Evet, bana kalırsa bu turnuva çok daha güzel ve lezzetli olacak gibi geliyor bana. Saf yetenek ve saf fiziğe, üstesinden gelinemeyecek coşkun duygulara şahit olacağız. Ve aslında en güzeli de bu. Ben gene başlayıp da işin sonunu getiremeyeceğim sanırım. Sonradan ekleme: Şuan turnuvanın üçüncü maçı da bitmek üzere ama ben inceleme yazımın sadece A Grubu kısmını bitirebildim :)
Şimdi tekrar U20’ye döneceğim ama ucu U17’ye dokunacak. Tottiler’e, Di Silvestreler’e kadar gitmeyeceğim. Bu U17 turnuvası öyle bir turnuva ki önce U20’yi besliyor, dolayısıyla da A takım yolunu açıyor. Geçtiğimiz U17’den bikaç isim var ki şuan pek çok önemli lig kulübünde ilk 11 seviyesindeler ve hepsi U17 çıkışlılar; Bojan Krkic. Barcelona’da Henry’nin veliahtlığına demiri attı. Sukuta-Pasu; bu sene U20’de bekleneni veremedi ama fizik olarak çok üst düzey bir oyuncu. Maicon; bu sene o da U20’de Brezilya’yı sağ kanatta taşıdı resmen. Arséne Wenger’in çocuklarından; Fran Merida. Ve bir de Toni Kroos.
Bu saydığım isimlerin hepsi 2007 U17’de fırtınalar estirmişti. Büyük bir kısmı şuan A takımlarda oynuyor, bir kısmı U20’de çok güzel performanslar sergilediler. Çok küçük bir azınlıksa beklenenin altında kaldı.
Demem o ki; bu onyedi yaş grubu, saf yeteneğin, mevki yatkınlığının ve mental yeterliliğin temellerini gözler önüne serecek. Futbol zekasından çok oyun yeteneğine şahit olacağız. Futbol zekasını oyuna yansıtabilenlerse önümüzde U20’de mucizeler yaratanlardan olacak zaten.
Bu seneye bakalım biraz da. Onyedi yaş seviyesinde Avrupa’ya ambargo koyan İspanya’yla başlayayım. Hatta 2008 Avrupa Finalleri’nde İspanya’ya yenilmiştik de kaçırmıştık kupayı. Edgar Badia. Şuan için Espanyol’un altyapısındaki en güçlü kaleci. Onyedi yaş altı millilerin de kalesi onun. Önce De Gae’nin yedeği olacaktır, ondan sonra da eğer kalırsa Espanyol’un kalesine yerleşip İspanya kalesini de Casillas’tan devralacaktır.
Öyle bir A Grubu var ki, resmen ölüm grubu. Neresinden bakarsanız bakın, cehennem gibi bir grup;
*Honduras: Yıldızladım ve ayrıca bahsetmedim çünkü bahsedebilecek kadar tanıdığım bir takım değil. Ancak elimden geldiğince takip edeceğim turnuvayı ve haliyle belli başlı izlenimlerim olacaktır. Biraz daha tanıdıktan sonra belki maç değerlendirmelerimin içinde yer veriririm. Diğer gruplarda bu yıldızlı ve es geçilen takımlardan daha çok olacak, malum bu ölüm grubu olunca tanınmayan takım olmuyor nerdeyse :)
Bu saydığım isimlerin hepsi 2007 U17’de fırtınalar estirmişti. Büyük bir kısmı şuan A takımlarda oynuyor, bir kısmı U20’de çok güzel performanslar sergilediler. Çok küçük bir azınlıksa beklenenin altında kaldı.
Demem o ki; bu onyedi yaş grubu, saf yeteneğin, mevki yatkınlığının ve mental yeterliliğin temellerini gözler önüne serecek. Futbol zekasından çok oyun yeteneğine şahit olacağız. Futbol zekasını oyuna yansıtabilenlerse önümüzde U20’de mucizeler yaratanlardan olacak zaten.
Bu seneye bakalım biraz da. Onyedi yaş seviyesinde Avrupa’ya ambargo koyan İspanya’yla başlayayım. Hatta 2008 Avrupa Finalleri’nde İspanya’ya yenilmiştik de kaçırmıştık kupayı. Edgar Badia. Şuan için Espanyol’un altyapısındaki en güçlü kaleci. Onyedi yaş altı millilerin de kalesi onun. Önce De Gae’nin yedeği olacaktır, ondan sonra da eğer kalırsa Espanyol’un kalesine yerleşip İspanya kalesini de Casillas’tan devralacaktır.
Öyle bir A Grubu var ki, resmen ölüm grubu. Neresinden bakarsanız bakın, cehennem gibi bir grup;
A Grubu
Almanya
Arjantin
Honduras*
Nijerya
Nijerya; Hakkında konuşmaya çok da gerek yok aslında. Golden Eagles onlar. Bu turnuva sayesinde dünyaya kattıkları isimleri biliyoruz. Ikpeba ve Kanu’nun başı çektiği bir çok oyuncu. Zaten seyirciden çok kulüp gözlemcileri yer alıyor tribünlerde bu tip turnuvalarda. Ikpeba da Belçika ekiplerinden Liégeios tarafından keşfedilmiş, sonrasında Monaco’da oynamıştı. Ki o dönemlerde Monaco’nun teknik direktörünün Arsene Wenger olduğunu düşünürsek dönemin en iyi Nijeryalı genç forvetlerinden olan Ikpeba’nın Monaco’ya uğramadan geçmesi düşünülemezdi. Kanu’nun hikayesiyse bambaşka bir şey.
Bu seneki kadro da en az 90lar’ın Nijeryası kadar heycan verici bana göre. Zaten turnuva tarihinin Brezilya’yla beraber üç kezle en çok kazanan ülkesi. Bu sene de Stanley Okoro, Terry Envoh ve Mohammed Aliyu’yla kupayı korumaya çalışacaklar. Omoh Ojabu ve Kayode de ciddi anlamda takip edilmesi gereken oyuncular. Geçen turnuvada Chrisantus liderliğinde kupaya ulaşmışlardı. Şimdiyse özellikle Okoro ve Envoh çok ön planda gözüküyorlar. İkisi de kendi takımlarında oldukça iyi noktalara geldiler.
Her ne kadar genç kategorilerde ırsî ve önlenemez fizik üstünlükleriyle teknik becerileri onları çok yükseklere çıkarsa da A Milli Takım düzeyinde hiçbir varlık gösteremiyorlar ki bu da bizimle çok örtüştüklerine inandığım bir şey. Buna bir ara ayrı olarak değineceğim. Gruplara kalana kadar biraz sıkıntı çektiler ama hem muazzam eğlenceli ve hareketli taraftarları hem de inanılmaz yetenek havuzlarıyla bu turnuvanın en büyük adaylarından, tıpkı hemen her sene olduğu gibi.
Kaleciler: Danjuma Paul, Amos Izuchukwu, John Felagha
Defans: Mohammed Aliyu, Fortune Chukwudi, Kenneth Omeruo, Chukwujike Mgbam
Ortasaha: Genyi Onazi, White George Agwuocha, Abduljelil Ajagun, Obinna Okoro, Deji Joel, Ramon Azeez, Aigbe Oliha
Forvet: Stanley Okoro, Olanrewaju Kayode, Terry Envoh, Omoh Ojabu, Sani Emmanuel, Yusuf Otubanjo, Edafe Egbedi
Almanya
Arjantin
Honduras*
Nijerya
Nijerya; Hakkında konuşmaya çok da gerek yok aslında. Golden Eagles onlar. Bu turnuva sayesinde dünyaya kattıkları isimleri biliyoruz. Ikpeba ve Kanu’nun başı çektiği bir çok oyuncu. Zaten seyirciden çok kulüp gözlemcileri yer alıyor tribünlerde bu tip turnuvalarda. Ikpeba da Belçika ekiplerinden Liégeios tarafından keşfedilmiş, sonrasında Monaco’da oynamıştı. Ki o dönemlerde Monaco’nun teknik direktörünün Arsene Wenger olduğunu düşünürsek dönemin en iyi Nijeryalı genç forvetlerinden olan Ikpeba’nın Monaco’ya uğramadan geçmesi düşünülemezdi. Kanu’nun hikayesiyse bambaşka bir şey.
Bu seneki kadro da en az 90lar’ın Nijeryası kadar heycan verici bana göre. Zaten turnuva tarihinin Brezilya’yla beraber üç kezle en çok kazanan ülkesi. Bu sene de Stanley Okoro, Terry Envoh ve Mohammed Aliyu’yla kupayı korumaya çalışacaklar. Omoh Ojabu ve Kayode de ciddi anlamda takip edilmesi gereken oyuncular. Geçen turnuvada Chrisantus liderliğinde kupaya ulaşmışlardı. Şimdiyse özellikle Okoro ve Envoh çok ön planda gözüküyorlar. İkisi de kendi takımlarında oldukça iyi noktalara geldiler.
Her ne kadar genç kategorilerde ırsî ve önlenemez fizik üstünlükleriyle teknik becerileri onları çok yükseklere çıkarsa da A Milli Takım düzeyinde hiçbir varlık gösteremiyorlar ki bu da bizimle çok örtüştüklerine inandığım bir şey. Buna bir ara ayrı olarak değineceğim. Gruplara kalana kadar biraz sıkıntı çektiler ama hem muazzam eğlenceli ve hareketli taraftarları hem de inanılmaz yetenek havuzlarıyla bu turnuvanın en büyük adaylarından, tıpkı hemen her sene olduğu gibi.
Kaleciler: Danjuma Paul, Amos Izuchukwu, John Felagha
Defans: Mohammed Aliyu, Fortune Chukwudi, Kenneth Omeruo, Chukwujike Mgbam
Ortasaha: Genyi Onazi, White George Agwuocha, Abduljelil Ajagun, Obinna Okoro, Deji Joel, Ramon Azeez, Aigbe Oliha
Forvet: Stanley Okoro, Olanrewaju Kayode, Terry Envoh, Omoh Ojabu, Sani Emmanuel, Yusuf Otubanjo, Edafe Egbedi
Almanya; Geldik küçük Panzerler’e. U17’de ne Nijerya ne de Brezilya gibi bir istikrar tutturabilmiş değiller. Bunun sebebi de Alman ekolünün taktik ve mental bütünlüğe dayanıyor olmasından kaynaklanıyor. Yani 16-17 yaşındaki çocukların henüz alışmaya çalıştığı bir düzen. Yetenek ve akıl, beyin ve kas gibi bir koordinasyonu gerektiriyor. Bu yüzdendir ki Almanya küçük yaş gruplarında belli bir istikrar yakalayamıyor.
Ama U20’de gördük ki bu alışma süreci oldukça kısa sürüyor. Nijerya karşısında oyuna tutunmaları, disiplinden kopmayıp kendilerinden fizikçe üstün olan rakipleri konstanstrasyon üstünlükleriyle yenmeleri bunu kanıtladı. Ancak bu sene yakaladıkları jenerasyon U17’de de doğru yola girmiş gibi gözüküyor. Pezzaiuoli güzel işler başarıyor. Kulüplerin de yardımcı olması büyük fayda sağlamadı değil. Gerçi 17 yaş grubunda kulüp takımlarının çok kısıtlama yapmadığını görüyoruz çünkü A takıma çıkacak fizik yeterliliğine ulaşmaları için yaklaşık üç seneleri oluyor bu oyuncuların ve muhtemel bir sakatlık sorunu kısa vadede kulüp çıkarlarını etkilemeyecek.
Mayıs ayında Avrupa Kupası kazandı bu kadro ve rüzgarı sürdürüp bir de Dünya Kupası’nı götürmek istiyorlar müzeye. Eh haklılar da. Öyle güzel maçlar çıkardılar ki o şampiyonada. Almanya da bu şampiyonayla dünyaya pek çok oyuncu kazandırdı. (biri de BJK’ye) Fabian Ernst 90lar’ın ortasında bu turnuvada yıldızını parlattı. Ondan iki sene sonra Sebastian Deissler, sonra Hitzlsperger ve Kehl. Geçtiğimiz Avrupa Şampiyonası’ndaysa pek çok yeni oyuncu kazandılar ki Joachim Löw pek çoğunu 2012 için takip edecektir.
Bu oyuncuların başında ilk milli golünü bir yarı final maçında maçı getiren gol olarak kaydeden Basala-Mazana geliyor. Fizik olarak üst düzeyde ve genç yaşına rağmen oldukça büyük bir konsantrasyonla oynuyor. Mario Götze de aynı şekilde 2012 Avrupa Şampiyonası’nda ilk kez A Milli formayı giyme başarısını gösterebilir, gerçekten teknik kapasitesi üst düzey bir oyuncu. Ortaalandan oyunu kontrol edebiliyor. Bunun haricinde Liverpool’un kadrosunda yer alan Chritopher Buchtmann ve Werder Bremen’li Lennart Thy da önemli hücum güçleri olarak takip edilmeli. Basala-Mazana’nın yanında Mustafi de fizik ve alan kapatma yeteneğiyle ön plana çıkan bir diğer savunma oyuncusu. Avrupa Şampiyonu kadroyla Nijerya’ya gitti Almanya ve Nijerya ile Brezilya’nın ardından en büyük adaylardan. Kadro gerçekten çok üst düzey.
Kaleciler: Marc-Andre ter Stegen, Bern Leno, Jonas Ermes
Defans: Basala-Mazana, Marvin Plattenhardt, Robert Labus, Shkodran Mustafi, Gerrit Nauber, Daniel Hofstetter, Christopher Avevor
Ortasaha: Christopher Buchtmann, Reinhald Yabo, Mario Götze, Yunus Mallı, Manuel Janzer, Zimmerman, Florian Trinks
Forvet: Abu-Bakarr Kargbo, Kevin Volland, Kevin Scheidhauer
Ama U20’de gördük ki bu alışma süreci oldukça kısa sürüyor. Nijerya karşısında oyuna tutunmaları, disiplinden kopmayıp kendilerinden fizikçe üstün olan rakipleri konstanstrasyon üstünlükleriyle yenmeleri bunu kanıtladı. Ancak bu sene yakaladıkları jenerasyon U17’de de doğru yola girmiş gibi gözüküyor. Pezzaiuoli güzel işler başarıyor. Kulüplerin de yardımcı olması büyük fayda sağlamadı değil. Gerçi 17 yaş grubunda kulüp takımlarının çok kısıtlama yapmadığını görüyoruz çünkü A takıma çıkacak fizik yeterliliğine ulaşmaları için yaklaşık üç seneleri oluyor bu oyuncuların ve muhtemel bir sakatlık sorunu kısa vadede kulüp çıkarlarını etkilemeyecek.
Mayıs ayında Avrupa Kupası kazandı bu kadro ve rüzgarı sürdürüp bir de Dünya Kupası’nı götürmek istiyorlar müzeye. Eh haklılar da. Öyle güzel maçlar çıkardılar ki o şampiyonada. Almanya da bu şampiyonayla dünyaya pek çok oyuncu kazandırdı. (biri de BJK’ye) Fabian Ernst 90lar’ın ortasında bu turnuvada yıldızını parlattı. Ondan iki sene sonra Sebastian Deissler, sonra Hitzlsperger ve Kehl. Geçtiğimiz Avrupa Şampiyonası’ndaysa pek çok yeni oyuncu kazandılar ki Joachim Löw pek çoğunu 2012 için takip edecektir.
Bu oyuncuların başında ilk milli golünü bir yarı final maçında maçı getiren gol olarak kaydeden Basala-Mazana geliyor. Fizik olarak üst düzeyde ve genç yaşına rağmen oldukça büyük bir konsantrasyonla oynuyor. Mario Götze de aynı şekilde 2012 Avrupa Şampiyonası’nda ilk kez A Milli formayı giyme başarısını gösterebilir, gerçekten teknik kapasitesi üst düzey bir oyuncu. Ortaalandan oyunu kontrol edebiliyor. Bunun haricinde Liverpool’un kadrosunda yer alan Chritopher Buchtmann ve Werder Bremen’li Lennart Thy da önemli hücum güçleri olarak takip edilmeli. Basala-Mazana’nın yanında Mustafi de fizik ve alan kapatma yeteneğiyle ön plana çıkan bir diğer savunma oyuncusu. Avrupa Şampiyonu kadroyla Nijerya’ya gitti Almanya ve Nijerya ile Brezilya’nın ardından en büyük adaylardan. Kadro gerçekten çok üst düzey.
Kaleciler: Marc-Andre ter Stegen, Bern Leno, Jonas Ermes
Defans: Basala-Mazana, Marvin Plattenhardt, Robert Labus, Shkodran Mustafi, Gerrit Nauber, Daniel Hofstetter, Christopher Avevor
Ortasaha: Christopher Buchtmann, Reinhald Yabo, Mario Götze, Yunus Mallı, Manuel Janzer, Zimmerman, Florian Trinks
Forvet: Abu-Bakarr Kargbo, Kevin Volland, Kevin Scheidhauer
Arjantin; Arjantin tıpkı Brezilya gibi her yaş grubunda izlemesi çok büyük keyif veren bir ekip. Bu seneki U17 ekipleri de aynı şekilde. Saf yetenekler yine seyir keyfi inanılmaz maçlar sunacak bizlere. Belki de Brezilya’yla beraber alt yaş grubu turnuvalarından uluslararası arenaya yıldız kazandıran en büyük ülke fabrikası Arjantin. Sadece U17 Dünya Kupası ile çıkardıkları yıldızlardan sadece birkaçına şöyle bi bakıcak olursak inanılmaz isimler çıkıyor karşımıza; Redondo, Abbondanzieri, Marcelo Gallardo, Veron, Esteban Cambiasso, Pablo Aimar, Gabriel Milito, Mascherano, Carlos Tevez ve son zamanlardan Fernando Gago.
Bu turnuva Arjantin’in kazanamadığı ender yaş gruplarından. En iyi dereceleri üçüncülüktü ve turnuva tarihinde dokuz kez final gruplarında mücadele ettiler. Ama şimdi öyle bir kadro var ki, küçük Albiceleste ulusal tarih yazmak için Nijerya’da diyebilirim. Peru 2005’i kaçırdıktan sonra Kore 2007’de çeyrek finalde şampiyon Nijerya’ya elenmişlerdi. Şimdiyse dananın kuyruğu çok daha erken kopabilir, keza Nijerya’yla Arjantin aynı gruptalar. İzlemesi oldukça keyifli olacak bir grup.
2009 kadrosunun neden bu kadar iddialı olduğunu şöyle açıklayayım, kendi bölge elemelerinden (ki Güney Amerika oluyor) yenilgisiz çıktılar. Uruguay, Şili ve Venezuela’yı yendikleri eleme turnuvasında bir tek Ekvador’la beraber kaldılar. Finalde ise Brezilya’yla 2-2 beraber kaldılar ancak penaltılar kaybettiler. Bir defa teknik direktörleri harika biri, Luis Brown. 1986’da Meksika’daki Dünya Kupası’nda şampiyonluk yaşamış biri ve takımı çok iyi hazırlamış durumda.
Kalecinin çok ön planda olduğu bikaç takımdan birisi Arjantin bana göre. Eleme gruplarından bu kadar iyi bir sonuçla çıkmalarının ardındaki kilit isim Damian Martinez. Öte yandan kaptan Esteban Espindola, defansın bel kemiği adeta. Bu kadar üst düzey bir fizik mücadelesi ve alan kapatma bu yaş grubunda görülmedik şey. Ortasahadaki yetenek cümbüşünee zaten diyecek birşey yok. Ancak Daniel Alberto Villalva’ya ayrı bir cümle açmadan geçemeyeceğim. Arjantin’in resmen dinamosu. İnanılmaz bir top hakimiyeti, bu yaş grubuna göre mükemmel bir teknik ve harika bir saha görüşü. Elemelerden gelirlerken de takımın en golcü ismiydi. River Plate’in de yakın zamanda as oyuncusu olacaktır. Buonanotte’nin aksine kısa boyuna rağmen ayakları daha çok yere basıyor. Bir de Aruojo var ki her takım böyle bir forvete sahip olmak isteyecektir. Eğer Maradona’nın yediği haltları yemezse Brown (ki buna hiç ihtimal vermiyorum) Arjantin’in çok rahat çeyrek finalde görürüz gibi geliyor bana.
Gene çoğu zaman olduğu gibi (oyuncular ülke dışına çıkmadan evvel) en büyük oyuncu katkısı River Plate’ten. Tam sekiz oyuncu. Boca’dan da üç oyuncu Nijerya’daki kadroda mücadele edecek.
Kaleci: Damian Martinez, Ignacio Arce
Defans: Espindola, Leandro Pirez, Krupzsky, Leandro Marin, Tagliafico,
Ortasaha: Jorge Balbuena, Ezequiel Cirigliano, Rodrigo Ponce, Sebastian Gonzalez, Diego Martinez, Esteban Orfano, Benjamin Rosales, Opaza, Sosa
Forvet: Matias Rotondi, Alexis Quintulen, Sergio Aruojo
Bu turnuva Arjantin’in kazanamadığı ender yaş gruplarından. En iyi dereceleri üçüncülüktü ve turnuva tarihinde dokuz kez final gruplarında mücadele ettiler. Ama şimdi öyle bir kadro var ki, küçük Albiceleste ulusal tarih yazmak için Nijerya’da diyebilirim. Peru 2005’i kaçırdıktan sonra Kore 2007’de çeyrek finalde şampiyon Nijerya’ya elenmişlerdi. Şimdiyse dananın kuyruğu çok daha erken kopabilir, keza Nijerya’yla Arjantin aynı gruptalar. İzlemesi oldukça keyifli olacak bir grup.
2009 kadrosunun neden bu kadar iddialı olduğunu şöyle açıklayayım, kendi bölge elemelerinden (ki Güney Amerika oluyor) yenilgisiz çıktılar. Uruguay, Şili ve Venezuela’yı yendikleri eleme turnuvasında bir tek Ekvador’la beraber kaldılar. Finalde ise Brezilya’yla 2-2 beraber kaldılar ancak penaltılar kaybettiler. Bir defa teknik direktörleri harika biri, Luis Brown. 1986’da Meksika’daki Dünya Kupası’nda şampiyonluk yaşamış biri ve takımı çok iyi hazırlamış durumda.
Kalecinin çok ön planda olduğu bikaç takımdan birisi Arjantin bana göre. Eleme gruplarından bu kadar iyi bir sonuçla çıkmalarının ardındaki kilit isim Damian Martinez. Öte yandan kaptan Esteban Espindola, defansın bel kemiği adeta. Bu kadar üst düzey bir fizik mücadelesi ve alan kapatma bu yaş grubunda görülmedik şey. Ortasahadaki yetenek cümbüşünee zaten diyecek birşey yok. Ancak Daniel Alberto Villalva’ya ayrı bir cümle açmadan geçemeyeceğim. Arjantin’in resmen dinamosu. İnanılmaz bir top hakimiyeti, bu yaş grubuna göre mükemmel bir teknik ve harika bir saha görüşü. Elemelerden gelirlerken de takımın en golcü ismiydi. River Plate’in de yakın zamanda as oyuncusu olacaktır. Buonanotte’nin aksine kısa boyuna rağmen ayakları daha çok yere basıyor. Bir de Aruojo var ki her takım böyle bir forvete sahip olmak isteyecektir. Eğer Maradona’nın yediği haltları yemezse Brown (ki buna hiç ihtimal vermiyorum) Arjantin’in çok rahat çeyrek finalde görürüz gibi geliyor bana.
Gene çoğu zaman olduğu gibi (oyuncular ülke dışına çıkmadan evvel) en büyük oyuncu katkısı River Plate’ten. Tam sekiz oyuncu. Boca’dan da üç oyuncu Nijerya’daki kadroda mücadele edecek.
Kaleci: Damian Martinez, Ignacio Arce
Defans: Espindola, Leandro Pirez, Krupzsky, Leandro Marin, Tagliafico,
Ortasaha: Jorge Balbuena, Ezequiel Cirigliano, Rodrigo Ponce, Sebastian Gonzalez, Diego Martinez, Esteban Orfano, Benjamin Rosales, Opaza, Sosa
Forvet: Matias Rotondi, Alexis Quintulen, Sergio Aruojo
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder