Toronto Raptors: Toronto Güzelleşti. Ama Ne Kadar?
GENEL BAKIŞ
Şimdi NBA’de bir Avrupa takımı şeklinde lanse edilen Toronto’yu anlayabilmek için aslında epey bikaç sezon geriye doğru bakmamız lazım. Hatta bunu biraz daha özelleştirip bir önceki incelemede bahsettiğim Knicks ve Walsh ilişkisini, Raptors’a uyarlamamız lazım; Bryan Colangelo. Eğer bu bir Phoenix Suns yazısı olsaydı Colangelo için yazmakla bitiremezdim. Hardaway, Marbury hatası, Nash efsanesi, Marion ve Stoudemire’ı yaratması, Diaw’ı besleyip büyütmesi vs vs. Suns el değiştirdiğinde bile Colangelo görevde kalmıştı ancak Raptors 2006 Bobcock’un görevine son verince hem söylentiler kol gezmeye başladı hem de Colangelo’ya çok yakın bir durum vardı. Ki öyle de oldu, istifa etti. Ve ertesi gün Raptors’la anlaştı.
2006 yazıyla başladı başladı takaslarına. İlk takası Rafael Aroujo’yu Humphries ve Whaley takas etti Utah’la. Daha sonra Rasho Nesterovic için ikinci tur draft hakkı, Matt Bonner ve Eric Williams’ı gönderdi Spurs’e. İlk büyük takası ise Villanueva – TJ Ford oldu. Bu aslında, bilemiyorum farkında mıydı değil miydi ama, Bosh’u Raptors’ın franchise oyuncusu yapacak kadar gelişmesini sağlayan faktördü. Çünkü bir anda pota altı ve dört numara onun sorumluluğuna girmişti. Vince Carter’dan bu yana bu sorumluluğu alacak ilk kişi Bosh oldu. Takım, onun etrafına kurulacaktı. Bargnani’nin draftıyla birlikte Anthony Parker ve Garbajosa’yı Avrupa’dan free agent olarak takıma kattı. 2006-2007’de Atlantic’i ilk defa birinci bitirdiler ve 2005-2006 sezonundaki 27-55’lik felaket sezon performansının ardından harika bir gelişim kaydettiler. 8-9’luk kötü başlangıcın ardından Sam Mitchell gönderildi ve uzun süredir asistanlık yapan Triano başa yükseldi. Ancak kötü başlangıç ve talihsizliklerden sonra ancak 33-49’la tamamlayabildiler sezonu.
Şimdi NBA’de bir Avrupa takımı şeklinde lanse edilen Toronto’yu anlayabilmek için aslında epey bikaç sezon geriye doğru bakmamız lazım. Hatta bunu biraz daha özelleştirip bir önceki incelemede bahsettiğim Knicks ve Walsh ilişkisini, Raptors’a uyarlamamız lazım; Bryan Colangelo. Eğer bu bir Phoenix Suns yazısı olsaydı Colangelo için yazmakla bitiremezdim. Hardaway, Marbury hatası, Nash efsanesi, Marion ve Stoudemire’ı yaratması, Diaw’ı besleyip büyütmesi vs vs. Suns el değiştirdiğinde bile Colangelo görevde kalmıştı ancak Raptors 2006 Bobcock’un görevine son verince hem söylentiler kol gezmeye başladı hem de Colangelo’ya çok yakın bir durum vardı. Ki öyle de oldu, istifa etti. Ve ertesi gün Raptors’la anlaştı.
2006 yazıyla başladı başladı takaslarına. İlk takası Rafael Aroujo’yu Humphries ve Whaley takas etti Utah’la. Daha sonra Rasho Nesterovic için ikinci tur draft hakkı, Matt Bonner ve Eric Williams’ı gönderdi Spurs’e. İlk büyük takası ise Villanueva – TJ Ford oldu. Bu aslında, bilemiyorum farkında mıydı değil miydi ama, Bosh’u Raptors’ın franchise oyuncusu yapacak kadar gelişmesini sağlayan faktördü. Çünkü bir anda pota altı ve dört numara onun sorumluluğuna girmişti. Vince Carter’dan bu yana bu sorumluluğu alacak ilk kişi Bosh oldu. Takım, onun etrafına kurulacaktı. Bargnani’nin draftıyla birlikte Anthony Parker ve Garbajosa’yı Avrupa’dan free agent olarak takıma kattı. 2006-2007’de Atlantic’i ilk defa birinci bitirdiler ve 2005-2006 sezonundaki 27-55’lik felaket sezon performansının ardından harika bir gelişim kaydettiler. 8-9’luk kötü başlangıcın ardından Sam Mitchell gönderildi ve uzun süredir asistanlık yapan Triano başa yükseldi. Ancak kötü başlangıç ve talihsizliklerden sonra ancak 33-49’la tamamlayabildiler sezonu.
2008-2009 SEZONU
Sam Mitchell’ın kötü başlangıcıyla (8-9) görevine son verilmesi bir oldu. Tıpkı Villanueva’nın gidişinin Bosh’un insanüstüleşmesini hızlandırması gibi TJ Ford’un sakatlığı da Calderon’un dakikalarını ve doalyısıyla da performansını artırdı. Gerçekten inanılmaz maçlar çıkardı sezon boyunca. Her ne kadar 06-07 ve 07-08 sezonlarındaki gibi .500 ve civarı bir yüzde tutturamamış ve ilk turda elenmek pahasına dahi play-off’a çıkamamış olsalar da bireysel anlamda gerçekten güzel şeyler kazandılar.
Gerçi TJ Ford’un kaybedilmesinin ardından ellerinde olsa Calderon’u pamuklara sararlardı çünkü TJ-Jose ikilisi olmayacaktı ve Calderon’un da sakatlanması halinde yerine oynatabilecekleri bir PG yoktu rotasyonda. Keza Calderon da kasık sakatlığı yüzünden 15’e yakın maç kaçırdı.
Sürekli “yumuşak” olmakla eleştirilen Raptors, pota altını güçlendirmek için riske girip Jermain O’Neal’ı almıştı ama onun da diz sakatlığı nüks edince ümitler yitti gitti. Pota altı sıkıntısı, Bosh ve Calderon’a yüklenen aşırı sorumluluk, 8-9’luk kötü başlangıç ve giden Sam Mitchell, TJ Ford’un kaybı, O’Neal’la girilen riskin gerçekleşmesi. Tüm bunlar Triano’nun kalan kısımdaki 25-40’yla birleşince son iki sezondan tamamen farklı bir sonuç çıktı karşımıza; play-off yok, normal sezon son.
Jermaine O’Neal ve Jamariano Moon – Shawn Marion (Amare’yle yaşadığı problemler de buna ön ayak oldu) ve Marcus Banks. Ki bu iki oyuncu da Suns yıllarından Colangelo’nun oyuncularıydı. Bu ikili takas da 2008-2009 sezonunu kurtarmaya yetmedi ve takım tekrar yenilenme sürecine girdi. Merkez tabii ki Bosh oldu.
Sam Mitchell’ın kötü başlangıcıyla (8-9) görevine son verilmesi bir oldu. Tıpkı Villanueva’nın gidişinin Bosh’un insanüstüleşmesini hızlandırması gibi TJ Ford’un sakatlığı da Calderon’un dakikalarını ve doalyısıyla da performansını artırdı. Gerçekten inanılmaz maçlar çıkardı sezon boyunca. Her ne kadar 06-07 ve 07-08 sezonlarındaki gibi .500 ve civarı bir yüzde tutturamamış ve ilk turda elenmek pahasına dahi play-off’a çıkamamış olsalar da bireysel anlamda gerçekten güzel şeyler kazandılar.
Gerçi TJ Ford’un kaybedilmesinin ardından ellerinde olsa Calderon’u pamuklara sararlardı çünkü TJ-Jose ikilisi olmayacaktı ve Calderon’un da sakatlanması halinde yerine oynatabilecekleri bir PG yoktu rotasyonda. Keza Calderon da kasık sakatlığı yüzünden 15’e yakın maç kaçırdı.
Sürekli “yumuşak” olmakla eleştirilen Raptors, pota altını güçlendirmek için riske girip Jermain O’Neal’ı almıştı ama onun da diz sakatlığı nüks edince ümitler yitti gitti. Pota altı sıkıntısı, Bosh ve Calderon’a yüklenen aşırı sorumluluk, 8-9’luk kötü başlangıç ve giden Sam Mitchell, TJ Ford’un kaybı, O’Neal’la girilen riskin gerçekleşmesi. Tüm bunlar Triano’nun kalan kısımdaki 25-40’yla birleşince son iki sezondan tamamen farklı bir sonuç çıktı karşımıza; play-off yok, normal sezon son.
Jermaine O’Neal ve Jamariano Moon – Shawn Marion (Amare’yle yaşadığı problemler de buna ön ayak oldu) ve Marcus Banks. Ki bu iki oyuncu da Suns yıllarından Colangelo’nun oyuncularıydı. Bu ikili takas da 2008-2009 sezonunu kurtarmaya yetmedi ve takım tekrar yenilenme sürecine girdi. Merkez tabii ki Bosh oldu.
2009 OFF-SEASON
Bilindiği üzere Colangelo için nerde hareket orda bereket. Kazanmayı ve aktif olmayı seven bi Genel Menejer. Bu sezonöncesi yaz dönemi de farksızdı. Özellikle Jason Kapono’yu Philly’ye gönderip ribaund canavarı Evans’ı alması inanılmaz takdire şayan bir hareketti. Ama bu sadece buz dağının görünen yüzüydü.
En büyük hamle ise Shawn Marion’ın gönderilmesi ve Hidayet’in takıma katılmasıydı. Sadece Shawn Marion gönderilmemişti, takasa dahil olan takımların ve şartların değişmesiyle birlikte salary cap anlamında bundna kârlı çıkan Toronto Raptors olmuştu. Sadece Hidayet’i almakla kalmayıp son sezonu uzaklarda geçiren Delfino’nun haklarını da Raptors’da tutmayı başardılar. Bir taşla birkaç kuşu birden bu kadar düzgün ve takımın ihtiyaçları doğrultusunda vurmak, her yiğidin harcı değildir. Yani Colangelo, herkesin yapamayacağı şeyler yaptı. Ve durmadı da.
Delfino’nun haklarını elinde tutmak demek pek çok kişinin tahmin edemeyeceği kadar fazla güzel sonuç doğurdu Raps ve Colangelo için. Şöyle açıklarsam; Hidayet’in yer aldığı ve şartların değişmesiyle beraber dört takımın işin içine girdiği takasta Devean George gönderildi ve Toronto’nun uluslararası yapısına tam uyum sağlayacak biri, Marco Belinelli geldi. Buraya kadar tamam. Delfino’nun haklarının önemi bundan sonra devreye giriyor. Delfino ve TJ’in sakatlığından sonra Calderon’un yedeği olan Ukic Amir Johnson ve Sonny Weems karşılığında Bucks’a gönderildi. Bu o kadar akıllı bi hareketti ki off-season’ın en iyi beş takasına girer.
Cap’i rahat bırakmaları sayesinde de pota altını da biraz daha sertleştirdiler. Jaret Jack ve Rasho Nesterovic’i kattılar takıma. Dokuzuncu sıradan draft edilen çaylak DeRozan ise takımın ilk beşine yerleşecek gibi. Toronto, Carter’dan bu yana bu kadar atletik bir SG görmemişti. Ve başta Colangelo olmak üzere tüm Torontolular bu genç yeteneğin yapabileceklerini görmeyi bekliyor.
Bilindiği üzere Colangelo için nerde hareket orda bereket. Kazanmayı ve aktif olmayı seven bi Genel Menejer. Bu sezonöncesi yaz dönemi de farksızdı. Özellikle Jason Kapono’yu Philly’ye gönderip ribaund canavarı Evans’ı alması inanılmaz takdire şayan bir hareketti. Ama bu sadece buz dağının görünen yüzüydü.
En büyük hamle ise Shawn Marion’ın gönderilmesi ve Hidayet’in takıma katılmasıydı. Sadece Shawn Marion gönderilmemişti, takasa dahil olan takımların ve şartların değişmesiyle birlikte salary cap anlamında bundna kârlı çıkan Toronto Raptors olmuştu. Sadece Hidayet’i almakla kalmayıp son sezonu uzaklarda geçiren Delfino’nun haklarını da Raptors’da tutmayı başardılar. Bir taşla birkaç kuşu birden bu kadar düzgün ve takımın ihtiyaçları doğrultusunda vurmak, her yiğidin harcı değildir. Yani Colangelo, herkesin yapamayacağı şeyler yaptı. Ve durmadı da.
Delfino’nun haklarını elinde tutmak demek pek çok kişinin tahmin edemeyeceği kadar fazla güzel sonuç doğurdu Raps ve Colangelo için. Şöyle açıklarsam; Hidayet’in yer aldığı ve şartların değişmesiyle beraber dört takımın işin içine girdiği takasta Devean George gönderildi ve Toronto’nun uluslararası yapısına tam uyum sağlayacak biri, Marco Belinelli geldi. Buraya kadar tamam. Delfino’nun haklarının önemi bundan sonra devreye giriyor. Delfino ve TJ’in sakatlığından sonra Calderon’un yedeği olan Ukic Amir Johnson ve Sonny Weems karşılığında Bucks’a gönderildi. Bu o kadar akıllı bi hareketti ki off-season’ın en iyi beş takasına girer.
Cap’i rahat bırakmaları sayesinde de pota altını da biraz daha sertleştirdiler. Jaret Jack ve Rasho Nesterovic’i kattılar takıma. Dokuzuncu sıradan draft edilen çaylak DeRozan ise takımın ilk beşine yerleşecek gibi. Toronto, Carter’dan bu yana bu kadar atletik bir SG görmemişti. Ve başta Colangelo olmak üzere tüm Torontolular bu genç yeteneğin yapabileceklerini görmeyi bekliyor.
ARTILAR ve EKSİLER
İki büyük artısı var Raptors’ın bu sezon. Hücumdaki şutör bolluğu ve rotasyondaki geniş imkanları. O kadar iyi şutörler ve hücum gücüne sahip oyuncular varki Triano’nun skor yükünü dengeli dağıtacak taktiklere ihtiyacı olacak. Pick-n-roll’la da şutla da sonuca gidebilecek bir Hidayet, bire birde ve sırtı dönük oynamakta muazzam bir Bosh, potaaltından ziyade dış şutlarda iyi bir Bargnani, Calderon vs vs. Topun bu oyuncular arasında dengeli ve doğru dağılması durumunda Toronto’nun play-off’ları görememesi gibi bişey söz konusu olmayacaktır.
Bir diğer önemli artı da bench varyasyonu. Artık her pozisyonun en az iki oyuncu var kadroda. İki pozisyona uygun oyuncuları da dahil ettiğimizde bu varyasyon alıp başını gidiyor. Bosh’un 4-5 oynaması, Hidayet’in 2-3 hatta zorunluluk halinde 4 oynaması gibi. Yani geçen seneki gibi bir sakatlık krizi halinde çok daha rahat ve geniş bir kadroyla mücadele edebilecekler.
Ancak bu kadar genişletilmiş bir kadroya sahip olmalarına rağmen hala daha büyük zaafları var Raps’in. Bunların en büyüğü ise; müdafa ve ribaund. Muhtemel ilk beşe bakalım; Calderon – DeRozan – Hidayet – Bosh – Bargnani. Marion gibi bir avcının yerine gerçekten ribaund anlamında zayıf kişiler geldi. Beş genel olarak kısa değil. Hatta uzun bir beş. Ama Bosh hariç kimse, ne Hidayet ne de Bargnani, ribaund konusunda dominant değiller. Hatta bir adım daha ileriye gidiyorum, kötüler.
Aynı şekilde bire bir temastan da kaçınan cinsten bir beş var. Bosh hariç omuz omuza, adeta post’taymuşçasına mücadele edebilecek, bunu seven ve becerebilecek kimse yok takımda. Becnh’te Evans ve Jack var ama 48dk’yı düşündüğümüzde ne derece verimli olabilirler, rakip tarafından ribaundlarda sürklase edilmeyi nasıl engellerler bilemiyorum.
İki büyük artısı var Raptors’ın bu sezon. Hücumdaki şutör bolluğu ve rotasyondaki geniş imkanları. O kadar iyi şutörler ve hücum gücüne sahip oyuncular varki Triano’nun skor yükünü dengeli dağıtacak taktiklere ihtiyacı olacak. Pick-n-roll’la da şutla da sonuca gidebilecek bir Hidayet, bire birde ve sırtı dönük oynamakta muazzam bir Bosh, potaaltından ziyade dış şutlarda iyi bir Bargnani, Calderon vs vs. Topun bu oyuncular arasında dengeli ve doğru dağılması durumunda Toronto’nun play-off’ları görememesi gibi bişey söz konusu olmayacaktır.
Bir diğer önemli artı da bench varyasyonu. Artık her pozisyonun en az iki oyuncu var kadroda. İki pozisyona uygun oyuncuları da dahil ettiğimizde bu varyasyon alıp başını gidiyor. Bosh’un 4-5 oynaması, Hidayet’in 2-3 hatta zorunluluk halinde 4 oynaması gibi. Yani geçen seneki gibi bir sakatlık krizi halinde çok daha rahat ve geniş bir kadroyla mücadele edebilecekler.
Ancak bu kadar genişletilmiş bir kadroya sahip olmalarına rağmen hala daha büyük zaafları var Raps’in. Bunların en büyüğü ise; müdafa ve ribaund. Muhtemel ilk beşe bakalım; Calderon – DeRozan – Hidayet – Bosh – Bargnani. Marion gibi bir avcının yerine gerçekten ribaund anlamında zayıf kişiler geldi. Beş genel olarak kısa değil. Hatta uzun bir beş. Ama Bosh hariç kimse, ne Hidayet ne de Bargnani, ribaund konusunda dominant değiller. Hatta bir adım daha ileriye gidiyorum, kötüler.
Aynı şekilde bire bir temastan da kaçınan cinsten bir beş var. Bosh hariç omuz omuza, adeta post’taymuşçasına mücadele edebilecek, bunu seven ve becerebilecek kimse yok takımda. Becnh’te Evans ve Jack var ama 48dk’yı düşündüğümüzde ne derece verimli olabilirler, rakip tarafından ribaundlarda sürklase edilmeyi nasıl engellerler bilemiyorum.
HEDEFLER ve BEKLENTİLER
Toronto’nun play-off’lara kadar gelebileceğine inansam da 50 galibiyet almalarına da şaşırmam, 30’da kalmalarına da. Zaten takım içinde kime sorarsanız cevabı play-off olacaktır. .500 civarında dolanacakları ihtimaline daha yakınım. Bunu başarmak zorundalar çünkü sezon sonunda Chris Bosh’un kendini Toronto’nun gelecek dönem planlarının bir parçası olarak görmesini isteyeceklerdir. Bunu yapabilmenin tek yolu da kazanmak.
Hidayet’ten çok fazla beklenti var. Ama ne zaman yeni bir takıma gitseniz ve beklentiler üst düzey olsa, sonuçlar çoğu zaman kafa karıştırıcı boyutlarda oluyor. Ama ben Hidayet’in bekleneni kısa sürede vereceğine inanıyorum. Çünkü Toronto da tıpkı Orlando gibi takım. Evet, Dwight gibi Raps’in de yıldızı Bosh. Ama takımdaki diğer bütün oyuncu sistemin önemli birer parçası. Ve Hidayet bu parçalar arasındaki bağlantıyı kurabilen bir oyuncu. Adapte olduğu anda Toronto’yu play-off’larda birinci turun ötesine geçirebilecek etkiyi yaratıcaktır.
İzlenmesi Gereken: Jose Calderon
Toronto’nun play-off’lara kadar gelebileceğine inansam da 50 galibiyet almalarına da şaşırmam, 30’da kalmalarına da. Zaten takım içinde kime sorarsanız cevabı play-off olacaktır. .500 civarında dolanacakları ihtimaline daha yakınım. Bunu başarmak zorundalar çünkü sezon sonunda Chris Bosh’un kendini Toronto’nun gelecek dönem planlarının bir parçası olarak görmesini isteyeceklerdir. Bunu yapabilmenin tek yolu da kazanmak.
Hidayet’ten çok fazla beklenti var. Ama ne zaman yeni bir takıma gitseniz ve beklentiler üst düzey olsa, sonuçlar çoğu zaman kafa karıştırıcı boyutlarda oluyor. Ama ben Hidayet’in bekleneni kısa sürede vereceğine inanıyorum. Çünkü Toronto da tıpkı Orlando gibi takım. Evet, Dwight gibi Raps’in de yıldızı Bosh. Ama takımdaki diğer bütün oyuncu sistemin önemli birer parçası. Ve Hidayet bu parçalar arasındaki bağlantıyı kurabilen bir oyuncu. Adapte olduğu anda Toronto’yu play-off’larda birinci turun ötesine geçirebilecek etkiyi yaratıcaktır.
İzlenmesi Gereken: Jose Calderon
Gidenler: Kirk Humphries, Shawn Marion, Jason Kapono, Nathan Jawai, Roko Ukic
Gelenler: Hidayet Türkoğlu, Marco Belinelli, Antoine Wright, Jarret Jack, DeMar DeRozan, Reggie Evans, Amir Johnson
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder