20100604

2010 Roland Garros || Erkekler Çeyrek Final

Vallahi bu sene için ne desek az. Son şampiyonun elenmesi mi, son finalistin her ne kadar ümidi olmasa da erkenden gitmesi mi, Venus'ün tam final görebilir denmeye başlanmasıyla elenmesi mi, Ferrero ve Ferrer'in gidişi, Andy Murray, Djokovic, Federer.. Sam Stosur'un Henin'i yenmesi, Schiavone'nin belki de turnuvaya damga vuruşu. Çok acayip bir sene izliyoruz aslına bakarsanız.

Bu acayipliğe yakışır çeyrek final maçları da izledik. İzlediğim maçlara bakalım şimdi.

Robin Söderling - Roger Federer

Federer'in böyle çaresiz kalışını görünce nasıl bir haz alıyorum anlatamam. Neyse, şimdi Federer nefretimden bahsetmiyim de maça geçim :) Çok keyifli bir maçtı, seyirciyi saymazsak. Açıkçası seyirci tüm maçı neredeyse şokta gibi izledi. Ne o ünlü paso doble'ler vardı ne de güzel puanların üstüne muazzam alkışlar.

Ha ama Söderling'i Federer'in servisine itiraz etmek için servis kutusuna doğru attığı her adımda geri itmeyi başardılar, o ayrı :)

Aslına bakarsanız seyirci de haklı kendi açısından. Belki Nadal'dan da çok seviyorlar Federer'i. Aynı şekilde Justine Henin de çok sevilir, Fransızlar'ın Fransızlar kadar sevdiği ender oyunculardır bu isimler. Bu açıdan Söderling bu oyunu karşısında şok olup kalmak, haklarıdır.

Söderling bir defa muazzam servisler kullanıyor. İnanılmaz bir forehand'i var, vuruşları çok güçlü. Belki de bu sayede yendi Federer'i. Çünkü Federer file önünde adeta canavarlaşıyor ve bu güçlü vuruşlarıyla Federer'i çok az fileye getirdi. Çok yüksek toplar gönderdi, Federer'in dengesini bozdu.

Ve belki de yaptığı en önemli şey, bu agresif ve güçlü oyunu sayesinde Federer'e oyununu kabul ettirme fırsatı vermedi. Ancak bunu başardığınız takdirde Federer'e karşı bir şansınız olabilir, Söderling de bunu başardı. İkinci seti aldıktan sonra hem kendine güveni daha da arttı hem de kortu kontrol eden kişi kendisi oldu.

Federer pek çok şey denedi, çok farklı servisler kullandı. Ama forehand'ine attığında adeta bir metreden duvara 200km'lik bir servis atmışçasına return buldu dönüşte. Backhand'ine attığında istediği kadar savuramadı Söderling'i ve Söderling hemen her serviste oyuna girmeyi başardı, ace'ler haricinde.

Bu oyunuyla Söderling, muhtemel bir Nadal finalinde sanki çok başka işler yapabilir gibi geliyor. Ama büyük de konuşmamak lazım, turnuva başında böyle bir son 16 kim beklerdi? Kim şuan final mücadelesi veren yarı finalistlere şans tanırdı? Jürgen Melzer'e mi? Berdych'e mi? Yoksa her ne kadar çeyrek final'i kuvvetle muhtemel gözükse de yarı finalist bir Söderling'i mi hayal ederdik? Ben açıkçası hiçbirini diyebilirim rahatlıkla.

Ama maçı takip ettikçe, üçüncü setin ilerleyişini gördükçe kendi kendime şunu söyledim; eğer bu maç beşinci sete uzarsa Federer bırakmaz. Söderling almak istiyorsa tek şansı 3-1 olacaktır dedim. Ve oyunlar ilerledikçe de Söderling maçı beşinci sete uzatmamak için elinden ne geliyorsa yapacağını gösterdi.

Sadece Federer'i yenip yarı finale çıkmakla kalmadı; aynı zamanda Nadal'ın birincilik için önünü de bir nebze açtı. Eğer Nadal Roland Garros'u alırsa, pazartesi günü yeni bir numara olarak başlayacak haftaya. Tabii ki bu da çok başka bir motavisyon sağlayacaktır Nadal'a.

Tabii bu arada Federer'in biten bir serisi var; 6 yıldır ard arda tam 23 kez en az yarı final gördü tüm Grand Slam'lerde. Bu nasıl bişey, ben bilmiyorum. Altı koca sene boyunca sakatlık, formsuzluk, rahatsızlık, sıkkınlık. Hiç mi birşey olmaz ?! Olmamış. Ama Söderling finalin rövanşını bu akıl almaz seriyi sonlandırarak aldı. En yakın kişinin Ivan Lendl olduğunu ve sadece 10 en az yarı final ard arda oynadığını da belirtmek lazım.

Yürü be Söderling, affettirdin kendini. Geçen sene Nadal'ı elediydin ama bu sene Federer'i ezmen; gözümsün yeğen :)

Tomas Berdych - Mikhael Youzhny

Aslında yukarda Berdych için sürpriz dediğime de pek bakmayın, bu sezon için en çok maç kazanan dördüncü isim konumunda. Aslında kolay yoldan gelmedi, her ne kadar Amerikalı olsa da toprakta biraz daha iyi olan bir Isner'la karşılaştı. Ondan sonra ise Andy Murray karşısında muazzam bir oyun sergiledi. Çok formda. Servisleri olsun, forehand'leri olsun.

Ayrıca Berdych şuan için turnuvada Nadal'la birlikte set vermeyen tek isim. Söderling de fırtına gibi oynasa da iki set verdi yarı finale gelene kadar. Berdych'in servislerine değinmek istiyorum biraz da. Sadece flat servis kullanmıyorum, kick servisleri de oyunun hangi bölümünde kullanacağını, rakibinin vuruşunu nasıl bozabileceğini çok iyi biliyor ve ona uygun servisler kullanyor.

Belki çok geniş bir repertuarı yok bir Federer yada bir Stosur kadar ama yine de çok akıllı servisler attığını söylemek lazım. Çok uzun Berdych ama buna rağmen kortta çok rahat hareket ediyor. Vole kontrolleri çok iyi, hakikaten çok formda.

Ayrıca maç içerisinde rakibini de iyi okumayı biliyor. Ona göre stratejisini değiştirebiliyor ve mental olarak bu turnuva boyunca maçlardan bir an bile uzaklaşmadı. Rakibinin oyununu nasıl bozacağını çabuk çözüyor. Youzhny'den bahsetmeye çok da gerek yok aslına bakarsanız, alabildiğine tek taraflı bir maçtı. Gelebileceği yere kadar geldi Youzhny. Böyle bir Berdych karşısında yapabilecek pek de birşeyi yoktu.

Jürgen Melzer - Novak Djokovic

Toprak korta da Şahin Gözü versek mi sorularını tekrar meydana çıkaran bir maç oldu. 29 yaşındaki Jürgen Melzer ise turnuvanın en büyük sürprizlerinden birine imza attı ve yarı finale yükseldi. Avustrya tenisinin belki de en önemli ismi olan Thomas Muster o gün efsaneler locasında sigarasını tüttürüp kahvesini yudumluyordu, ve vatandaşı Melzer çok büyük bir başarıya imza atmak üzereydi.

İnanılmaz bir geri dönüş hikayesi vardı bu maçta. Djokovic inanılmaz bir oyunla, bir buçuk saatin altında bir süreyle iki seti almayı başarmıştı. Ama ne olduysa ordan sonra oldu. Nadal/Federer duo'sunun dominasyonuna son verebilecek yeni jenerasyonun en kuvvetli adayı gibi duran Djokovic 2007'den bu yana aslında sürekli birer vites geriye attı. Her ne kadar kort içerisinde eskisine nazaran biraz daha sakin görünse de artık daha sık sorunlar yaşamaya başladı kortta.

Gerçi Melzer tam 24 tane servis kırma şansı elde etti ama bunları o kadar çok harcadı ki, maç 4 saati aşkın bir sürede tamamlandı. Ama olur bu kadar, her ne kadar turun ilk 30'unda yer alsa da Djokovic gibi birinin karşısında, Fransa Açık'ta yarı finale giden yolda maçları bitirebilmek, 2-0'dan geri gelmek hiç de kolay bir iş değil.

Djokovic'in 2-0'dan maçı vermesindeki en büyük etken kuşkusuz Melzer'in yumuşak toplarıydı; inanılmaz kontrollü backhand'lerle Djokovic'in rally içerisindeki dengesini bozmayı iyi başardı. Üçüncü seti aldıktan sonra rüzgarı da ardına aldı ve 29 yaşına rağmen 4 saati aşan bu maçta fiziksel olarak yorgunluk belirtisi göstermedi.

Rafael Nadal - Nicholas Almagro

Almagro. Çoğu kişiye bir hayli itici gelir, tepkisini gizlemez; çoğu İspanyol gibi. Ama bunu daha çok rakibini irite eden bir şekilde yapmayı tercih eder. Oldukça da istikrarsızdır. Potansiyeli her zaman bilinir, her zaman üst düzey bir kapasitesi olduğunu bilinir ama bir türlü bunu tam olarak ortaya koyamaz. Verdasco karşısındaki oyunu oldukça iyiydi, Verdasco'nun sakat olmasının çok daha ötesinde bir oyun sergiledi.

Kaldı ki rakibiniz sakatsa işin mental kısmı sizin için daha zor bir hal alabilir. O yüzden Verdasco sakattı diyip Almagro'nun bu galibiyetini küçümsemek çok büyük hata olur.

Kaldı ki bunu da gördük Nadal karşısında. Koca turnuva boyunca sadece Belluchi karşısında bir sette altı oyun kaybeden Nadal, set kaybetmemesine rağmen Almagro karşısında ilk iki sette altışar oyun kaybetti.

Çok güçlü vuruşlar ve yorulmak bilmeyen bir tavır sergiledi Almagro. İnanılmaz sabırlı ve baseline'ın gerisinde inanılmaz vakit geçiriyor. Belki kort daha geniş olsa daha da geride bile oynayabilir. Has bir toprak kort oyuncusu. Aslında Almagro çok daha iyi yerlerde olabilirdi ama Nadal'dan 2008 yılında çeyrek finalde aldığı ezici mağlubiyet, çok şey götürdü Almagro'dan.

Topralandı, geri döndü. Ve çeyrek finalde Nadal'ı gerçekten çok zorladı. Muazzam servisler, harika returnler ve çok sabırlı savunma örnekleri gösterdi. Forehand'leriyle Nadal'ı bir hayli yıprattı. Ama Nadal ne oyunundan taviz verdi, ne de zorlanmasına karşın mental olarak oyundan düştü.

Zaten böyle bir Almagro karşısında mental olarak oyundan düşerseniz, isterseniz dopingli olun, yine de kolay kolay tutunamazdınız. Çünkü hakikaten çok moral bozucu cinsten vuruşlar ve servisler çıkardı. İzlerken ben düştüm oyundan, dedim gidicek set. Neyse ki Nadal müsaade etmedi bu duruma. Kendisi için de iyi bir test oldu. Belluchi maçının ikinci seti hariç koca turnuva boyunca zorlayabilen kimse çıkmamıştı Nadal'ı.

Erkekler Yarı Final;

Robin Söderling - Tomas Berdych
Rafael Nadal - Jürgen Melzer

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails