20100815

2010-2011 Serie A || Inter

Geldik Inter'e. Geçen sezon Mourinho'yla üç kupayı almayı başardılar. Özellikle Milito, Maicon, Cambiasso, Cesar ve Sneijder'in Mourinho yönetimindeki performansları gerçekten inanılmazdı. Tüm takım belli bir düzen içinde işledi. İlk haftalarda Sampdoria ve Bari sürprizleri olsa da ligi resmen domine ettiler ilk yarıda.

Ama ondan sonra artan Avrupa temposu sebebiyle olsa gerek, Şubat ve Mart ayları kabus gibi geçti Inter adına. Catania ve Roma'ya yenilirken Fiorentina, Genoa, Sampdoria ve Bari'yle berabere kaldılar. Bu arada Roma yükselişe geçti bu durumdan istifade. Ancak sonrasında Mourinho kızılcığı eline aldı ve takım tekrar düzene girdi ve Roma mağlubiyetinden sonra sadece Fiorentina'da berabere kaldılar.

Geçtiğimiz sezon Milito, Eto'o, Lucio ve Motta'nın üstüne devre arasında da Pandev'i katmışlardı ve sadece wonderkidleri Acquafresca, Maxwell ve Ibrahimovic'i göndermişlerdi. Tabii Bonucci'yi atlamaylım, Genoa'nın hayranı olduğum transfer politikasının bir diğer parçası.

Bu sene ise Inter açısından Şampiyonlar Ligi ve zaten mevcut olan ekonomik güçleri yetmezmiş gibi bir de üstüne Balotelli'nin satışından gelen para eklenince finans açısından zirve yaptı; tabii bu karşıdan bakıldığı haliyle, salt transfer gelir/giderleri üzerinden :)

Gidenler: Esposito, Quaresma, Luis Jimenez, Balotelli ve Rini Khrin

Aslında gönderilenleri Inter adına çok da konuşmaya gerek yok. Rini Khrin'den Bologna yazısında bahsetmiştim. Geleceği çok parlak bir çocuk. Ama Inter Primavera havuzunda daha pek çok yeteneğe sahip. Kontrat detaylarını elbette ki bilmiyorum ama belki bir geri alma opsiyonu falan koymuşlardır.

Hoş birazdan gelenlere de değineceğiz. Khrin kadar yetenekli ve genç iki isim aldılar.

Balotelli problemliydi zaten. Rafa Benitez'in ise problemlerle uğraşacak vakti yok. Zira ligde alınacak şampiyonluk harici bir derece, Şampiyonlar Ligi'nden yarı final öncesi elenmek gibi durumlarda başına iş alıcak. Teklifi yapan da City olunca, €20m'ye Balotelli'yi tutmakta ısrarcı olmak saçma olurdu.

Quaresma. Mourinho kendisi istemişti. Olmadı, tutmadı. Taktik disiplinden o kadar uzaktı ki Mourinho'nun sisteminde var olamadı. Rafa da sistemdeki bütünlük açısından Mourinho'ya benziyor. O yüzden Quaresma'yı arayacağını hiç mi hiç sanmıyorum. Quaresma/Beşiktaş ikilisini de yazmaya şu saatten sonra lüzum yok çünkü o kadar yazıldı, çizildi ve konuşuldu ki 50 yazı yazıldıysa illa ki rahat 10 tanesinin tekrarı niteliğinde olacaktır benim de yazacaklarım.
Gelenler: Luca Castellazzi, Jonathan Biabiany ve Philippe Coutinho.

Toldo'nun bırakmasının ardından Cesar'ın yedeği olarak Castellazzi katıldı kadroya. Aslında bakınca belki de Manninger'la beraber en çok güven veren yedeklerden birisi İtalyan takımları arasında. Buffon ve Cesar gibi dünyanın ilk iki sırasını dönüşümlü olarak işgal eden iki kaleciye yedek olabilecek yedek kaleciler de anca böyle olur sanırım. Tamam, karışık oldu ama anlatabildim :)

Biabiany. Hala genç, 22 yaşında ama artık bu yaştaki yetenekli isimler dünya futbolunda ilk 11'de asıl adam olmaya oynuyorlar. İlk 11'lerde kendilerine yer bulup birkaç sezon sonrasında asıl adamlardan biri olmak için çabalıyorlar. Bir tek bizde ve Katar'da Semih, hala genç Semih. Hızlı, çevik, ayağına hakim ve güçlü. Bildiğim kadarıyla Fransa'yla organik bağları olan bir yerden kökeni.

Yani Afrika civarları :) Fiziği için bu çoğu zaman yeterli bir kriter oluyor genç isimler adına. Chievo'yla bir Serie B tecrübesi var; İtalya topraklarında iyi vakit geçirmiş biri ve uzun sezon boyunca Avrupa temposu sıklaştığında Rafa'nın yararlanabileceğini düşünüyorum.

Ve Coutinho. Çok acayip bir adam olacak. Belki yaşı itibariyle İtalya'da oynaması sakatlanma riskini artırıyor ama bir o kadar fizik mücadelesini geliştirmesini sağlayacaktır hiç kuşkusuz. Kendini sakatlıklardan koruduğu ve savunma/hücum dengesini yerleştirdiğinde önümüzdeki 5-6 sene içinde çok önemli biri olacak. Henüz 18 yaşında, '92 doğumlu. Brezilyalı şımarıklığına tutulmazsa inanılmaz hızlı yükselecek.

Inter'de yaz aşağı yukarı böyle geçti. Kadroda hiçbir dramatik (radikal) değişiklik yapılmadı. En radikal değişim Benitez'in gelişi.

TIM Cup'ta da çok açık ve net görüldü ki Inter pek çok takımdan daha hazır. Benitez sezona güzel başlayacak gibi gözüküyor. Kadroda fazla değişiklik yok, Mourinho döneminde bütün oyuncular inanılmaz kenetlenmişti ve kadrodaki birlik üst düzey. Maicon, Sneijder ve Milito haricinde de Dünya Kupası yorgunu neredeyse yok.

Takımın bel kemiği Dünya Kupası'na gitmedi bile; Cambiasso! :)

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails