20100914

Spor Toto Süper Lig, 4.hafta || Galatasaray - Gaziantepspor





Galatasaray 1 - 0 Gaziantep || Nihayetinde 3 Puan

Oyunu, yine Mustafa/Ayhan/Neill üçlüsünün mücadelesi haricinde genel bir ruhsuzluk halinin olması vs'yi bir kenara bırakıyorum. Herşeye rağmen bir şekilde bu maçı almak oldukça önemliydi. Eskişehir'de maç öncesinde "beklenmeyen" bir galbiyeti almak ve Milli Takımlar arasından tekrar galibiyetle dönmek.

Çıkan ilk 11 aslında karşıdan bakıldığında Lincoln'lü dönemin 4-2-3-1'ine oldukça yakın gözüküyordu. Fakat top Elano'ya geldiğinde Elano çizgi üstünde bindirmeye kalkınca ben işi çakozladım. Elano'dan çünkü kanat oyuncusu olmaz; iç forvet olur. Ve Elano kanattan bindirecek şekilde bir oyun anlayışıyla sahaya sürüldüyse bu çok net 4-3-3 formasyonudur.

Evet zaten beklemiyordum Rijkaard'tan cart diye 4-3-3'ü bırakmasını ama Elano'yu kanatta kullanırken ve hele ki arkasında Ali Turan varken 4-3-3 anlayışıyla oynatacağını sanmıyordum.

Misimovic'i sıkça Baros'un arkasında görsek de maç başında, sonradan Ayhan/Sarp ikilisinin bir türlü bağlantı sağlayamaması, birbirinde kopuk görünmesi Misimovic'i çoğu kez geriye gelmeye zorladı. Böyle olunca asıl işi olan paslara giden süreci de kendisi yaratmak zorunda kaldı Misimovic; olmadı.

Bir de şu var, takım resmen bloklar halindeydi maçın çok büyük bir bölümü boyunca. Bir tek ikinci yarının başı, 4-2-3-1 görünümlü 4-3-3'ün kanadına Aydın'ın gelmesi ve ardına da Sabri'nin yerleşmesiyle birlikte savunma doğrudan öne çıkmaya başladı. Ama pas trafiği o kadar yavaştı ki zamanla ortasahayı Gaziantep ele geçirmeye başladı. Sosa'nın girişiyle birlikte de etkili olmaya çalıştılar.


Insua'ya parantez açmak istiyorum. Maça inanılmaz başladı. Beklediğim Insua maçın başında vardı. Harika oynadı ya, çıktı, aldı verdi, çalım attı (çalım asıl işi değil, yanlış anlaşılmasın.) verkaç yaptı, Kewell'ı kaçırdı, orta açtı. Herşeyi yaptı ve açıkçası yıllardır böylesi bir solbek performansını göremediğim için bünyeme biraz fazla geldi.

Ama zamanla Ali'nin çıkmaması, çıkmayı akıl etmemesi ve Elano'yu yalnız bırakmasıyla birlikte savunma arkada kalmaya başladı. Ve bu sebeple ilerde oynamak isteyen Insua iki kere adamını kaçırdı pozisyonuna düştü. Halbuki savunmadaki diğer üçlüydü bir anlamda buna iten çünkü bir hayli geride bekliyorlardı.

Ayhan iyi güzel mücadele ediyor ama bu yaştan sonra fizik bir yere kadar; ayakta duramayacağı için, omuz omuza yetmeyeceği için kendisini çuval gibi yere atıyor. Ama biraz kafayı kullansalar, Sarp'la beraber adam gibi bir kademe anlayışı yapıp Ali'ye rağmen savunmayı çok rahat ileriye çıkartıp önde basarak daha rahat bir şekilde alan paylaşabilir, kendisini fiziksel mücadelenin sertliğinden koruyabilir.

Mustafa ise belki de en kızılmayacak adam. Kafanın da fiziğinin de kapasitesi bu. Oyundan düştüğü zaman zarar verecek noktalardan kendisini yüreğiyle uzak tutmaya çalışıyor ama onu da sadece savunma özellikleriyle yapabiliyor.


Ve hep söylüyorum ve her seferinde görüyoruz; Mustafa'nın üzerinden sorumluluk yükü kalktığında bu adam etkili oluyor. Hücumu dikine koşularla, katlarla destekliyor. Duran toplarda direklere koşularla kendisine pozisyon yaratıyor ve oynadıkça kendi kendine "yürü ya kulum" diyor. Bu nasıl olacak peki? Bu kesinlikle Cana'nın oynamasıyla olacak. Bunun başka çıkar yolu yok.

Cana nasıl oynayacak, tabii ki Ayhan'ı keseceksin. Savunmayı öne çekiceksin ve Cana'dan, iş savunmaya kalmadan topları toplamasını bekleyeceksin, orta alana topla giren, koşu yapmaya kalkan rakibi kesmesini bekleyeceksin.

Aydın/Sabri ikilisinin oyuna girmesi ciddi şekilde katkı sağladı oyuna, bunu göz ardı edemeyiz. Ama Bünyamın Gezer'in alemin kralı tavırları Kewell'ı iyice zorlamaya başlayınca Pino oyuna girdi. Aydın sola geçince savunma dörtlüsüne bağlı oynayan Insua yeterli katkıyı veremeyince, Sabri Pino ikilisi de birlikte oynama alışkanlığına sahip olmayınca o 15 dakikalık kanat organizasyonumuz uçtu gitti.

Sonra Pino sola Aydın tekrar sağa geçse de oyunun ortasahadaki kontrolünü çoktan Antep'e vermiştik ve Beto'nun yerine Sosa'nın girmesiyle Popov-Sosa-Cesar üçlüsü epey zorladı. Karcemarksas oldukça güven verdi Antep kalesinde ve saman alevi gibi olan ataklarımızda iyi kurtarışlar yaptı. Baros ve Misimovic önlü arkalı oynamaya çalışsa da Misi'nin iki yanında göbekten gelen hücum katkısını veremeyince ortasaha, hiçbir olgunluk ve organizasyon sağlanamadı.

Ve işte yine burada geldik Cana/Mustafa ilişkisine. Cana arkada bir sigorta olduğu sürece Mustafa rahatlıkla ileriye çıkacaktır. Belki istenen pas verimliliğini maksimumda veremeyecek ama en azından hücumu göbekten kalabalıklaştıracak ve beklenmedik tek paslarını göstermeye çalışacak.


Kadro olmayacak değil. Tek önemli nokta oyuncuları oynadıkları pozisyonlarda kendi yeteneklerine göre görev yüklemek. Misal, Elano'ya saf kanattan ziyade bekini dip çizgiye kaçıran, bekinin desteğiyle içeriye kat edecek verkaçları yapacak şekilde kullanmak, iç forvet olarak kullanmak. Yada Mustafa'yı kademeler arasında koşturmasındansa ileriye dikine koşularla bindirme yapacak şekilde kullanmak. Ve tabi ki savunmayı ileride kurmak.

Ufuk kaleden çıkmayan biri değil. Oynadıkça savunmayla iletişimi de artıyor, bunu çok net görmeye başlıyoruz yavaş yavaş. Servet dönemiyor olsa da bir kere döndü mü fiziğine oranla oldukça yüksek bir hıza ulaşabiliyor. Ayrıca artık solbeklikten kurtulan bir Hakan var ki kafayı topladığı takdirde öne çıkan bir savunmanın stoperi rahatlıkla olabilir Neill'la birlikte.

Oynamadan kazanmayı da hatırladık tekrar. Bu da güzel. Milli Takım arası bir takıma bu kadar mı yaramaz gibisinden cümleler duydum tribünde ve açıkçası kafayı yedim. Takımın %80'i zaten milli takımlardaydı ve oyuncular bu ara'da tam kadro idman yapmadılar. Pino ve Insua A2'yle maça çıktılar. Sabri, Baros, Hakan, Arda, Servet .. Hepsi milli takımlardaydı.

Ruhsuzluk ve blokların arasının uzaması, pas iletişiminin kopması can sıksa da olmayacak iş değil. Bunu dünkü oyunla görmek biraz zor olsa da Polyannacılık ve biraz da içgüdü diyelim.

Son bir not; bu kadro üç kişiyle geriyi sağlama aldığını düşünürsek, Cana/Servet/Neill, tam olarak 7 kişiyle hücum yapabilecek kapasitede. Kanatlar hızlı tempoya ayak uydurabilecek düzeyde olsa da ortasahada ciddi bir sürat eksikliği var. Bunu da ancak hızlı paslarla, kısa alanda yaplacak doğru koşularla sağlamak mümkün olacak.

Olacak. Dokuzunca haftaya kadarki fisktürümüz de görece rahat diyebileceğimiz bir fikstür. Belediye'den kayıpsız kurtulursak bir de içerde Ankaragücü kalıyor Fener'e kadar.

5 yorum:

sallanyuvarlan.blogspot.com dedi ki...

emre güngör güzel kıyak yaptı size,geçen haftada volkan yaman olması gerek. tesadüfler dünyası herhalde.

Adsız dedi ki...

doğrudur. ama bu kötü başlangıçta en azından şimdilik tesadüflere ve kıyaklara takılmaksızın ilk etapta birkaç hafta daha sadece üç puana odaklanmak lazım diye düşünüyorum.

yoksa o golü bulamasaydı sosa'nın da girişiyle antep çok daha ciddi etkinlik kazanıp gol dahi bulabilirdi.

en az iki hafta daha önemli olan üç puan benim için. tekrar kötü oynasak da kazanmayı bilmeli takım.

Galatasaray Yobazı dedi ki...

@ sallanyuvarlan.blogspot.com Tesadüfen UEFA'yı da almıştık zaten. O yüzden kimseler fazla yanaşmasın. Galatasaray , tesadüfen öper ;)

sallanyuvarlan.blogspot.com dedi ki...

Giallo Rosso: ahaha çok güzel bağlıyorsun doğrusu.hemen uefa'ya nasıl bağlamışsan tebrikler.

Galatasaray Yobazı dedi ki...

@ sallanyuvarlan.blogspot.com sizin gibi her boku 6-0 a getirmekten daha iyidir :) sen burda kaba etinden bişeyler sallayana kadar dön de kendi maziine bak. Bizim kadar şerefli olmayı başarırsanız ne âlâ.

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails