İki kez grand-slam şampiyonu olmuş, 2004 yılının bir numarası. Çoğu kimselerce sadece aşırı erkeksi fiziği ve yapısıyla bilinen ama hiçbir zaman güçlü vuruşları, mental gücü göze önüne alınmaz.
Fransa'nın spor ve tenis tarihi için o kadar önemlidir ki Mauresmo. Roland Garros'un merkez kortlarından birine adını veren Suzanne Lenglen'den sonraki en iyi kadın Fransız tenisçi olması bile ne kadar özel biri olduğunu gösteriyor. Ama hep underachieved oldu. Tıpkı geçtiğimiz ay kortlara veda eden Marat Safin gibi.
Tabii ki sürpriz değildi bu veda. Justin Henin kadar olmasa da çok severim Mauresmo'yu. Tenisini, kortlara kattıklarını, kendiyle ettiği kavgaları..
Ama tıpkı Justin Henin gibi o da o "alev alev yanan tenis tutkusu"nun kalmadığını söylemiş. Artık antrenman yapmayı bile istemeyecek hale gelmişti. Yaş da 30'a varınca sürekli formunuzu zirvede tutamıyorsunuz. Bir yerden tutsanız öbür yanı elinizde kalıyor genelde. Yaşa tahammülü olmayan sporların başında geliyor tenis. Ve Mauresmo da bunun sinyallerini yaklaşık 8-9 aydır veriyordu.
Bu yıl ilk 10'daki oyunculara karşı yedi galibiyet aldı. 25 tane tekler şampiyonluğu var ve 2006 yılında Wimbledon/Avustralya Açık ikilemesi yapmıştı.
Her ne kadar Yannick Noah'nın Roland Garros performansının etkisiyle başlamış olsa da tenise, hiçbir zaman Noah'nın toprak kort dominantlığını sergileyemedi kadınlarda. Eh, tabi toprağın kraliçeşinin de büyük etkisi var bunda.
Özleyeceğiz seni Mauresmo, kortlardan uzak kalma, unutturma kendini. Vakti gelen bir emeklilik, herşey gönlünce olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder