Birinci periyotta Ömer Aşık'ın kullanıldığı hemen her ikili oyunda sonuca ulaştık. Savunmada Rudy Fernandez'i tutmakta zorlandık, Rubio ise birinci periyotta bir üçlük haricinde çok etkili olmadı. Navarro her zamanki gibi Paul Pierce'tan hallice bir performansla bütün temasları abartıp faulleri kapmasını bildi. Pau Gasol beklenmedik şekilde kötüydü, hücumda da savunmada da. Ömer Aşık neredeyse ezici bir üstünlük kurdu içerde Gasol'a karşı. Ancak Fernandez'in hiçbir hareketine bir çözüm bulamadık. Hidayet ve Ersan hücumda yeteri kadar ağırlık kuramadı ama özellikle Hidayet'in Ömer'le olan ikili oyunları her seferinde potaya ulaştı. Kerem Tunceri ise maestro gibiydi çoğu pozisyonda, yeri geldi kendisi içeriyi zorladı, yeri geldi dış şut kullandı ve takımı çok güzel idare etti. Ömer Aşık'ın olmadığı bölümde hücum ritmini yitirsek de Gasol'un üzerine gittiğimiz her pozisyonda sayı bulduk. Hidayet'in biraz daha insiyatif kullanması lazımdı ilk periyotta ama ısınamadı.
İkinci periyota Gasollar'la başladı İspanya ve çok daha etkili oldular. Hücumdaki pas trafiğimizi kestiler ve özellikle hücum ribaundlarında etkili oldular. Ribaundu alamazlarsa da faulu yazdırdılar uzunlarımıza. Periyodun başında sürekli savunma ribaundu kaçırıp iki hücum şansı verdik İspanyollar'a ama Engin/Ender ikilisinin çıkıp Kerem'in girişiyle hücum ritmimiz düzeldi. Hidayet oyuna dahil olamadı, kritik bir şutu vardı onun haricinde fazla katkı veremedi. Ersan kullandığı şutlarla elini ısıttı, periyodun sonunda da üçlüğüyle soyunma odasına önde girdik. Fernandez'in de etkiliğini kırınca İspanya'yı biraz olsun yavaşlattık. Ancak alan savunması ve tam saha adam aldıklarında hücum etkinliğimiz son şutlara kaldı, bir türlü pas yapamadık ve son 10 saniyede sıkıntılı pozisyonlar yaratmak zorunda kaldık. Rubio'nun şutunu açık bırakmamız ise oldukça doğru bir hamleydi, şut isabeti bulamadı ve üretkenliklerini sınırladı. Oğuz Savaş çok pozisyon hatası yaptı ve oyuncusunu kaçırdı, sonunda da üç faul alıp kenara geldi. Engin de etkisizdi. Yani kısacası bench'ten verim alamadık ilk yarıda.
Hidayet gene yoktu ortalarda ama özellikle Sinan Güler'in performansı, İspanya'nın hücum dengesini bozdu. Navarro'ya dur dememiz, Gasol'a top indirmeyişimiz ve Fernandez'e aman vermeyişimiz sinirlerini çok gerdi. Önce Mark Gasol'un teknik faulü, sonrasında gelen kastî faul. Yanlış hatırlamıyorsam Garbajosa'ydı, son dakikadaki üçlüğe kadar herşey çok iyi gidiyordu. Son periyoda beş sayı farkla girme şansımız vardı ama olmadı. Takımın disiplinden kopmayışı ise asıl noktaydı. Eğer Hidayet etkili olabilseydi fark bile açabilirdik ama sonuç olarak bir sayı farkla önde girdik son periyoda. Potaaltlarındaki mücadelemiz ise İspanya'yı neredeyse yıldırdı.
Dördüncü periyot hakkında yorum yapmayacağım çünkü kalbim ağzımda atıyor. Hidayet yoktu ama takım vardı. Tanjevic'in her hamlesi akıl doluydu. Semih'i takıma dahil etmesi, oyuna giren herkesin (Oğuz hariç) verimli olması. İnanılmaz bir performans sergiledik, harika mücadele ettik. Bu disiplinde ve bu takım ruhunda devam ettiğimiz sürece Slovenya ve Sırbistan da dahil olmak üzere yenemeyeceğimiz takım yok. Hidayet'in yok olduğu bir maçta bile öyle bir takım oyunu sergiledik ki.
Harika bir savunma örneği sergiledik. Zaman zaman Navarro ve Fernandez'de zorlansak da çok iyiydik. Mücadeleyi bırakmadık, sertliğimizi koruduk. İnanmıştık bu maça. Madalyaya doğru yürüyoruz. Güzel defansımız güzel hücumlar yarattı. Ee, ne demişler "defence, always leads to offence". Gidiyoruz madalyaya, bekle Avrupa.
Dipnot: Hidayet'in dinlendirildiğini ama sakat olduğunu bilmiyordum. Diziyle alakalı bir problem varmış. Engin'in sakatlığı ve Ömer Onan'ın da gribal durumu sağlık ekibinin çalışmalarıyla aşılmış. Ekip olarak, takım olarak çok üst düzey bir performans sergiliyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder