20090908

EuroBasket 2009

Evet biraz geç oldu ama anca yazabiliyorum Avrupa Basketbol Şampiyonası'nın ön değerlendirmesini. Bundan sonra da bizim maçın tarafımdan yapılan gözlemleri gelicek. Önce eksiklerden bahsedelim, ne de olsa turnuvanın kaderini değiştiricek kadar çok oyuncu gelmedi Polonya'ya.

Yunanistan; Dimitris Diamantidis ve Theo Papaloukas
İspanya; Jose Calderon ve Berni Rodriguez
Rusya; Andrei Kirilenko, J.R. Holden ve Viktor Khryapa
Litvanya; Ramunas Siskauskas, Rimantas Kaukenas ve Sarunas Jasikevicius
Sırbistan; Igor Rakocevic
İngiltere; Luol Deng
A Grubu

Marko Tomas'ın sakatlığı yüzünden Hırvatlar'ın üç numara pozisyonu biraz sıkıntıda gözükse de çok dengeli bi kadro ve rotasyon oluşmuş. Pick 'n Roll ağırlıklı olan taktik anlayışlarına bu kadro derinliği sayesinde boyalı alan oyunu da eklenicek gibi duruyor. Özellikle Prkacin ve Vujcic'in içerdeki performansı Hırvatistan'a çok büyük güç katıcaktır. Ukic ve Planinic uzun gardlar. Rakip gardlara karşı oldukça büyük bi fizik avantajları olucaktır ama şutları çok güvenilir değil. Diğer gard ikilisi ise tam tersi. Bu anlamda çok derin bir rotasyon imkanları var. Nikola Prkacin'in Barkley varî savunma anlayışı ve kalıplı oyuncularıyla Hırvatlar rakiplerine içerde büyük zorluk yaşatıcaktır. Bench de sağlam olunca Hırvatlar için herşey tıkırında gidebilir. Defansta yardımlaşmayı da öğrendilerse bu fizikli kadroyla madalyaya bile oynayabilirler.



Yannakis'in gidişi ve Diamantidis ile Papaloukas'ın bırakmasıyla Yunanlar oldukça kan kaybetmiş gibi gözüküyorlar. Herşeye rağmen her zaman belli bir tehdit olucaklardır. Zaten Yannakis'in yerine gelen de Litvanya'nın eski koçu. Yannakis'in gidişinden sonra takımın taktik anlayışı da çok değişicektir. Yeni koç, Kazlauskas, açık oyun seviyor. Tempolu istiyor. Yannakis ise sert savunma, içeri kapanmayı tercih ediyordu. Bu anlamda Avrupa Şampiyonası Yunanlılar'ın yeni taktiklere nasıl uyum göstericeklerini de izleticek bizlere. Spanoulis sorumluluk alıcaktır. Perdelerin yardımıyla potaya yönelicek, faul aldırtıcak zaman zaman da dışardan şansını denicektir. Başka şansı yok. Baby Shaq ise 2006'dan beri hiç bu kadar fit görünmemişti. Çok iş düşücektir ona. Fotsis ise Yunanistan'ın üç sayı silahı olucak. Bakalım Yannakis'in ardından ve Theo ile Dimis'in yokluğunda Yunanlılar ne yapıcaklar. Defanslarının eskisi kadar sert olucağını sanmıyorum ama hala daha riskliler.

Lior Eliyahu'yu biliyorum, Houstan'ın draftı. İzlemek için iyi bir fırsat olucak. Bunun haricinde İsrail takımıyla ilgili çok da ciddi bir gözlemim olmadı hiçbi zaman. O yüzden bi fikir beyanında bulunmak doğru olmaz. İzleyip görücez diyim.

Makadonya için de aynı şeyi söylemeliyim. Sadece Jeremiah Massey'e dikkat etmeli. Ama bırakın turnuvayı, gruba bile tutunabileceklerine ihtimal vermiyorum.


B Grubu
Fransa Avrupa'nın en büyük yeteneklerinden bikaçına sahip olsa da EuroBasket gruplarına zar zor gelmişlerdi. Kaldı ki diğer tüm takımlardan daha az eksikleri var. Tony Parker'ın boyalı alanı nasıl alt üst edebildiğini biliyoruz ama Fransa'nın başarısızlığındaki sebep bu değil, olmayan dış şutlar. Pietrus'un yokluğu önemli olabilir ama o da zaten Fransa'nın dış şut hastalığına çare olucak kişi değil. Açık ara en atletik Avrupa takımı demek yanlış olmaz heralde. Nicolas Batum, Boris Diaw, Pietrus 3, 4 ve 5 numara pozisyonlarını oyunun belirli bölümlerinde rahatlıkla kotarabilecek yapıdaki oyuncular. Bu anlamda rotasyonda çok sıkıntı çekmicek bi takım Fransa. Parker içeriyi ne kadar alt üst etse de her seferinde çembere ulaşamicak pivotlar arasından sıyrılıp. Ama o zaman yapıcağın şeyin de karşılığı olmicak; topu dışarıya çıkarmak. Çünkü dışarda dış şut sokabilecek kimse yok.


Biedrins ve Kambala ikilisi Letonya'yı götürmesi muhtemel olan ikili. Eğer Fransa'yı kötü bi şut gününde yakalarlarsa, ki bu hiç de zor değil, şansları olabilir gruptan çıkmak konusunda. Ama uzunların faul probleminden uzak durması lazım. Madalya şansları var demiyorum ama gruplarını karıştırabilir, çıkarlarsa da ilerki maçlarda rakiplerine problem olabilirler.


2007 şampiyonları üç büyüklerinden yoksunlar bu sene. Gerçekten bu Rusya'nın skor üretip üretemiceğinden emin değilim çünkü 2007'de şampiyon olduklarında hücumda sadece "yeteri" kadar üretkendiler. Onun dışında Holden ve Kirilenko'nun muazzam savunmalarına şahit olmuştuk. Yardım savunmasının en güzel uygalaması Rusya'daydı ama Khryapa ve Kirilenko vardı. Rakiplerine geçen turnuvada içerden nefes aldırmamışlardı. Ama sanırım tek şansları kendileri gibi hücumda skor üretmede zorluk çeken Almanlar'la aynı grupta olmaları.


2000ler'den beri Almanya ilk kez Nowitzkisiz kalıyor. Almanya'nın Avrupa Şampiyonası'nda çift haneli sayı ortalaması olan tek oyuncusuydu Nowitzki. Çok merak ediyorum nasıl skor üreticeklerini. Bauermann gençleri de katmış takıma. Stefan Hamann'ın performansı kilit nokta olucaktır Almanya'da. İçeriye yapıcağı penetrelerle ortalığı karıştırmalı. Demond Greene üçlüğün etrafında bi yerde pasını bekliyor olucaktır. Jan Jagla agresif oyunuyla (ki bunu Efes Cup'ta gördük), agresif derken her yönüyle agresif, Almanlar'ın rüzgarı arkalarına almasını sağlayabilir. Fizikli yapısıyla benchten gelerek faul problemine girmesi muhtemel uzunlara alternatif olabilir. Ama gene de asıl sıkıntı skor gücünde. Bakalım neler yapıcak Nowitzkisiz Almanya.


C Grubu
2007'de Rusya karşısındaki beklenmedik yenilgisinden sonra İspanya bu sene hiç sağlam gözükmüyor gözüme. Gasol'un parmağı sakat, Rubio Minnesota-Barcelona arasındaki gitgellerden yıpranmış durumda ve Calderon yok. Ama tabi Yunanistan ve Litvanya'daki çok sayıdaki ve önemli eksikleri göz önünde bulundurursak daha komple bi oyun oynayan İspanyollar hala daha bi buçuk adım önde görünüyorlar. Navarro her yerden şutlarını sokar ve Rubio da Ronaldo gibi serbest bırakılırsa biraz daha rahat eder gibi geliyor İspanya. Alan savunmasındaki mükemmelliklerini sürdürürlerse de öndeki adımlarını ikiye çıkarabilirler. Rusya'dan daha büyük favoriler madalya için.


Beno Udrih ve Sasha Vujacic'in takıma gelmiceklerini öğrenene kadar İspanya'nın yanına bi yere koyabilirdim Slovenya'yı. 2007'deki harika defansları ve 5-1'lik galibiyet serileri pek çoklarının gözünden kaçmış olsa da bu adamlar işi biliyor. Fakat bu sene iki büyük oyuncuları yok ve bi tanesi de ilk turu kaçırıcak gibi gözüküyor. Nachbar maksimumunu vermeli. Geniş bi kadroları var herşeye rağmen. Öyle bi 5 çıkarırlar ki tamamen uzun, içerde nefes aldırmazlar rakibe. Ama ikinci dakka öyle bi 5'e dönerler ki 5'i de kısa, rakibin potasını üçlükle doldururlar. Ama bu rotasyon zenginliği oyuncuların tamamen verimli kullanılmasıyla alakalı bir durum. Bakalım ne kadar ileri gidebilicekler.


Sırplar oldukça gençleştirdiler takımı. Yaşlanmış olan ekolü tamamen temizleyip yıldız takımdan beri beraber oynayan Partizan ağırlıklı gencecik yeteneklerden oluşan bir ekip kurdular. Pek çok şutörü ve yeteri kadar da uzunlar var. Hepsi genç, hepsi yetenekli. Ama böyle büyük turnuvalarda tur geçtikçe tecrübe ve baskıyla başa çıkma yeteneği ön plana çıkar. Ve bu konuda da bir tek Nenad Kristic'i gösterebilirim en azından ben. Milan Macvan'ın performansını merak ediyorum, çok yenetekli bi çocuk. Madalya için iddialı olabilirler. İkinciliği Slovenya'ya bırakmicaklarına kesin gözüyle bakıyorum.


Ben Gordon ve Luol Deng yok. O zaman bende de İngiltere'ye vericek şans yok. Betts ve Archibald ön alanda iyi baskı kurucaklardır buna şüphe yok ama kalan oyuncuların defansif özellikleri konusunda ciddi şüphelerim var. Özellikle yavaş kalan ayaklar büyük problem olucaktır boyalı alan savunmasında ve uzunların çok çabuk faul problemine girmesine neden olucaktır. Slovenya'yı uyuklarken yakalamadıkları sürece galibiyet alabileceklerine inanmıyorum.


D Grubu
Yazmıyorum. Evet, bizim olduğumuz grubu yazmyorum çünkü etrafta turnuva öncesi Türkiye ve Rakipleri başlıklı o kadar çok yazı okudum ve o kadar çok haber izledim ki kendi düşüncelerimden uzaklaştım. Kendim değerlendirme yapamicaksam da hiç yapmam daha iyi. Ama maçlardan sonra elimden geldiğince değerlendirmelerimi yazıcam. 20 Eylül'e kadar futboldan biraz uzak kalabilirim. Eh tabi bi Amerika Açık var. Yoğun bi hafta olucak benim için. Bi başıma zoor..

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails