağlayacağı tarzdan bir oyun anlayışları var. Hatta ve hatta Nets bile Celtic’in ardındaki play-off çekişmesini kızıştırabilir. Öbür yanda ise Al Harrington, Larry Hughes, Darko Milicic, Chris Duhon ve Gallinari’nin öncülük edeceği bir avuç yetenekli ama henüz çok tecrübesiz genç.
GENEL BAKIŞ
2010 yazındaki free agency çılgınlığının baş rolü olacak takım dendiğinde akla zaten Knicks geliyor. LeBron James, Dwyane Wade, Chris Bosh, Steve Nash.. Pek çok oyuncu free agent olacak ve parayı veren düdüğü çalacak. Bunun için de haliyle salary cap’lerin boşaltılması, para yiyenlerin gönderilmesi gerekiyordu. Knicks de bu temizliği yaptı, Quentin Richardson’ı gönderdi.
2010-2011 sezonuna yeniden yapılanmaya başlayan Knicks’te bunun sinyalleri 2007-2008 sezonunda geldi. GM James Dolan gönderildi ve yerine Donnie Walsh getirildi. Helen ardından da Phoenix’i Nash-Stoudemire-Marion-Barbosa-Diaw beşlisi ve kısır bench rotasyonuyla uçuran D’Antoni geldi takımın başına. Ama ne varki 2008-2009 sezonunda tam üç kere altı maçlık mağlubiyet serisi yakaladılar, en çok sayı atan 4. takım olmalarına rağmen en çok da sayı yiyenlerdendi.
Eğer Walsh’in 2010 yaz planları tutsa bile bu sezon için geçtiğimiz yılın üstüne çıkabileceklerine inanmıyorum. Atlantik’te 5.lik. Çünkü rakiplerine, kendi konferanslarında sıralama için mücadele edecekleri takımlara baktığımızda işleri gerçekten çok zor gözüküyor. Celtic zaten malum, Atlantic şampiyonu olacak büyük ihtimalle. Elton Brand’e bağlı da olsa büyük ölçüde, Philadelphia da yarışın içinde olacak. Toronto deseniz, bu sene oldukça katkı yaptılar takıma. Hidayet’in gerçekten çok fazla fayda sağlayacağı tarzdan bir oyun anlayışları var. Hatta ve hatta Nets bile Celtic’in ardındaki play-off çekişmesini kızıştırabilir. Öbür yanda ise Al Harrington, Larry Hughes, Darko Milicic, Chris Duhon ve Gallinari’nin öncülük edeceği bir avuç yetenekli ama henüz çok tecrübesiz genç.
2008-2009 SEZONU
Knicks taraftarlarına sabretmelerini söyleyemezsiniz. NBA tarihinin en can alıcı maçlarının pek çoğuna sahne olmuş MSG’nın sahipleri tam 36 yıldır şampiyonluk bekliyor. Isiah Thomas o kadar berbat bir şekilde bıraktı ki takımı, D’Antoni geldiğinde yapabileceği çok da fazla birşey yoktu. Ama en azından kısıtlı kadro yapısı ve sınırlı bir süreyle bir sezonda takıma hücum anlamında bir karakter kazandırdı. Tamam etkin ve faydalı olması konusunda tartışabiliriz, attıklarından fazlasını yediler, ama en azından Suns’ta inanılmaz boyutlara getirdiği hızlı ve nev-i şahsına münhasır hücum anlayışını Knicks yapısına uygun bir şekilde adapte edebildi. Ki bu D’Antoni’ye duyduğum saygının en büyük nedenlerinden biridir.
2010 yazına salary cap boşaltmak için GM’nin çok çalışması lazımdı, muazzam sözleşmeler vardı kadroda; Stephon Marbury, Eddy Curry, Zach Randolph ve Jamal Crawford. Hele ki büyük ümitlerle başladıkları Isiah Thomas’lı 2007-2008 sezonunun felaket bir sonuçla, 29-53’le bitmesi. Tıpkı Larry Brown gibi Walsh da şehrine geri dönüp bir bahar temizliği yaptı. Suns’da şampiyonluğa koşan atletik ve şut atabilen bir takım yaratan D’Antoni’yi Nisan ayında takımın başına getirdi ilk iş olarak.
Ama D’Antoni’den de bir off-season’da mucizeler bekleyemezsiniz ki olmadı. Ama dışardan bakan gözler için Knicks yerinde saymış olsa da D’Antoni takıma bir kişilik kazandırabilmişti. Walsh ise takımı, Golden State‘in pek çok kez deneyip de başarısız olduğu, yeniden yapılanma sürecine sokmuştu. Özellikle Crawford’u gönderip Al Harrington’la takas etmesi, Walsh’un 2010 için ne kadar istekli olduğunun göstergesiydi. Hem salary cap’ı büyük ölçüde boşalttı (Crawford 3 yıllık kontrata sahipti, Harrington’la ise iki yıllık anlaşma yapıldı. Yani 2010-2011 sezonunun başında kontratı bitecekti) hem de takıma katkı sağlayabilecek bir oyuncu aldı. (08-09: 13.8pts/5.8reb). 2009 Şubat’ta ise Bulls’la aralarında çoklu bir takas gerçekleşti. 2008-2009’un sonu önceki sezondan çok da farklı değildi, 32-50, ama takımın genelinde güzel bir atmosfer vardı. Sezonun bitişinde, 2010 hazırlıklarının başlayacağı belliydi.
Knicks taraftarlarına sabretmelerini söyleyemezsiniz. NBA tarihinin en can alıcı maçlarının pek çoğuna sahne olmuş MSG’nın sahipleri tam 36 yıldır şampiyonluk bekliyor. Isiah Thomas o kadar berbat bir şekilde bıraktı ki takımı, D’Antoni geldiğinde yapabileceği çok da fazla birşey yoktu. Ama en azından kısıtlı kadro yapısı ve sınırlı bir süreyle bir sezonda takıma hücum anlamında bir karakter kazandırdı. Tamam etkin ve faydalı olması konusunda tartışabiliriz, attıklarından fazlasını yediler, ama en azından Suns’ta inanılmaz boyutlara getirdiği hızlı ve nev-i şahsına münhasır hücum anlayışını Knicks yapısına uygun bir şekilde adapte edebildi. Ki bu D’Antoni’ye duyduğum saygının en büyük nedenlerinden biridir.
2010 yazına salary cap boşaltmak için GM’nin çok çalışması lazımdı, muazzam sözleşmeler vardı kadroda; Stephon Marbury, Eddy Curry, Zach Randolph ve Jamal Crawford. Hele ki büyük ümitlerle başladıkları Isiah Thomas’lı 2007-2008 sezonunun felaket bir sonuçla, 29-53’le bitmesi. Tıpkı Larry Brown gibi Walsh da şehrine geri dönüp bir bahar temizliği yaptı. Suns’da şampiyonluğa koşan atletik ve şut atabilen bir takım yaratan D’Antoni’yi Nisan ayında takımın başına getirdi ilk iş olarak.
Ama D’Antoni’den de bir off-season’da mucizeler bekleyemezsiniz ki olmadı. Ama dışardan bakan gözler için Knicks yerinde saymış olsa da D’Antoni takıma bir kişilik kazandırabilmişti. Walsh ise takımı, Golden State‘in pek çok kez deneyip de başarısız olduğu, yeniden yapılanma sürecine sokmuştu. Özellikle Crawford’u gönderip Al Harrington’la takas etmesi, Walsh’un 2010 için ne kadar istekli olduğunun göstergesiydi. Hem salary cap’ı büyük ölçüde boşalttı (Crawford 3 yıllık kontrata sahipti, Harrington’la ise iki yıllık anlaşma yapıldı. Yani 2010-2011 sezonunun başında kontratı bitecekti) hem de takıma katkı sağlayabilecek bir oyuncu aldı. (08-09: 13.8pts/5.8reb). 2009 Şubat’ta ise Bulls’la aralarında çoklu bir takas gerçekleşti. 2008-2009’un sonu önceki sezondan çok da farklı değildi, 32-50, ama takımın genelinde güzel bir atmosfer vardı. Sezonun bitişinde, 2010 hazırlıklarının başlayacağı belliydi.
2009 OFF-SEASON
Knicks’in Off-Season’da tek bir hedefi vardı; salary cap’i rahatlatmak. Ki bunu da başardılar. Ama aynı zamanda yaza kadar takıma hareketlilik ve tecrübe kazandıracak birkaç ismi de düşünmedi değiller; Grant Hill ve Jason Kidd. Ama tabi söz konusu olan 2010 yazı olunca iki oyuncuya da ancak bir yıllık ve kısıtlı kontratlar önerebildiler. Onlar da ikna olmadılar haliyle ve takımlarıyla kaldılar.
D-Lee ve Nate Robinson’la birer yıllık kontrat imzaladılar, bu yaz ikisi de kısıtlı serbest oyunculardı. Ancak önümüzdeki yaz sınırsız olarak serbest kalacaklar. Bir sezon daha takıma katkı da bulunacaklar. Yapılan tek takas Grizzlies’le oldu. Q-Rich+para karşılığında Darko Milicic’i aldılar. Ki bence oldukça mantıklı bir hareketti. Potaaltı savunmasında büyük katkılar sağlayacaktır Milicic.
Aslında Gallinari’yi de off-season’a ekleyebiliriz çünkü geçtiğimiz yıl resmen ölü bir yıldı onun için. Sadece 28 maçta forma giyebildi ve 6.1 sayı ortalaması tutturdu. Bu sene onun için gelişim yılı olacak ve 2010’da gelecek olan yıldızlarla takımın önemli parçalarından biri haline gelecektir.
Knicks’in Off-Season’da tek bir hedefi vardı; salary cap’i rahatlatmak. Ki bunu da başardılar. Ama aynı zamanda yaza kadar takıma hareketlilik ve tecrübe kazandıracak birkaç ismi de düşünmedi değiller; Grant Hill ve Jason Kidd. Ama tabi söz konusu olan 2010 yazı olunca iki oyuncuya da ancak bir yıllık ve kısıtlı kontratlar önerebildiler. Onlar da ikna olmadılar haliyle ve takımlarıyla kaldılar.
D-Lee ve Nate Robinson’la birer yıllık kontrat imzaladılar, bu yaz ikisi de kısıtlı serbest oyunculardı. Ancak önümüzdeki yaz sınırsız olarak serbest kalacaklar. Bir sezon daha takıma katkı da bulunacaklar. Yapılan tek takas Grizzlies’le oldu. Q-Rich+para karşılığında Darko Milicic’i aldılar. Ki bence oldukça mantıklı bir hareketti. Potaaltı savunmasında büyük katkılar sağlayacaktır Milicic.
Aslında Gallinari’yi de off-season’a ekleyebiliriz çünkü geçtiğimiz yıl resmen ölü bir yıldı onun için. Sadece 28 maçta forma giyebildi ve 6.1 sayı ortalaması tutturdu. Bu sene onun için gelişim yılı olacak ve 2010’da gelecek olan yıldızlarla takımın önemli parçalarından biri haline gelecektir.
ARTILAR ve EKSİLER
7 seconds or less. İşte D’Antoni’nin atletik bir kadroyla birleştiği anda mucizeler yaratabilecek bir anlayış ki Knicks hücumda bunu gösteriyor. Verimli olamasalar da üretkenler. Eğer herhangi bir sakatlık yada takas durumu söz konusu olmazsa her takıma hücum anlamında problem çıkartabilecek potansiyeldeler. Aynı zamanda Gallinari sezona tam güç dönüyor. Sağlık açısından da performans açısından da. Zaten oldukça yetenekli bir oyuncu. Knicks’in antrenman raporlarında yayınlananlara göre de yaz dönemi boyunca harika bir gelişim kaydetmiş. Ayrıca D’Antoni’nin sistemi dahilinde üç pozisyonda da oynayabilecek gelecek vaadeden bir oyuncu. Yani tek kişilik bir rotasyon sağlayabilecek fizik yapısında. Gerek Duhon’un pick-n-roll oyunlarına gerekse de Nate Robinson ve Al Harrington’ın daha bireysel ve topa hakim olma isteğine dayalı tarzlarına da ayak uydurabilecek biri Gallo.
Artı olarak sayabileceğim şeyler bunlarken eksiler bir hayli fazla. Darko Milicic’i kadroya katmış olsalar da Shaq, Rasheed ve Brandon Bass’ın katılımıyla size’ı iyice artan bir Doğu’da kalıp olarak fazla ön plana çıkabilecekler mi bilemiyorum. Her ne kadar yeni yüzlerin katılımıyla rotasyon imkanı artmış gibi görünse de aslında son yıl kontratları olan orta derece veteranlarla kendilerini kanıtlama yoluna gidecek olan yetenekli ama bir o kadar da zayıf çaylaklarla dolu bir kadroda eksikleri saymak çok da zor olmayacak. Öncelikle D’Antoni’nin sisteminin getirdiği verimliliği düşük ama yüksek sayılı hücum. Şutör yeteneğine ve atletik yapıya dayanan bu sisteme cuk! diye oturacak olan kişi Stephen Curry’ydi. Ama draft’ta ellerinden kaçırdılar Curry’yi.
7 seconds or less. İşte D’Antoni’nin atletik bir kadroyla birleştiği anda mucizeler yaratabilecek bir anlayış ki Knicks hücumda bunu gösteriyor. Verimli olamasalar da üretkenler. Eğer herhangi bir sakatlık yada takas durumu söz konusu olmazsa her takıma hücum anlamında problem çıkartabilecek potansiyeldeler. Aynı zamanda Gallinari sezona tam güç dönüyor. Sağlık açısından da performans açısından da. Zaten oldukça yetenekli bir oyuncu. Knicks’in antrenman raporlarında yayınlananlara göre de yaz dönemi boyunca harika bir gelişim kaydetmiş. Ayrıca D’Antoni’nin sistemi dahilinde üç pozisyonda da oynayabilecek gelecek vaadeden bir oyuncu. Yani tek kişilik bir rotasyon sağlayabilecek fizik yapısında. Gerek Duhon’un pick-n-roll oyunlarına gerekse de Nate Robinson ve Al Harrington’ın daha bireysel ve topa hakim olma isteğine dayalı tarzlarına da ayak uydurabilecek biri Gallo.
Artı olarak sayabileceğim şeyler bunlarken eksiler bir hayli fazla. Darko Milicic’i kadroya katmış olsalar da Shaq, Rasheed ve Brandon Bass’ın katılımıyla size’ı iyice artan bir Doğu’da kalıp olarak fazla ön plana çıkabilecekler mi bilemiyorum. Her ne kadar yeni yüzlerin katılımıyla rotasyon imkanı artmış gibi görünse de aslında son yıl kontratları olan orta derece veteranlarla kendilerini kanıtlama yoluna gidecek olan yetenekli ama bir o kadar da zayıf çaylaklarla dolu bir kadroda eksikleri saymak çok da zor olmayacak. Öncelikle D’Antoni’nin sisteminin getirdiği verimliliği düşük ama yüksek sayılı hücum. Şutör yeteneğine ve atletik yapıya dayanan bu sisteme cuk! diye oturacak olan kişi Stephen Curry’ydi. Ama draft’ta ellerinden kaçırdılar Curry’yi.
Böyle olunca da Nash gibi nokta atışı yapan, Barbosa gibi eli ısınınca kaçırmayan, Raja gibi ekstra dış şut katkısı üst düzey olan Suns’ın aksine Knicks’teki D’Antoni, sistemindeki verimliliği artırabilmek için farklı varyasyonlar denemek zorunda kalacak. Al Harrington orta mesafede istikrarlı gibi gözükse de üç sayının gerisinden Gallinari haricinde gereken istikrarı sağlayabilecek bir şutör bulunmuyor takımda. Bir diğer sorun da Hill ve Kidd’in takıma katılmasını istemenin sebebi; Liderlik. Geçen sezon Duhon bir süre bunu başarır gibi oldu ama özellikle sezonun ikinci yarısından sonra zorlandı bu anlamda. Q-Rich de denemişti bir süre sorumluluk almayı ama o da aynı şekilde yarı da kesilmişt. Bir de Duhon’ın sakatlıklarla boğuşması.
HEDEFLER ve BEKLENTİLER
Şimdi konuşuyorum “2010’da şu olur, salary cap boşalırsa o gelir” diye ama tabi gelmesi istenen oyuncuların da Knicks’i istemesi lazım. Etrafına kurulacak olan takıma güvenebilmesi, GM’e, koça ve taraftara inanabilmesi lazım. Hele ki hedefleri LeBron’sa D-Lee’nin “kalburüstü” görüldüğü bir kadroya gelmek istemeyecektir. Bu yüzden her ne kadar 2010’a bel bağlansa da bu sezonun iyi geçmesi, taraftarın ateşlenmesi ve 2010 free agentları’na göz kırpabilmesi lazım. Play-off zorlanmalı, en kötü kıyısından dönülmeli.
Hedefler bunlar olmalı, keza bel bağladıkları 2010’dan ancak böyle kârlı çıkabilirler. Aynı zamanda Curry’nin zamanından kısmalı D’Antoni. Hem Milicic’in takıma adapte olması için hem de Jordan Hill’in gelişmesi için. Her ne kadar .500’lük bir gailibiyet oranı yakalamaktan çok uzak bir takım görünümünde olsalar da D’Antoni ikinci sezonunu geçireceği Knicks’in artık 35 galibiyetin üzerine çıkarmak isteyecektir.
Şimdi konuşuyorum “2010’da şu olur, salary cap boşalırsa o gelir” diye ama tabi gelmesi istenen oyuncuların da Knicks’i istemesi lazım. Etrafına kurulacak olan takıma güvenebilmesi, GM’e, koça ve taraftara inanabilmesi lazım. Hele ki hedefleri LeBron’sa D-Lee’nin “kalburüstü” görüldüğü bir kadroya gelmek istemeyecektir. Bu yüzden her ne kadar 2010’a bel bağlansa da bu sezonun iyi geçmesi, taraftarın ateşlenmesi ve 2010 free agentları’na göz kırpabilmesi lazım. Play-off zorlanmalı, en kötü kıyısından dönülmeli.
Hedefler bunlar olmalı, keza bel bağladıkları 2010’dan ancak böyle kârlı çıkabilirler. Aynı zamanda Curry’nin zamanından kısmalı D’Antoni. Hem Milicic’in takıma adapte olması için hem de Jordan Hill’in gelişmesi için. Her ne kadar .500’lük bir gailibiyet oranı yakalamaktan çok uzak bir takım görünümünde olsalar da D’Antoni ikinci sezonunu geçireceği Knicks’in artık 35 galibiyetin üzerine çıkarmak isteyecektir.
İzlenmesi Gereken: Danilo Gallinari
Gelenler: Draft - Jordan Hill, Toney Douglas Takas - Darko Milicic
Gidenler: Takas - Quentin Richardson
Skor: Al Harrington 20.7 pts
Asist: Chris Duhon 7.4 ast
Takım: 32-50 W/L, 108.1pts atılan, 110.8pts yenilen
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder