Aslında yazmayacaktım Bundesliga'ya özel bir yazı ama buna vesile olan şey 28 Aralık akşamı Veltins Arena'nın ev sahipliği yaptığı o güzel yarıştı; Biathlon World Team Challenge '09. Nerde Bundesliga nerde biatlon diyeceksiniz, eh haklısınız da ama Almanya'daki o muazzam spor ilgisini ve koskoca bir futbol stadyumunu dolduran 60,000 kişilik biatlon seyircisini görmek beni bir kez daha Alman sporseverlerine yakınlaştırdı.
Böyle olunca da Bundesliga'da bu yarı hayranlıkla izlediğim özellikle iki takımdan bahsedeceğim; Bayer Leverkusen ve Schalke 04.
Sezon başında Leverkusen ilk yarıyı lider kapatacak diyen birisine çok açık söyliyim popomla gülerdim. Hele bir de Schalke, hemen arkadan Bayern Münich'i geçerek ikinci olacak deseler deli misin diyerek bakardım. Ama şu faktörü de yine de yazardım aklımın bir köşesine; Felix Magath.
Felix Magath 04
Ve şimdi o X-Factor meydana çıktı bir kez daha. 30'undan sonra Grafite'ye ligde 26 gol attıran, Misimovic'e şampiyonluk sezonunda ömrü hayatı boyunca yaptığı asistlerden daha fazla asist yaptıran ve Wolfsburg'u şampiyonluğa taşıyan Magath, hamlelerini şimdi de Schalke için yapıyor. Geldiğinde zaten zödönk diye bir başarının gelmeyeceğini, takımın toparlanması için vakit gerektiğini ve bu sürecin de yaklaşık 3-4 yılı bulacağını söylemişti. Takımın içinde bulunduğu ekonomik problemler de ortada. Rafinha sırf para için gidebilir. Kenia'dan yazın bahsetmiştim kısaca, o da para yüzünden elden çıkmak üzereydi ki kaldı.
İyi ki de kaldı çünkü Magath'ın saf yetenek avcılığına birebir uyan bir isim. Kenia ve akranı bir avuç oyuncunun götürdüğü bu mücadelesi yüksek takım Leverkusen'in sadece bir puan gerisinde. Hatta artık yavaştan şunu da söylemeye başlayabiliriz; Almanya'da uyuyan bir dev uyanmaya başladı. Magath Schalke'yi tekrardan diriltecek. Şuanki lig pozisyonu "daha ne kadar diriltecek" dedirtebilir ama bu yanıltmasın, oynadıkları oyunu Leverkusen'le şu aşamada karşılaştırmak bile yersiz. Leverkusen'in o akıcı, hızlı ve hücuma dayalı atik orta sahasının yanında Magath'ın takımı şuan sadece bitmek tükenmek bilmeyen mücadele gücüyle var oluyor. Ha ama sakın yanlış anlamayın, Magath'ın yaptıklarını küçümsemek değil bu. Aksine bir teknik adamdan bekleyebileceğinizin en büyüğüdür; bu kadar dibe gitmeye yaklaşmış bir takıma böylesi büyük bir mücadele gücü katmak her yiğidin harcı değildir.
Öte yandan yazın neredeyse hiçbir transfer yapılmadı. Ama gelin görün ki sadece arada bir iki tanesini tanıdığım pek çok genç, A takıma monte edildi Magath tarafından. Bu isimlerin başında Christoph Moritz, Levan Kenia, Joel Matip ve Lukas Schmitz geliyor. Farfan, Rakitic ve Kuranyi'nin kayıpları oynadığı geçen sezondan sonra Magath'ın sihirli değneği overrated Kuranyi'ye de değdi ve Kuranyi bir kez daha başında Roma'nın yer aldığı birkaç tane keseyi açmaya hazır takımın listesine girdi. Bu da bir yöneticilik başarısına doğru da gitmekte.
Marcelo Bordon, Joel Matip ve Heiko Westermann'la kurduğu defans hattı sayesinde de Leverkusen'le aynı miktarda gol yediler; 17 maçta 13 gol. Magath'ın Schalke'si şuan çok büyük heyecan ve gelecek vaat ediyor.
Jupp Heynckes 04
Heynckes'i severim çünkü Frankfurt yıllarında Okocha'yla tartışması, Jay-Jay'i ülkemize yolcu etmişti. Sırf bu yüzden bile severim Heynckes'i. Bunların ötesinde tam emeklilik kararı almak üzereyken Dört yılda iki şampiyonluk kazandırdığı Klinsmann'ı kovan takımı Bayern Münich'i yüzüstü bırakmaması da cabası, yetmemiş bir de Şampiyonlar Ligi'ne kalmasını sağlamıştı takımın. Minik bir Cevat Güler yani. Tabii tekrar keyfine varmış olacak ki Leverkusen arayı çok açmadan anlaşma imzaladı Heynckes'le.
Şuan ligde namağlup liderler. Friedrich ve Sarpei'nin varlığı takımdaki tek tecrübe kaynaklarıydı. Ancak yazın kattıkları iki kişi; Hyypia ve Heynckes bu genç, inanılmaz yetenekli ve güçlü takımın deneyim eksikliğini giderenler oldu. Gerek savunmada Hyypia'nın getirdiği düzen ve derinlik gerekse de hücum alanında sakatlığa kurban gidenlerden Helmes'in yerini başarıyla dolduran Eren'in performansı takıma çok büyük akıcılık sağladı.
Leverkusen'i bu sezon Schalke'den ayıran aslında da bu, oyun. Leverkusen gerçekten çok güzel top oynuyor. Takım resmen kendini izlettiriyor, çabuk paslar, kanat oyunları ve çok yönlü forvet formasyonları. Kroos'un varlığı ve Kiessling'in bu sezonki harika oyunu her türlü hücum rotasyonuna imkan veriyor. Hele ki Eren'in oyun içinde yaptığı işler, Helmes'i aratmıyor bile. Böyle olunca da orta alandaki güzel oyun, rakip kalede ödülünü alıyor. Jupp Heynckes, Hyypia'nın kuşkusuz katkılarıyla, Leverkusen'e çok şey katmış durumda daha şimdiden.
Leverkusen aslında bir iki sezondur iyi futbol oynuyor. Hatta geçen sene Hoffenheim'la beraberlerdi bu sene de Mainz biraz eşlik ediyor ara ara. Ama asıl sorun bunu tüm sezona yayabilecekler mi? Rolfes'in yavaş yavaş dönüyor olması da savunmaya ayrı bir güç katacaktır. Deminden beri bahsettiğim gibi Helmes'in yokluğunu Eren'in performansı ve Kiessling'in inanılmazlığı hayli hayli kapattığı için o açıdan büyük sıkıntı çekmediler. Ama fizik problemi baş gösterebilir, çok genç oyuncular bunlar. Ne kadar çalıştırırsanız çalıştırın, vücut olgunluğu çok önemlidir.
Heynckes'in takımı bundan önceki sezonlarda hep ligin ikinci yarısında tempo düşürdü. Hatta baharda düştüler. Ama şimdi Jupp var takımın başında ve belki de bu sefer işler bambaşka olacak? Sakatlar döner ve uzun süreli kayıplar vermezlerse kadro açısından, bu takımdaki ayaklar ve genç tecrübeliler şampiyonluk adaylığını ligin sonuna kadar ciddi şekilde koruyacaktır.
İki takım, dört adam.
Felix Magath, Schalke 04 - Lukas Schmitz
Jupp Heynckes, Bayer 04 - Sami Hyypia
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder