Neyse maça geçelim. Daum, Emre Bilica ve Santos'un yokluğunda Selçuk Önder ve Topuz'la çıktı. Yılmaz Vural ise aslında ideal olan Kasımpaşa 11'yle çıktı. Tek fark Ali Güneş'in yokluğunda sağ beke çekilen Keller'di aslında.
Kasımpaşa'ya ve oynadıkları oyuna değinmek istiyorum. Bir defa Keller özünde orta saha oyuncusu. Aslında Sabri'den hallice (sağ açık/sağ bek yatkınlığı açısından) bir sağ kanat oyuncusu. Ali Güneş olmayınca sağ beke kaydı ve bu aslında Kasımpaşa daha da hücuma yönelik bir takım havası kattı. Solda zaten Ergün vızır vızır bir oyuncu. Taa seneler öncesinden biliyorum Teber'i. Tabii o zamanlar küçüklüğün getirdiği bir "aa sol kanat, adı da Ergün, belki Ergün Penbe'nin yerini tutar, hem de Kayserili sarı-kırmızı" şeklinde self-telkinlerde bulunuyordum. Sonradan futbol gözüm açılmaya başlayınca daha sağlıklı değerlendirebildim. Hatta yalan olmasın ama sanki Kayseri başkanı yüzünden gelememişti Galatasaray'a.
Neyse sonuç olarak Kasımpaşa 4-1-3-2'ye yakın bir dizilimle çıktı;
-----------Tolga
Keller--Barış--Koray--Ergün
------------Sedat
---Yekta---Moritz---Murat
-------Gökhan---Cenk
Aslında birbiriyle oynamaya alışık olmayan Önder/Lugano ikilisine karşılık üç tane hızlı, bir tane tecrübeli ve bir tane bitirici oyuncuyla çıkmak çok doğruydu. Emre'nin olmayacağı ve Baroni'nin yalnız kalacağı bir orta sahaya karşılık üç çabuk oyuncu sürmek, kaç zamandır ilk 11'e çıkmayan ve beraber oynamamış olan Güiza/Semih ikilisiyle seyircisi olmayan bir Alex'e karşılık dörtlü savunmanın önünde tek ön libero yeterli olacaktı.
Tabi bunların hepsi takımın fizik gücü yettiği ölçüde, takım koşabildiği ölçüde geçerliydi. Öyle de oldu. Yetiştiler 90dk'ya. Bunda duran Fener'in de büyük etkisi vardı. Takım Alexleşmiş gibiydi. Ama atladıkları bir nokta var ki Alex'in farkını yaratıyor; Alex haricinde Fenerbahçe'deki hiçbir oyuncu (belki şans verilirse ilerleyen zamanlarda Özer) oyun üzerine doğrudan etki edebilecek kapasite, beceri ve saha görüşüne sahip değil.
Koray ve Barış oldukça önemli müdahalelerde bulundular. Ergün ise Gökhan'ı çimlere gömdü resmen. Carlos artık gitmeli, Vederson yada Uğur Boral yerine monte edilmeli. Bugün kim vardı sahada Fener adına? Selçuk, Turacı, Topuz, Özer, Deivid ve Semih. Peki sen hangisini sezon başından beri takımın bir parçası yaptın? O Uğur Boral'ı niye harcadın kenarda? Sen şimdi kalkıp da Selçuk'a yada Önder'e hesap sorabilir misin hani nerdeydin sahada, niye kaçırdın Cenk'i diye? Soramazsın. Çünkü hiçbiri iyi oynamak zorunda değildi, hiçbiri kendini o takıma ait hissetmiyordu.
Özellikle Yekta'yla Ergün'ün oyunları çok tatmin ediciydi bu akşam. Murat biraz daha pas vermesi gerektiği yerleri iyi değerlendirmeli. Moritz gene asıl yerinin forvet arkası olduğunu gösterdi. Orta sahaya geldi, top aldı, Yekta'ya çıkardı, gitti Cenk'in arkasından koşular yaptı, Gökhan'ı içeriye kaçırdı.
Baroni ve Selçuk ileriye bir adım bile çıkmadıkları için Alex'in arkasındaki boşluk çok açıldı, Kasımpaşa da rahatlıkla Fener yarı sahasına geçirdi topu. Tolga genel olarak iyiydi, özellikle çıkıp çıkmamak konusunda tereddütten kaçındı ve zamanlamaları yerindeydi. Cenk ise tecrübesiyle çok güzel kaçtı arkaya. Yekta'nın pası Elano'nun Nilmar'a verdiği pası hatırlattı bana ama pozisyon ofsayttı. Sağlık olsun, gollerin haricinde ben 7 tane net pozisyon saydım Kasımpaşa adına. O gol verilmeseydi ofsayttan, başka pozisyon gol olurdu. Gökhan Güleç pozisyon bulmakta zorlanmazken bitirmek konusunda çok cimri davrandı.
Son olarak Volkan'dan bahsetmek istiyorum. Bu takımın performans olarak da kafa olarak da en sağlam adamlarının başında geliyordu Volkan. Hatta belki de Lugano'yla (Lugano'nun fevriliği hariç) bu anlamda Fenerbahçe'de tekti. Ama bu maçta gördük ki, Fenerbahçe forvetten kaleye sarsılmakta.
Semih küsmüştür, Selçuk/Deivid ve Uğur Boral kaybedilmiştir, geçmiş olsun. Darısı Vederson'un, Özer'in, Önder'in başına(!) diyelim ne diyelim..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder