İskoç inadı Ding'e sökmedi. Evet Higgins çok kötü oynadı, hatta maç boyunca en iyi oynadı diyebileceğimiz 17. frame'de bile hiç temiz olmayan ve kaçması kuvvetle muhtemel potları oldu ama o büyülü yarı finalden sonra çok da üstüne gitmemek lazım Wishow Büyücüsü'nün. Çok güzel olurdu o harika geri dönüşe karşı durabildikten sonra üçüncü Birleşik Krallık Kupası'nı kaldırsa ama olmadı.
Maç bittiğinde Higgins'in ne kadar yorgun olduğu gözlerinden okunuyordu. Kaçırdığı kırmızıdan sonraydı sanırım, çok sinirlendi haliyle. Ve bu turnuvada belki de böylesine sinirli görmeye alışkın olmadığımız ikinci tepkiydi. İlki de Kaptan Ali Carter'dan gelmişti. Tabii ki Higgins çok büyük. O kadar geniş bir repertuarı var ki oyuna dair, o kadar komple bir oyuncu ki belki de bu alanda Stephen Hendry'yle yarışabilecek tek kişi.
Çünkü Ronnie'ye baktığımızda Hiç stabil olmayan, sürekli değişen açılışlar izliyoruz. Ki açılış belli bir alışkanlık gerektirir. Ayrıca Ronnie tam anlamıyla bir hücum oyuncusu, sıkılır güvenli vuruş oyunlarından. Ha bilmez mi masayı, benim diye snooker'dan pot çıkarmayı bilmez mi? Bilir. Ama sevmez. Hemen sonuca gitmek, masayı çarçabuk temizlemek ister. Ama Higgins bunların hepsini yapan, yapabilen bir oyuncu. Ve bu yüzden de çok büyük bir oyuncu.
Ding'e baktığımda ise büyümüş, olgunlamış bir Ding gördüm. Maçın ağırlığını, karşılıklı hatalarla birbirlerine sundukları fırsatlarla 9-8'e gelen bir maçta gerçekten çok büyük bir sabır ve sakinlik sergiledi. Ronnie'yle iki sene önce geçirdiği o korkunç maçın ardından gerçekten çok şey öğrenmiş bir şekilde geri döndü.
Maç genel olarak kötüydü. Gerek Higgins'in kötü performansı gerekse Ding'in zaman zaman kaldıramadığı stres gerçtekten sıkıcı bir maça sebep oldu. Tabii bu maçtan sadece bir gün önce inanılmaz bir yarı finale şahitlik ettikten sonra sanırım uzun bir süre daha izleyeceğimiz maçlar görece "sıkıcı" olacaktır ama böylesine iki uçta geçen bir maç da beklemiyordum.
Maçın tek heyecanı başa baş giden skordu. Zaman zaman gerçekten çok güzel vuruşlar olmadı mı, elbette ki oldu. Ama ruhsuzluğu giderecek boyuta ulaşamadı. Higgins eğer Ronnie'nin kendisini yıpratmasına izin vermemiş olsaydı, yada Ronnie bunu başarmasaydı demek daha doğru olacak, o zaman dün gece kupayı alan Higgins olacaktı kuşkusuz.
Ama Ding'in de hakkını yememek lazım, skor 7-6'ya geldiğinde ve geriye düştüğünde tam 3 frame arka arkaya aldı ve "Ding is on fire!" dedirtti NBA ağzıyla. Eski Ding olsa 4-2'den beraberliğe gelen dönemde kopardı oyundan. Ama ödül töreninde de söylediği gibi, iki sene boyunca çok şey öğrenmiş kendisini geliştirmiş.
Higgins maçın sonlarına doğru 4 snooker'a ihtiyacı varken masaya döndü. Kızamadım, niye elini sıkmadın diyemedim çünkü çok istiyordu. Böylesi bir yarı finalden sonra repertuarı bu kadar geniş bir oyuncunun 9-8'deyken elini sıkıp gitmeyeceğini az çok biliyorum çünkü. Ve bunları da gösterdi aslında, çok güzel iki snooker bıraktı Ding'e ama Ding de aynı mükemmelikte cevap verdi. Renkliler harika bir şekilde kümelenmişken masanın alt kısmında, Higgins sürekli ıstaka topunu oraya gönderdi. Kırmızıyı o keşmekeşin içine sokabilseydi, o zaman Ding'in pembe yada maviye yapacağı bir tuşla 4'ten daha yüksek ceza puanı yazdırabilirdi.
Ama olmadı. Ding geri döndüğünü ilan etti, depresyonu aştığını ve artık tekrardan sadece snooker düşündüğünü gösterdi. Stephen Hendry, Mark Williams, Steve Davis, John Higgins ve tabii ki Ronnie O'Sullivan'ın izinden gidişini sürdürdü Ding, 2005'ten sonra 2009'da da kazandığı ikinci Birleşik Krallık şampiyonluğuyla.
Ve tabii sponsor Pukka Pies'ın hediyesi olan ağırlığınca keki de cebe indirdi. Bu arada Ali Carter'la Stephen Lee'yi de tebrik etmek lazım, maximum'un gelmediği turnuvada 141 yaparak 5,000 poundluk ödülü kırışacaklar. Bir teşekkür de Peter Lines'a gelsin, gerçekten büyük renk ve heyecan kattı turnuvaya. İlerleyen yıllarda ise Peter'ın henüz 12-13 yaşında olan ama snooker otoritelerince daha şimdiden potansiyel bir Dünya Şampiyonu olarak değerlendirilen oğlu genç Lines'ı, Oliver Lines'ı da Eurosport ekranlarında görmek isteriz.
İngilizceyle hala rahat değilsin Ding ama ilerletmişsin, It's been a crazy week falan dedin, kaçırmadım. Bu arada son bir cümle de Higgins'e gelsin. Bu adam o kadar büyük bir adam ki gerçekten çok kötü oynadığı bir maçtan dahası yiten bir şampiyonluktan sonra bile genç rakibini, genç şampiyonu çok güzel sözlerle onore etti.
Haftaya 6 Kırmızı Dünya Şampiyonası başlayacak. 6 kırmızı ile düzenlenen ilk Dünya Şampiyonası olacak. Ondan sonra da Masters turnuvasını izleyeceğiz. Ronnie'yi anmadan geçemeyeceğim, başkanlığın değişmesiyle devam edebileceğini söylemişti. Masters'ı al da görelim devamını Roket!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder