20100905

2010 US Open || Erkekler Beşinci Gün: Seribaşı Günü

Rafael Nadal v Denis Istomin: 6-4 7-6 7-5

Çok keyifli bir maçtı. İnanılmaz keyifliydi. Nadal'ın "straight set"le aldığına bakmayın, ilk set haricinde inanılmaz zorluydu. Istomin hakikaten mükemmel bir oyun sergiledi.

İlk sette Nadal görece daha rahat olsa da ikinci setin hemen başında gördük ki Istomin yalnızca ısınıyormuş ilk sette. Zaten çok güçlü ve kalıplı bir oyuncu ama bunun yanında öyle atletik vuruşlar çıkarttı ki sabaha karşı o vakitte ağzınız açık kalmamak gibi bir lükse sahip değildi.

Bahsettiğim atletizm tabii ki Monfils kıvamında değil, o başka bi evrenin atletizmine sahip malumunuz :)

Nadal çok zorlandı, zaman zaman mental olarak bile zorlandığını bile söyleyebilirim. Nadal ikinci seti tie-break'e bırakmak zorunda kaldı Istomin'in muazzam oyunu karşısında. Ve tie-break'te düşen servisleri ve yaptığı basit hatalarla 5-1 geriye düştü. Istomin'in hakkını yemeyelim. Ama ordan öyle bir geri dönüş yaptı ki Nadal.. 5-1'den gelip ikinci seti almayı başardı bir numara.

Üçüncü set de farksızdı neredeyse. Istomin akıl almaz birkaç vuruş daha çıkardı. Nadal'ın hücumlarının önüne duvar ördü ve sabırla karşılayıp puana gitti. O da bir yere kadar.

Nadal üçüncü setin de tie-break'e gideceğine hazırlamış olsa gerek ki kendini, maç bitince çok büyük bir rahatlama yaşadı ve duygu patlaması içinde bir vamos çekti. Istomin ise gönüllerde ve ikinci sette file önüne toprak korta taş çıkartan cinsten bir şekilde kayarak aldığı muazzam puanla akıllarda yerini aldı.


Andy Murray v Dustin Brown: 7-5 6-3 6-0

İlk set dört yada beş setlik bir maçın habercisi tadında geçti. Dustin Brown rastalı uzun saçları ve daha bismillah ilk servis oyununda zımbaladığı iki muazzam ace'ten sonra Murray'ye kendisi hakkında "second toughts" hissi yaşatmayı başarmıştı.

Aslında Dustin Brown'ın hikayesi de çok ilginç. Tam altı yıl boyunca Volkswagen karavanında yaşamış ve Challeger ile Satellite turnuvalarında boy göstermiş. Ağırlıklı olarak Avrupa'yı tercih etmiş ki çok para harcamak zorunda kalmasın ve karavanında konaklayabilsin. Tam anlamıyla gerçek bir koçla çalışmamış hiç ve Andy Murray, kariyerinde oynadığı ilk ilk 10 oyuncusu.

Ayrıca Arthur Ashe'e gelen Jameikalı taraftarlar da renkli görüntüler oluşturdu. Ancak Murray ikinci setle birlikte oyunun içerisine girmeye başladı ve rakibini de çözerek çok fazla sıkıntı çekmedi.

Daha sonrasında basın toplantısında da söylediği gibi, Brown'ın servis stiline alıştıkça, oyununu okumaya başladıkça maçı daha da fazla kontrol altına almaya başladı Murray ve belki de heyacanlı, başa baş bir mücadele için heveslenen izleyicilere sadece ilk sette bunu verdi ve maçı uzatmadan noktaladı Murray.


Stakhovsky v Ryan Harrison: 6-3 5-7 3-6 6-3 7-6

Uzun yıllar unutulmayacak bir maçtı. Ne söylesek az. Geniş özetleri falan bulunup tekrar tekrar izlenmesi gerek. Gencecik bir tenisçinin muazzam oyunu ve belki de gençliğin getirdiği mağlubiyet.

Ryan Harrison kuşkusuz ki turnuvanın en çok göze çarpan ismi oldu bu sene. Dördüncü tura o kadar yaklaşmıştı ki.. Olmadı. Son sette momentumu kendi lehine almıştı ki hataları geldi.. Stakhovsky'nin çok net bir psikolojik çökertme stratejisi vardı; en rahat puandan sonra dahi aşırı tepkiler veriyordu.

Her ne kadar inanılmaz bir oyun ve mental dirayet gösterse de Ryan Harrison, sonuçta sadece 1992 doğumlu 18 yaşında bir genç. Bu turnuva, bu maç ona inanılmaz şeyler katacaktır. İnanıyorum ki ATP'ye yeni bir heyecan geliyor, yolda. Çok değil, bir buçuk iki seneye vitrinde.

Hakikaten söylenebilecek çok az şey var bu maç özelinde. İzlenip o gencin mücadelesini, performansını kendi gözlerinizle izlemeniz gerekir. İzleyin, anlayacaksınız. İzlemediniz mi, e ne duruyorsunuz hala? Hadi hemen YouTube'a!

Diğer Maçlar:

Bugün için çok ilginç bir not var; 8 tane İspanyol vardı bugün kortta ve 6'sı üst tura çıkmayı başardı. Tek fireyi ise formda bir Querrey ile karşılaşan Marcel Granollers verdi ve rakibine üç sette mağlup oldu.

Bunun dışında Nalbandian - Serra maçının büyük bir bölümünü kaçırdım ancak izlediğim kadarıyla Nalbandian'ın Open Series'teki performansının devam ettiğini ve gayet rahat bir oyunla Fransız Serra'yı geçtiğini söyleyebilirim.

İstikrarı yakalayamayan Isner ve ona göre daha formda gözüken Querrey ise evsahipleri olarak yollarına devam eden Amerikalılar oldu.

Bu arada korttaki 8 Spaniard'tan ikisi de birbirine karşı oynadı, bunu da atlamayalım; Nicolas Almagro ve Garcia Lopez.

Bir de maçtan çekilen vardı ki oda Julien Bennetaue'ydu. Tommy Robredo'yla yaptığı maç sırasında bir anda sol bileğini tuttu. Bir süre tedavi aldı ancak sıra kendi servisine geldiğinde servis kullanmak için topu havaya dahî atamıyrdu. Hakemle konuştu, bıraktı dedik.

Yok, Fransız geri döndü ve drop serve yaptı ki varolduğunu bilsem de ilk kez şahit olduğum bir uygulamaydı. İlginçti valla. Biraz daha idare etti, hatta Robredo el sıkışmak istedi. Hakemle konuştu bir süre sonra devam etti. Baktı olmuyor, bileği topu yukarıya bile kaldıramıyor.. Tamam dedi, bıraktı.

[1] R Nadal (ESP) d D Istomin (UZB) 64 76(5) 75
[4] A Murray (GBR) d D Brown (JAM) 75 63 60
[8] F Verdasco (ESP) d A Mannarino (FRA) 61 62 62
[10] D Ferrer (ESP) d B Becker (GER) 63 64 64
[12] M Youzhny (RUS) d D Sela (ISR) 61 63 46 63
[14] N Almagro (ESP) d G Garcia-Lopez (ESP) 63 76(5) 46 76(4)
[18] J Isner (USA) d M Chiudinelli (SUI) 63 36 76(7) 64
[20] S Querrey (USA) d M Granollers (ESP) 62 63 64
[23] F Lopez (ESP) d B Paire (FRA) 64 67(4) 57 76(3) 62
[25] S Wawrinka (SUI) d J Ignacio Chela (ARG) 75 63 64
G Simon (FRA) d [29] P Kohlschreiber (GER) 46 63 16 61 63
[31] D Nalbandian (ARG) d F Serra (FRA) 75 64 62
S Stakhovsky (UKR) d R Harrison (USA) 63 57 36 63 76(6)
T Robredo (ESP) d J Benneteau (FRA) 64 66(2-1) ret.
D Gimeno-Traver (ESP) d J Chardy (FRA) 46 62 60 76(2)
M Llodra (FRA) d V Hanescu (ROU) 76(2) 64 62

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails