Serie B'ye düşürülmeleri çok ayrı bir hikaye ama o zamandan beri de toparlanamayışları da bambaşka bir hikaye. Capello'yla aldıkları iki şampiyonluktan sonra 2005-2006'nın sonunda şike olayları yüzünden düşürüldüler ve Capello'yla aldıkları iki şampiyonluk da silindi. Önce C1 kategorisine düşürülmeleri söz konusuydu; Serie B'yle yırttılar. Ardından -30 puanla başlasın dediler, yok artık ali sami oldu. Önce -17'ye ardından -9'a kadar çıktılar.
Tabii bu arada Zambrotta, Vieira, Thuram, Cannavaro ve Ibrahimovic'in takımı terk ettiğine şahit olduk. Öte yandan takımın en önemli yıllarının mimarlarının başında gelen Buffon, Trezeguet, Capitano ve Nedved kalmayı tercih etti. Bu dönemde Deschamps getirildi takımın başına ve çok başarılı bir şekildeDe Ceglie, Giovinco ile Marchisio'yu da A Takıma çıkardı birkaç genç isimle beraber.
Bu takım çok romantik benim için. Taraftarından oyuncusuna kadar. Del Piero gitmek istese kim almak istemeyecekti? Yada Buffon'u Nedved'i? Transfer piyasasını alt üst edecek dönemlerini yaşıyordu tüm bu isimler. Ama öte yandan da Cannavaro gerçeği vardı; bir sezon Serie B'de kalıp takımını, iki sezon boyunca harika işlerin mimarı olduğu takımını tekrar yükseltmek istemedi.
İşte burda devreye Juventus taraftarının romantizmi giriyor. Cannavaro'nun dönmesine izin verdiler. Bunun vefalı olmakla, aşırı iyi niyetli olmakla falan alakası yok. Hatta Torinolu manyaklar şu ligin başına ırkçılık olayları yüzünden en çok dert açan grubun başında geliyor. Bunun tamamen romantizmle ilgisi var.
Neyse devam edelim. Ranieri geldi takımın başına, çıktıktan hemen sonra üçüncü bitirdiler. Şampiyonlar Ligi'ne kaldılar ve Real Madrid'i elediler. Chelsea'ye yetmedi. Ertesi sene Guardiola mucizesi başladı ve Juve de "Guardiola Modeli" için Ciro Ferrara'yı getirdi takımın başına. Geçen sezonun başında aşı tutmuş gibi gözükse de Ferrara'yla olmadı.
Melo'ya dünyanın parasını döktüler; Yılın Bidonu oldu. Diego da istediği performansa çıkamadı. Zaten takım bu kadar kötü oynarken Diego'dan tek başına iş yapmasını bekleyemezsiniz. Takımın temposunu artırabilir, ateşleyebilir ama o kadar. Eğer takımdan istediği alamazsa Diego da tanrı değil sonuçta. Giovinco hayalkırıklığı yarattı. Melo'nun rezalet performansına bir de sıkıntılı savunma eklenince Juventus'un düşüşü kaçınılmaz oldu.
Ard arda Roma ve Lazio deplasmanlarından galibiyetle çıkmalarına rağmen ligin en ciddi "Giant Killer"larına bir bir yenik düştüler; Genoa, Bari, Napoli. Hele ki bir Napoli maçı var ki 3-2'lik dillere destan. Geçtiğimiz sezon izlediğim en keyifli maçtır 5-5'lik Lyon - Marsilya efsanesinden sonra. Açık ve net. İlk Palermo maçı ise tüm sezon boyunca Messi'den başka şahit olduğum en muazzam bireysel performanstı; Miccoli.
Ferrara'ya maksimumun da ötesinde tahammül ettikten sonra ligin ikinci yarısında görevine son verildi ve ligi tamamlasın diye Zaccheroni geldi takımın başına. Asıl anlaşmayı ise Gigi Delneri ile yaptılar; geçen sezon Sampdoria'yı Şampiyonlar Ligi elemelerine sokan adamla.
Gidenler: Cannavaro, Albin Ekdal, Christian Poulsen, Sergio Almirón ve Cristian Molinaro
Gitmesine en çok sevindiğim kişi hiç kuşkusuz ki Poulsen. Hem ortasahada Melo'yla beraber kısır döngüye sebep olması, oyundan düşmesi ve verdiği sayısız yanlış karar hem de Galatasaray'a gelme ihtimalinin yaz dönemi başında sıkça konuşulması. Al Liverpool, başına çal e mi :)
Öte yandan kayıp olarak değerlendirebileceğim Albin Ekdal var. Çok sağlam bir rotasyon oyuncusu olabilecek, gayet yetenekli bir genç. Değerlendirmek istemediler, elbet vardır bir bildikleri ama Bologna'da iyi işler yapacağına ve adını sıkça duyuracağına eminim.
Bir de Cannavaro var. Eğer Bonucci alınmasaydı, biraz rahatsız edici olabilirdi gönderilmesi. Ama çok yaşlandı artık ve Maldini gibi yaşlanmadı. Yeni bir yapılanmada, ileriye yönelik eski günlere ulaşmada yeri yok. Kendisi de zaten bir iki yıl daha oynayıp Katar'da torun torbaya yatırım yapıp bırakacaktır.
Bunun dışında ne Molinaro ne de Almiron, Juventus'un bu seneki beklentilerini karşılayabilecek isimler değildi ve maksimum kârla satılmaları lazımdı; öyle de oldu. Gittikleri yerlerde başarılı olabilirler, ama Juventus yetmeyecekleri çok açık.
Gelenler: Marco Storari, Leonardo Bonucci, Jorge Martínez, Marco Motta ve Simone Pepe
Jorge Martinez. Maxi Lopez'le Catania'ya tarihlerinin belki de en güzel futbolunu oynatan üç adamından biri. Üçüncüsü mü? Tabii ki Mihajlovic. Jorge Martinez'in takıma katılması gerçekten çok önemli. Geçen sene Diego'nun formsuzluğu Amauri'yi de Güiza'ya çevirmişti. Bu anlamda topu ileri taşıma sorumluluğu artık eski halinden eser kalmayan Camoranesi'de ve Diego'da olmayacak. Çok daha iyi bir ikiliye; Diego/Martinez ikilisinde olacak.
Jorge Martinez'den iyisi olamaz mıydı.. Aslına bakarsanız olamazdı. Hem Jorge'nin performansı hem de Juventus'un ayan beyan olmasa da aslında içten içe yeniden yapılanma içerisinde olmasından mütevellit kendisini göstermek isteyen, sürekli yükselen bir grafiği olan ve mümkünse de €15-20m'nun altına bir fiyata kapatılabilecek biri lazımdı. Maxi'yle neler yaptığını zaten gördük.
Bir diğer önemli transfer ise Leonardo Bonucci. Bari'nin kasasını ziyadesiyle dolduran bu transfer, Cannavaro'dan sonra takımın savunmadaki temel direği olabilecek bir potansiyel. Fizikse fizik, kafaysa kafa. Gençlikse gençlik. Juventus'un en sancılı bölgenin yeniden yapılandırılması açısından attığı belki de en büyük adım. Henüz 23 yaşında ve daha şimdiden 2 sezonluk Serie B ve bir bütün sezonluk da Serie A tecrübesi var.
Marco Motta ve Simone Pepe de kiralık olarak takıma katılan diğer iki isim. Marco Motta, geçen sezon Grosso Cacares'le çöken sol kanada ilaç gibi gelecektir. Simone Pepe de takıma alıştıktan sonra çok ciddi katkılar sağlayacaktır hücuma sağ kanattan.
Öte yandan Storari geldi. Buffon'un sakatlığı yüzünden uzunca bir süre kale Manninger'a emanet olacak ve haliyle Manninger'ın da bir yedeğe ihtiyacı. Bu anlamda yapılan kısa vadeli ikinci kaleci, uzun vade de ise üçüncü kaleci takviyesi.
Bu sezon başarılı bir oyunla ilk 4 bekliyorum Juventus'tan. Şampiyonluk gelmeyecektir ama kadro yapılandırılmasından sağlam denebilecek adımlar atıldı. Özellikle Cannavaro ve Camoranesi gibi artık yaşlanmış ve yeni dönemde katkısı minimumda kalacak iki ismin gönderilmesi bu adımların başlangıcı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder