20091207

Davis Cup İspanya'nın

Bundan tam dokuz sene önce bir İspanyol takımı ilk Davis Cup mücadelesini kazanmıştı. Tam dokuz sene sonra ve tam olarak aynı yerde (Palau Sant Jordi'de, Barcelona) İspanya bir kez daha erkekler tenisinde bir numara olduklarını kanıtladı.

Verdasco için çok iyi bir sezondu, Masters'a katıldı kariyerinde ilk kez ama Nadal için aynı şeyi söylemek güç. Önce sakatlığıyla boğuştu, iki aya yakın uzak kaldı kortlardan, sonra yine sakatlığının etkilerinden kurtulamadığı için Roland Garros'ta Robin Söderling'in artan performansına karşı duramadı. Sonradan toparlanır gibi oldu Andy Murray'nin hediyeleriyle tekrar ikinciliğe yükseldi sıralamada.

Neyse Davis Cup'a dönelim. Çekler'e karşı perdeyi toprakta Nadal açtı. Berdych'i sonra da Jan Hajek'i geçti ve 5-0'lık İspanya galibiyetine büyük katkı sağladı, kötü geçen sezonunu da güzel iki maçla kapadı. Ama Nadal'ın oyununu değiştirmesi gerekecek, buna ayrı bir yazıyla değineceğim ama kısaca bahsedeyim; Nadal çapraz koşuları ve İspanyol geleneği olan baseline oyunlarını kullanan bir oyuncu. Ayrıca topraktaki dominantlığını o muhteşem kayma tekniği sağlıyor. Bunda da dizlerine ve özellikle karın/sırt bölgesine, anatomik olarak abdominal bölgeye, ciddi yük biniyor. Ve bu sene geçirdiği karın kaslarındaki sakatlık oyun tarzını değiştirmeye itecek onu büyük ihtimalle.

Çekler'e karşı yaptıkları final mücadelesinde Feliciano Lopez ve Verdasco'nun Berdych ve Stepanek'e karşı sağladıkları üstünlük de önemliydi. Özellikle ilk set çok çekişmeli geçmişti. Ve geçen senenin finalindeki tek mağlubiyeti alan Ferrer de bu sene gerçekten harika bir geri dönüş yaptı Stepanek karşısında. Berdych ve Stepanek biraz hayalkırıklığına uğramış olabilirler, uğramalıdırlar da. Çünkü gerçekten çok iyi oynadılar ama gelin görün ki yenildikleri takım da dünyanın bir numarası.

Bunu demin de söylediğim gibi Ferrer - Stepanek maçına dayanarak söylüyorum. Çünkü Çekler'in bir numarası Stepanek ilk iki sette çok zorladı Ferrer'i kalitesini ortaya koydu. File önü, güçlü vuruşlar, drop shotlar ve sağlam winnerlarla zor zamanlar yaşattı Ferrer'e. Ama bir İspanyol'un belki de en önemli özelliği mücadelesidir, mental gücüdür ve maçtan kopmayışıdır teniste. Ferrer de başta karşılık veremediği Stepanek'e karşı derin toplar denedi ve ivme yavaş yavaş Ferrer'e döndü, maç beşinci sete uzadı. Savaşçı ve pes etmeyen özellik Ferrer'i galibiyete taşıdı.

Ama bir paragraf da Albert Costa için lazım. İspanya'nın kaptanı. 2000'de kazanan İspanyol takımında da yer alıyordu ama kaptan Duarte'ydi. Bu Davis Cup'la beraber üç büyük ismin yanına adını yazdırdı. 2000 yılında Duarte, 1981'de Arthur Ashe ve 1991'de Yannick Noah, takım kaptanlığına geçtikleri ilk sene DAvis Cup'ı kazanabilen üç isimdi. Üç büyük kaptandı. Ve bu sene Albert Costa da kaptanlığının ilk yılında kupayı kaldırarak bu isimlerin arasına adını yazdırdı.

Önümüzdeki yılın birinci tur eşleşmesi ise şimdiden ağız sulandırıyor; İspanya - İsveç. Dahası muhtemel Nadal - Federer çarpışması. 1999'dan beri İspanya'nın ilk turda kendi evinde yenilmediğini düşünürsek İsveç'i geçmemeleri için bir sebep bulmak zorlaşıyor. Eğer önümüzdeki yıl da kazanırlarsa 1972'de Amerika'nın yaptığını yapacaklar ve üç yıl ard arda kazanmış olacaklar.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails