20091210

Ronnie James Dio

Ufak tefek, saçları dökülmeye başlamış biri düşünün. Bu adam 65 yaşında olsun.. Şimdi bir de kocaman bir sahne, konser alanı ve çıldırmış bir kalabalık hayal edin ve bu yaşlı adamı o kalabalığın karşısına, sahnenin ortalık yerine koyun. Sahnenin ona büyük kaçacağını, orada kaybolacağını mı düşünürsünüz? Eğer bu kişi Dio ise hayır! Aksine sahne bir anda onun büyüklüğü karşısında küçülür, kendisi devleşir. Ejderhaların, kılıçların dünyasına gidip tozu dumana katar. 65 yaş mı? 40 yıllık bir metal devi için 65 sene vız gelir tırıs geçer; Ronnie James Dio!

Dio, Ronald James Padovano olarak 10 Temmuz 1941 yılında Portsmouth / New Hampshire’da doğdu. Büyükannesinin nazar değmesin diye yaptığı hareketi mükemmelleştirip bizlere Horned Hand olarak öğreten Dio 70’lere yaklaşan yaşına rağmen sesi ve duruşuyla hala dimdik ve bizlerle.

1941 doğumlu olduğu söylense de kesinliği bilinmiyor. Ronnie’nin de dediği gibi “yaş önemli değil; önemli olan müzik!” Portsmouth’ta doğmasına rağmen Cortland’da büyüyen Ronnie’nin adına bir de sokak var burada. Central Avenue ve East Court Street arasında bir yerlerde; hani bir gün yolunuz düşerse diye :)

Gençliğinde ilgi alanları müzik ve romantik//fantastic edebiyattı. Sir Walter Scott and the Arthurian Legend gibi kitaplar Dio’nun ilgisini çekiyordu. Tüm bu fantastic kitaplar ve bu tür edebi eserlere olan ilgisi onu iyi bir söz yazarı yapan en büyük faktörlerden kuşkusuz. Zaten birçok parçası fantastic konuları ele alıyor. Özellikle “Rainbow” kelimesini, “Gökkuşağı”nı parçalarında çok kullanıyor. Hatta Rainbow In The Dark ile de adını veriyor parçaya.

Ronnie 5 yaşındayken babası ona bir enstrüman çalmasını söyledi. Ronnie’nin hangi enstrümanı çalması gerektiğine dair en ufak bir fikri yoktu; radyoda trompeti duyana kadar.. Babasına trompet çalmak istediğini söyledi.

Yaşı biraz büyüdükten sonra trompetin bir hata olduğunu düşünmeye başladı ama trompetine biraz daha şans verdi. Bu çok önemli birşeydi; daha o zamandan gerekli “iş” disiplinini oturtmaya başlamış, kariyerindeki büyük başarıların en önemli faktörü discipline o zamanlardan sokmuştu kendini. Neredeyse bir “trumpetplayer” olmak üzereydi; Julliard School of Music’ten burs kazanmıştı ama bunu geri çevirdi. Giderek artan Rock ilgisine yoğunlaşmaya ve bu konuda kendini geliştirmeye karar verdi.

Trompet Dio’nun ciddi anlamda ilgilendiği tek enstrüman oldu. Hatta babası da ona yardımcı oldu. Ama tanrı vergisi müzik yeteneği sağolsun diğer 5 enstrümanda da kendini geliştirdi; bass, gitar, klavye ve saksofon! Evet saksofon; çok etkileyici bir durum. Şimdi diyeceksiniz ki hani trompet dışında beş enstrümandı? Doğru sadece 4 etti saydıklarım. Ama sonuncusu, 5. enstrümanını tahmin etmek güç olmasa gerek; nefesli çalgılara olan ilgisi sayesinde nefesini çok mükemmel kontrol ediyordu ve çalışmayı ihmal etmiyordu. Bu ona müzikal anlamda 5. enstrümanı kazandırdı; SESİ

Gençken trompet ana enstrümanıydı ama grubu Ronnie and the Red Caps’i kurmadan önce bass çalmayı da kavramıştı. Ilk single’ında aslında trompet çalıyordu ve parça enstrümentaldi; 1957 tarihli “Conquest” Ronnie 1957-58’de tüm işlerine Rock müzik için son verdi ve bu yolda ilerlemeye başladı.
Ronnie’in Rock 'n' Roll ile Tanışması

1961’in başlarında grup adını Ronnie Dio & the Prophets olarak değiştirdi ve Dio trompeti bırakıp bass’ı aldı. Grup aslında gerçek anlamda kendi bestesini yapamadı; daha çok R&B coverları yaptılar ve zaten de bir iki yıl sonra tarz değişikliğine gidip R&B’den ziyade pop ve ballad coverları yapmaya başladılar. Ronnie o zamanlar Beatles hayranıydı ve kendi bestelerini yapıp kendi öz müziğini icra etmek istiyordu. Böylece 1967 yılında Ronnie Dio & the Prophets’taki guitarist ile yeni bir grup kurdular; The Electric Elves. Daha sonraları kısaca The Elves dediler. Şimdi Roonie grubun lead vokaliydi.

The Elves rock ‘n’ roll yapıyordu ve Ronnie de kendi parçalarını yazıyordu.
1969 grup çok feci bir trafik kazası geçirdi ve bir grup üyesi hayatını kaybetti. Olaylar durulduktan ve ortalık biraz sakinleştikten sonra Ronnie ve The Elves’ten iki eleman ELF’i kurdular. 1970ler’in sonlarına doğru resmi olarak kurulan grup iki yıl aradan sonra ilk albümleri “ELF”i yayınladı. Takip eden iki albümde; “Carolina County Ball” ve “Trying To Burn the Sun”’da Roger Glover grubun prodüktörlüğünü yaptı. Bildiğiniz üzere Roger Glover Deep Purple’ın bassçısı ve de prodüktörüydü aynı zamanda. Glover ile Ronnie’nin tanışmış olması ne büyük şans; bu tanışıklık Ronnie’yi Deep Purple’ın gitaristi ve sonraki grup arkadaşı Ritchie Blackmore’a kadar götürdü.

Ronnie & Rainbow

Ritchie Blackmore, yada diğer adıyla “The Man in Black” ve Deep Purple’ın diğer elemanları güllük gülistanlık içinde olamadı. Ritchie, DP’den ayrılıp yeni bir grup kurmaya karar verdi. Ronnie hakkında çok güzel şeyler duymuştu ve onu az çok tanıyordu. K
uracağı gruba katılmasını önerdi. Ronnie de bunu kabul etti. Grubun adına “Rainbow” koydu Ritchie. Ilk albüm “Ritchie Blackmore’s Rainbow” idi ve ilk şarkı da “Man On The Silver Mountain”. Parça gerçekten bir klasik oldu. Albüm 1975’te yayınlandı. Ikinci albümden hemen önce Ritchie davulcusunu kovdu ve yerine Cozy Powell geldi. Ritchie bunu yaptı çünkü grubun “kendi” grubu olmasını istiyordu, kendisinin ELF’in içinde olmasını değil.

İkinci albüm için daha çok fantastik konulu sözler yazıldı ve Ronnie’
nin hayalgücüyle her şarkı birer kısa hikayeye dönüştü. Ve bu albüm tam anlamıyla bir başarı getirdi! Sözler harika, Ronnie zaten harikaydı. Ve tabi Ritchie’nin mükemmel riff ve sololarını, Cozy’nin inanılmaz yeteneğini de unutmamak lazım. Beraber belki de hard rock//heavy metal tarihinin en iyi albümlerinden birini yaptılar. Stargazer, Ronnie’nin uzun zamandır planladığı bir parçaydı. Bu planından Ritchie’ye de bahsetti ve beraber en mükemmel parçalardan birine hayat verdiler.

Rising-tour’un hemen ardında Rainbow bir live albüm yayınladı; “On Stage”. Şimdi sıra yeni albüm çalışmalarına gelmişti. Albüm 1978’de bitti ve aynı yıl yayınlandı. Albümün adı “Long Live Rock N’ Roll” idi. Hali hazırda 2 stüdyo albümü yayınlamış olmalarına rağmen hiç single çıkarmamışlardı. Ama üçüncü albümle birlikte ilk single’larını d
a yayınladılar; Kill The King.

Sabbath Yılları

Ronnie ve Ritchie birlikte çok mükemmel işler çıkarıyordu ama zamanla Ritchie asıl “amaç”tan uzaklaşmaya, daha ticari kaygıları olan bir tarza kaymaya başladı. Buna karşı olan Ronnie, gruptan ayrıldı. Ama Ritchie’ye her zaman, o yada bu şekilde, bir teşekkür borçlu olduğunu düşünen Dio, ona kızmadı da kırılmadı da. “Onunla çalışmak her zaman çok güzeldir. Hiç zorluk çekmezsiniz, hemen aklınızdan geçen fikirleri anlayıp size, sizden daha iyi anlatır. Ritchie ve ben, müzikal anlamda, aynı yoldaydık. Iyi de anlaşıyorduk ama onun kendi düşüncelerine ve planlarına karışamazdım. Ayrıldığımız bir nokta oluşmaya başlamıştı ve bunu tam zamanında sezdim. Ona kızamanm ne de olsa profesyonel anlamda başarı basamaklarını tırmanmamı sağlayan en önemli kişilerden birisi kendisi. Böyle bir adam hakkında nasıl kötü düşünebilirim? Bana karşı hiç bir zaman *içlik yapmadı.” Diye anlatıyor Rainbow ve Ritchie’li dönemleri. Yıllar sonra bile aynı samimiyette.

Ronnie Rainbow’dan ayrıldıktan kendi grubunu kurma planları yaptı. Bir tesadüf eser Tony Iommi ile tanıştı; The Rainbow adlı bir barda ! [ tesadüfün iğne deliği ] Tony Iommi, Ozzy’den yorulmuştu. Son iki albümleri “Technical Ecstasy” ve “Never Say Die” iyi albümler değildi ve Ozzy kredisini giderek tüketiyordu. Tony, diğer Sabbath üyeleri ve Ronnie ile bir görüşme ayarladı. Ronnie ve diğer elemanları birbirinden etkilenmişti. Tabi bundan Ozzy’nin – henüz – haberi yoktu. Şartlar kesinleşti ve Ozzy, tabir-i caizse, şutlandı. Yerine ise çok önceden kararlaştırıldığı gibi Dio geldi.

Ronnie ile birlikte yazdıkları ilk parça “Children Of The Sea” idi ve Dio’lu ilk albüm olan efsanevi Heaven and Hell’de yer aldı. (1980) Heaven and Hell ile birlikte Ronnie, tekrar heavy metalin zirvesine oturdu! Rainbow Rising ile birlikte Heaven and Hell, Dio’nun en mükemmel çalışmalarından sadece iki tanesini teşkil ediyor.

Ilk single gerçekten bir klasik; Neon Knights

Ikinci single ise “Die Young” oldu. Roonie Heaven and Hell’I hayatının en unutulmaz başarılarından ve tecrübelerinden biri olduğunu söylüyor ve ekliyor; “Giderek büyüyen ve hak ettiği yere oturan bir grubun parçası olmak gerçekten inanılmaz bir duyguydu benim için. Bunu hep beraber başardık; çünkü onlarda işler böyle yürüyordu. Hepsi gerçekten inanılmaz insanlar!” Heaven and Hell’den hemen sonra Sabbath ve Ronnie ikinci bir albüm yayınladılar; The Mob Rules. Albüm gayet iyiydi ama biraz da Heaven and Hell’in gölgesinde kal
dı. Tamam.. Aslına bakarsanız albüm gerçekten çok harikaydı ama hakettiği yere gelemedi.

Albümden sonra Sabbath bir dünya turnesi düzenledi. Bu turne kayda alındı ve “Live Evil” olarak yayınlandı. Bu albümün stüdyo işleri sırasında Ronnie ve Vinnie Appice Iommi ve Butler ile anlaşmazlığa düştü. Iommi, Roonie’nin grubu control etmeye başladığını düşünmeye başlamıştı ki Sabbath’ın kendi grubu olması gerektiğini düşünüyordu. Aynı zamanda taraflar (!) birbirini kendi enstrumanının sesini daha fazla açmakla suçluyordu.

Ronnie James Dio ve Kendi Grubu

Ronnie ve Vinnie, Sabbath’tan ayrıldıktan sonra beraberce DIO’yu kurdular. Grup Ronnie James Dio’nun solo çalışması değildi; sadece adı Dio idi ama neden ve nasılını bil
emiyorum. Gitarist Vivian Cambell ve bassçı Jimmy Bain de gruba dahil oldu ve ilk kadro oturdu. DIO’nun ilk albümü o inanılmaz albüm Holy Diver oldu. 1983’te çıkan albüm özellikle Amerika’da çok büyük bir başarı kazandı. Albüm, fanlar için adeta bir DIO İncili niteliğindeydi. Albüm klasikleşmiş parçalarla dolup taşıyor, bir tane bile çürük parça çıkmıyordu. Adını aldığı parça, Holy Diver, belki de Ronnie’nin bugüne kadar bestelediği en ünlü parça oldu. Stand up and Shout, Rainbow in the Dark, Straight Through the Heart albümden çıkan klasiklerin birkaçı sadece.

Bir sonraki albüm, Last In Line da en az Holy Diver kadar mükemmeldi ve We Rock, One Night in the City, The Last in Line, Egypt and "Evil Eyes gibi harika parçaları içeriyordu.

Üçüncü albüm, Sacred Heart, DIO’nun belki de en zayıf albümü oldu. Bu albümün yayınlanmasından kısa bir sure sonra Vivian Cambell gruptan ayrıldı. Yerine ise Craig Goldie geldi. Craig 4. albüm olan Dream Evil’da çaldı fakat albüm o kadar başarılı olamadı. Bu da muhtemelen Vivian’ın ayrılmış olmasından kaynaklanıyordu; fanlar onun
gitarına çok alışmıştı.

Dream Evil’ın ardında DIO, Look Up To The Wolves’u yeni bir guitarist eşliğinde yayınaldılar; Rowan Robertson. En inanılmaz nokta ise Robertson’ın, gruba girdiğinde sadece 18 yaşında olmasıydı !


Ronnie ve Black Sabbath Birleşiyor

Look Up To The Wolves’tan sonra Vinnie ve Roonie Sabbath’a, Iommi ve Butler’ın yanına geri döndü. Ronnie, DIO’yu beklemeye almıştı. Beraber 1992 tarihli Dehumanizer’ı kaydettiler. Albüm, Ronnie’nin en mükemmellerden biriydi. Gerçekten çok güçlü bir albümdü. Iommi ve Appice gerçekten harikaydı. Ve Ronnie de hiçbir “Rainbow” olmadan da harika işler yapabileceğini kanıtlamıştı :) Ama ne yazık ki bu reunion uzun süremedi; bir stüdyo albümü ve bir turne kadar ancak. Ozzy, Black Sabbath’a geri döndü ve Vinnie ile Ronnie de ayrılarak DIO’yu tekrar diriltmeye koyuldu.


DIO Geri Dönüyor

Vinnie ve Ronnie DIO’yu tekrar bir araya getirdi ve yeni gitaristleri Tracy G. oldu. Ve Dio, gerçeklik ve günümüz ile ilgilir şarkılar yazmaya başladı. Dehumanizer’daki gibi yada diğer albümlerdeki gibi fantastic konuları bir kenara bıraktı ve realist bir yol izledi. Yaptıkları albüm sadece iyi değildi; harikaydı. “Strange Highways”. Tracy G, Craig’den de değişikti ve çoğu fan bunu çok garip buldu ama albüm herşeye rağmen çok iyiydi. 1996’da DIO, yeni bir albümle; Angry Machines ile geri döndü. Bu Strange Highways’den de değişik bir albümdü ve fanlar arasında adı en az anılan DIO albümü ünvanını kazandı. Ama bana kalırsa bunun sebebini hala anlayabilmiş değilim; albüm de parçalar da gayet güçlüydü ve iyilerdi. Turnede kayıtlar da aldılar ve ilk “gerçek” anlamdaki live kayıtlarını gerçekleştirdiler. Daha önceden de bir live-lp yayınlamıştı DIO ama Ronnie bunu beğenmemiş ve adını Intermission koymuştu. Bu live albüm ise 1998’in başlarında yayınlandı. Adı: DIO’s Inferno – The Last In Live.

Hemen ardından yeni bir turne geldi 1998’de ve “The Hull and Back Tour 1998” olarak yayınlandı. DIO’nun fanları, Ronnie’nin Holy Diver’ın özüne dönemsini istemeye ve hatta Tracy’nin de gruptan çıkmasını istemeye başlamıştı. Istekleri gerçek oldu ve Tracy ayrıldı. Ritm guitarist olarak grupta kalması önerildi ama kabul etmedi.

Böylece Ronnie, Craig Coldy’yi gruba geri getirdi bir sonraki albüm için. Magica albümü 2000’de yayınlandı. Albüm konsept bir albümdü; Roonie’nin uzun zamandır yapmak istediği birşey. Ve albüm Holy Diver’ın ötesinde, kesinlikle inanılmaz bir albüm oldu! Tüm şarkılar baştan sona harikaydı.

Ronnie James Dio – Diğer Projeler

Kariyeri boyunca Dio, grup çalışmaları haricinde başka yan projeler yapma şansı da buldu.
Elf zamanında Roger Glover’ın bir projesinde “The Butterfly Ball” parçasını, birkaç tane çizgifilm için soundtrack seslendirdi ama bu çizgifilm projeleri hayata geçmedi, 1999’da “Love is All” diye çizgi-klibi seslendiren yine Dio idi.Butterfly Ball’u Deep Purple ile birlikte bir kez daha canlı olarak seslendirdi.

Ayrıca David Coverdale’in “Northwinds” albümünde konuk sanatçı olarak vokalleri paylaştı ve genç mültecilere destek ama “Children Of The Night” projesinde çalıştı. 1985 Roonie kendi projesine imza attı; “Hear N’ Aid”. Bir Heavy Metal yardım kampanyası. Birçok efsane isim bu kapsamda konser verdi ve burden gelen geliri Dio, Afrika’daki kıtlık ve yoksulluk için bağışladı.


Şimdi ise Mayo Clinic'te mide kanseri için tedavi görüyor. Bu arada yazının başından da anlayacağınız üzere eski bir yazı bu, Ronnie'nin 65 yaşında olduğu yıllardan. Şimdi ise 68 yaşında. Bilerek değiştirmek istemedim, yazarken nasıl hissettiysem öyle kalmasını istedim. Hatta "orjinali bozmayayı" dedim. İşte böyle. İyileş de dön be Dio.

3 yorum:

Uğur dedi ki...

Küçük dev. Umarım en kısa zamanda iyileşip sahnelere döner. Yazı için teşekkürler. Bilmeyenler okuyup, ders almalı.

Ve Ian Anderson ın bir sözü ile noktalayalım ; "Pop müzik, çocukların cebindeki parayı çalmak gibi bir şeydir!" ayarımıda veririm ehehe

Berkem Ceylan dedi ki...

Eline sağlık şahane olmuş yazı.

Baba geçtiğimiz haftalar da korkutmuş olsa da bizleri, en kısa zamanda ait olduğu sahnelere dönecektir eminim.

Adsız dedi ki...

Teşekkür ederim, 2006'dan kalmaydı. Düzenlemek yada tarihleri değiştirmek istemedim, alta not düştüm o yüzden :)

Erken evrede teşhis edilmiş olması büyük şans, sadece yaşı korkutuyo ama bence de dönecektir sahnelere.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails