Eveet, hazır takımların 2010 Yaz Kampı'na girmelerine kısa bir süre kalmışken ihmal ettiğimiz draftlara kısa kısa bakmaya başlayalım.
Bu sene de belliydi kimin ilk sıradan seçileceği; John Wall. Kentucky Üniversitesi'nden gelen 1990 doğumlu oyun kurucu. Kolej kariyeri özellikle Kentucky adına rekorlarla dolu. Güneydoğu Konferansı'nın MVP'si seçildi. Kentucky Wildcats tarihinin asist/sayı ve ribaund/sayı double-double'larını aynı sene yapan ilk oyuncu ve takımın en çok asist yapan oyuncusu oldu bir sezon içinde 241 asistle.
John Wall draft'a erken girenlerden oldu. NCAA'deki freshman senesinin ardından draft'lara katıldı. Bu bile ne kadar özel bir adam olduğunu bir anlamda gösterebilir. Fiziği oldukça etkileyici. 1.93'lük boyu ve 2.06'lık bir kulaç boyu var. İnanılmaz bir atlet. Driblinginden bahsetmiyorum bile.
John Wall'un bir de imzası var; dansı. The John Wall Dance. Kentucky Wildcats tarafından NCAA'ye seçildiği 2009 Midnight Madness'ta yaptığı dans. Oldukça eğlenceli bir adam aslında.
Her anlamıyla Derrick Rose'a benzetiliyor bu adam ve hakkı da var. Solak olması eşleşme problemi yaratacak rakiplerine, atlet özellikleriyle potaya çok rahat gidebiliyor. Ama onu potaya götüren en büyük özelliği belki de Rose'la olan en büyük benzerliği; akıllara zarar ilk adımı. Çembere ulaşmakta neredeyse hiçbir zorluk çekmiyor. Solaklığı, atlet özellikleri bir kenara size'ı sebebiyle de çok acayip eşleşmeler izlettirecektir.
Lise'de Word of God'ı ikinciliğe taşırken 22.1 sayı, 5.5 asist, 5.2 ribaund ve 2.0 top çalma istatistikleriyle oynadı. Zaten o yaş grubunda fiziğiyle baştan göze batıyordu ki sahada yaptıkları da muazzamdı.
Top çalar, ribaund toplar, top çalar, asist yapar ve dahası çembere gitmekte çok az problem yaşar.
Ama şimdi asıl bakılması gereken Washington Wizards'la ne yapacağı. Bir oyun kurucu da olsa daha 20 yaşından sahaya bu kadar hakim olması hakikaten çok özel bir şey. Ve McGee olsun, Thornton ve Blatche olsun John Wall'dan ziyadesiyle faydalanacaklardır zira onlar da çok üst düzey atletler. Fiziksel yeterlilikleri sayesinde doğru yerde topla buluştukları zaman hakikaten bir hayli arttığını göreceğiz değerlerinin.
Bu kadar övdük, en büyük eksisine gelelim. Şutu. Sayılarının çoğunu çembere yakın mesafelerden kaydediyor. Şutu çok sağlam değil. Ama bu gelişmeyecek bir şey değil. Gerek fiziğinin gelişmesiyle gerekse de NBA temposunda yapacağı antrenmanlar ve üst düzey koçlarla bu problemi de zamanla aşacaktır.
Hakikaten özel bir oyuncu. Umalım ki Derrick Rose gibi istikrarsızlıklar yaşamasın, aksine Dwyane Wade gibi kendi alsın götürsün. Şampiyonluktan değil, kişisel gelişimden bahsediyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder