Sabah ayılmak için izledim. Bu aralar nedense filmleri hiç de huyum olmayan bir şekilde ikinci kez izliyorum. Ama iyi geldi sabah sabah Guy Ritchie.
Karakter dengeleri müthiş bir defa. Ve oyunculuklar muazzam, fazlasıyla "gerçek" roller. Boris'in Rusça söylenmeleri, Soloman/Vincent ve Tyrone'un şapşal halleri, Turkish ve Tommy ikilisi. Kuzen Avi. Ama biri var ki tüm saydığım bu karakterlerden, ki hiçbir karakter tam anlamıyla başrol değil, ciddi şekilde rol çalmış.
Pek tabii ki "pikey Mickey" aka Brad Pitt. Guy Ritchie aktör seçimlerini, rol dağılımlarını muhteşem yapsa da sanırım biraz hesap dışı kalan bir Brad Pitt performansı var ortada. Mickey'nin de doğasıyla birleşince bu performans Mickey'nin olmadığı sahneleri daha az ilgi çekici kılıyor.
Çoğu kez insan kendini Mickey'yi beklerken buluyor.
Şimdi kalkıp da Ritchie'yle Tarantino'yu karşılaştırıp ahkam kesmeye kalkmayacağım, zira çok haddime olmadığını düşünüyorum. Ama kesinlikle Quentinesque tatlar var filmlerinde. Şiddet ve estetiği, çizgiroman havası katan çekimler, müthiş soundtrack tercihleri ve karakterlerin hepsinin nev-î şahsına münhasır oluşu.
Ama ahkam kesebileceğim birşey var ki söz konusu mayfa, kumar, aksiyon, şiddet ve silahlar, klasikleşmiş konuların ince bir zekayla senaryolaştırılıp yine aynı zekanın ürünü olarak filme alınması olduğunda ilerisi için en çok heyecan uyandıran isim şuan Guy Ritchie.
3 yorum:
İngiltere'deki aksan mevzusuna Lock,Stock... filminde de vurgu vardı,bunda da var.Olmazsa olmazdır zaten o güneyli,kuzeyli olayı... Ayrıca kurgu konusunda da muhteşem bir film...
Aynen, özellikle Lock Stock'ta Barry ve Gary'nin birbirlerinin arkasından kuzey/güney sataşması yapmaları.. muazzam, alabildiğine sarkastik.
Ahahahhah kesinlikle,arkalarından güneyli kuzeyli sallamaları 10 numara düşünülmüş :)
Yorum Gönder