20100531

2010 Roland Garros || Day 6: Favori Günü

Fernando Gonzalez - Oleksandr Dolgopolov Jr.

Maçı seyrettiğimde bu çocuk bir yerden tanıdık geliyor bana demiştim kendi kendime. Stream üzerinden izlediğim için spiker yardımım da yoktu :) Sonradan üşenmeyip açtım baktım; Madrid'te Nadal'a karşı izlemiştim ve gerçekten çok sağlam bir mücadele göstermişti o maçta.

Fernando Gonzalez karşısında gerçekten çok iyi oynadı. Gonzalez'in ise eski formundan eser yok niyeyse. Bu genç adam, Gonzalez karşısında inanılmaz durdu. Tertemiz vuruşlar yaptı, korttaki hareketleri ATP Tur'un geleceği için hakikaten çok ümit ve heyecan vericiydi. Bir tek Nadal karşısında izlemiştim daha önce ama bu oyununu da gördükten sonra takip edilesiler listesinde bir numaraya yerleştiriyorum kendisini.

Ayrıca Gonzalez'e tek bir set dahi vermedi. Fazla yıprandığını da söylemek olmaz. Oyununu tam anlamıyla korta yansıtmayı başardı ve sonucu da getirdi bu durum. Tebrik ediyoruz bu 21 yaşındaki genç Ukraynalıyı.

Aslında benim ayıbım, böyle bir yeteneği kaçırmak olmamış. Peşindeyim Jr.!

Venus Williams - Dominika Cibulkova

Cibulkova aslında iyi işler yapıyordu ama Venus karşısında tutunamadı. Roland Garros boyunca kortta alışık olmadığımız kadar büyük bir inanç ve mücadele koyuyor ortaya, toprak kort için.

Venus maç içerisinde birkaç bölüm hariç çok büyük sıkıntılar çekmedi. Korta ve oyuna hakimdi, Cibulkova'ya kendi oyununu oynama şansını vermedi ve oldukça güzel bir performansla bir üst tura adını yazdırmayı başardı büyük Williams.

Tabii yazılarda geriden gelmek durumunda kaldığım için Venus'le ilgili olarak finale çıkabileceğini düşünüyordum ama bildiğiniz üzere elendi :) Olsun, sonuçta altıncı günün değerlendirmesi olduğuna göre bu, altıncı gündeki düşüncelerimle yazmam lazım; Venus çok büyük bir dirençle karşılaşmadığı sürece finale çıkması çok muhtemel :)

Svetlana Kuznetsova - Maria Kirilenko

Kirilenko. Aslında hiç de sürpriz olmadı benim için. Aksine Svetlana çıkmayı başarsaydı şaşardım. Sadece ilk turda iyi bir oyun sergilemişti, Petkovic karşısındaysa dört tane maç puanı çevirip gelmişti.

Ama Petkovic'ten çok daha önemli bir isim Kirilenko. Hatta önemli turlarda önemli isimlerin ayağını kaydırmakla ünlenmeye başladı ki sadece bu sene Kuznetsova'yı da listesine ekleyerek üçledi; Ocak ayında Safina ve Sharapova'yı elemeyi başarmıştı.

Çok iyi bir mücadeleci, eğer günündeyse ve konsanstre olmuşsa mental açıdan en güçlü olabilecek isimlerden biri oluyor çoğu zaman. Bu maçta da böyleydi. İlk servislerinde muazzam bir yüzde tutturdu; %78. Tam 22 tane winner üretti. Kuz neredeyse bir geri dönüş daha sergileyecekti ama olmadı. Olmasını da beklemiyordum, sürpriz olurdu.

Kuznetsova ise acilen unutmak isteyecektir bu maçı, zira kendisini ilk 10'un dışına atacak bu maç. Ve maçtaki durumu da hiç iyi değildi. Çoğu zaman istatistiklere riayet etmeyi sevmem, kort içindeki vücut dillerini değerlendirmeyi, ortaya koydukları mücadeleyi incelemeyi severim oyuncuların ama Kuz için bu maçta söylenebilecek tek şey; 5 çift hata ve 37 basit hata.

Rafael Nadal - Horacio Zaballos

Nadal için bir başka üç setlik, bir başka antrenman maçı daha geride kaldı. Hakikaten inanılmaz formda. Müthiş geldi buraya ve müthiş de devam ediyor. Solakların maçıydı bu maç ve sol eliyle sadece tenis oynayan Nadal yine mükemmel oynadı.

En büyük favoriyle, aktif oyuncular içerisinde en kusursuz toprak kort galibiyet serisine ve Roland Garros kariyerine sahip Nadal'la henüz sadece üçüncü Grand Slam'ini ve ilk Roland Garros'unu oynayan tecrübesiz Arjantinli'nin mücadelesiydi.

Aslında Zaballos'un da Nadal'a benzer bir tarzı var. Güçlü forehand'leri, baseline'a vuruşları ve istikrarlı olmasa da açıyı yakaladığında kortu çaprazlamasına geçen sert vuruşları. Ama tecrübesizliği her an korttaydı. Önemli puanları bitiremeyişi, çoğu zaman hatalı olan tercihleri ve maç içerisinde belli bir stratejiye sahip olmayışı en büyük eksiklikleriydi.

Nadal ise kusursuza yakındı ve rahat bir maç çıkararak Hewitt'le eşleşti bir üst turda. Maçın tamamını izledim ama ne var ki Nadal üzerine söylenebilecek pek bir şey yok ve Zaballos'la ilgili değerlendirmelerim de sınırlı, kısa kesmek durumundayım :)

Justine Henin - Maria Sharapova

Günün son maçıydı ve açıkçası benim için inanılmaz stresli bir bekleyişti. Sharapova sakatlıktan döndü, mental olarak inanılmaz sağlam birisi, çok büyük bir servisçi, maç içinde çok çabuk öğrenebilen birisi. Boyu zaman zaman dezavantaj oluşsa da güçlü vuruşlarıyla rallyleri toparlayabilen biri.

Tüm bunlar Henin'in de döndükten beri sürekli ilk servislerinde bir yerden sonra sıkıntı çekmesiyle birleşince inanılmaz gergin bir bekleyiş aldı beni. Maç başlayınca Henin, saolsun bir güzel toprakladı beni ve sakinleştim. Her ne kadar dördüncü oyundan sonra oyun dengeye gelse de ilk 3,5 oyunda muazzam oynadı Henin. Hakikaten bir kraliçeydi kortta.

Ama sonra yine servisi düşmeye başladı, havanın da soğuk olmasıyla Sharapova'nın ısınıp maça girebilmesi ikinci seti buldu. Henin ikinci sete gelene kadar Roland Garros'ta ard arda en çok set kazanma rekorunu egale etmişti 40 setle. 41 kere maşaallah diyemedik; Sharapova ikinci seti gayet sağlam bir performansla almayı bildi ve benim stresim geri geldi.

Sharapova'nın sakatlıkları Henin'in ise emekliliği yüzünden iki şampiyon da sıralamada gerilerde olduğu için bu büyük maç bu kadar erken bir turda karşımıza çıktı. Henin Zakopalova maçının ertelenmesiyle, Sharapova ise Flipkens maçının ertelenmesiyle ekstra süreler geçirmişti kortta ve ikisinin maçı da 6-3'lük iki setle sonuçlanmıştı.

Şimdi biraz altıncı günde oynanan iki seti okumak istiyorum Henin üzerinden. Stratejisi ve motivasyonu çok üst düzeydeydi ilk sette. Sonlara doğru Sharapova bir ivme yakaladıysa da Henin aman vermedi.

Ama ne olduysa o kısa set arasında oldu. Sharapova'nın kasları ısındı, birkaç felaket kısa top denemesinin ve Henin ders niteliğinde drop shot'ları o muazzam volelerinden sonra çok daha başarılı vuruşlar yapmaya, çok güçlü servisler kullanmaya başladı.

Henin'de ise her zamanki gibi ciddi bir ilk servis düşüşü başladı. Çift hatalar geldi ve servis kırdırdı. Henin her ne kadar kortta muazzam hareket etse de, hiçbir erkekte bile olmayan o inanılmaz tek el backhand'leriyle akıllı vuruşlarıyla Sharapova'ya yine zorluk çıkardı ama seti kaybetmekten alıkoyamadı kendisini.

Maç da ikinci setten sonra saat sebebiyle ertelendi.

Bu arada maçın son setini izleyemedim, değinemeyeceğim ama en azından maçtan sonra söylediklerinden birkaç nokta verip iki isim arasında büyük bakış açısı farkını da bir kez daha göstermek istiyorum.

Henin her zamanki gibiydi; oyununun artılarını eksilerini, kortta kendisini nasıl hissettiğini ve oyunuyla ilgili genel memnuniyetinden bahsetti. Bir kez daha burada olmaktan duyduğu mutluluğu dile getirdi ve; Sharapova'yla ilgili çok güzel açıklamalar yaptı. Mental gücüne, maçtaki savaşçı kimliğine dikkat çekti. Zorlandığını da itiraf etti ve kendisi için çok önemli bir testi geçtiğini söyledi.

Sharapova ise sadece maçtan önce iki sene öncesi gibi herşey, ikimiz de çok farklı yollardan geçtik ama yine buradayız, hiçbir şey değişmemiş gibi. Yine aynı hisler, tıpkı eskisi gibi büyük bir maç olacak dedi. Maçtan sonra ise Hava şartları böyle olmasaydı daha farklı olurdu'ya getirdi konuşmasını.

Bilemiyorum, Federer'i de Murray'yi de Sharapova'yı da sevemedim, sevemeyeceğim. Bu durumdan kim zararlı çıkar fikrim yok ama :))

Henin; eğer şampiyon olursa.. Galiba 2010 yılında yaşayıp yaşayabileceğim en büyük mutluluk olacak benim için.. Bu nasıl bir sevgidir, nasıl bir Henin özlemidir bilemiyorum ama böyle yani, yapıcak birşey yok. Bir buçuk sene gözlerim her yerde aradı Henin'i ve şimdi Sharapova'yı devirerek belki de çok büyük bir adım attı kupa için. İlerleyen günlerde göreceğiz bunu. Yalnız, ilk servisler Henin.. Çok çabuk düşüyorlar!!

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails