20091101

Galatasaray 2 - 0 Sivasspor

Nereden başlasam diye düşünüyorum. Rijkaard'ın B planı yok diyenlerden mi başlasam, Sabri'ye laf diyenlerle mi başlasam, nerden başlasam.

Şimdi diyorlar ki Rijkaard'ın B planı yok, sadece oyuncu değiştiriyor. Alın arkadaşım, Sivasspor maçını izleyin. Evirin, çevirin bir kez daha izleyin. Sonra dönün, Keita - Baros - Elano varlığındaki Galatasaray maçlarını izleyin. Sonra Barış'ın ve Aydın'ın yedekten dahil olduğu maçları seyredin. Temelde aynı ama özelinde çok farklı tarzlar oynanıyor. Yani sistem aynı, rotasyon farklı.

Elinizde bu kadar geniş bir oyuncu havuzu varken, her mevkinin ikişer-üçer ilk 11 kapasitesinde oyuncusu varken zaten başka bir dizilişe yada başka bir plana ihtiyaç duymazsınız.

Keita - Elano - Baros yokluğu da bunu kanıtlamaya yetti de arttı bile. Barış - Sarp - Topal üçlüsüyle çıkıldı. Yani bu demek oluyor ki iki tane forvet hattına yakın ofansif kanadınız, iki tane orta sahanın ortasına hakim fizikli, yaratıcılık konusunda eksik olsalar da sistem içinde etkili ve hücum kadar defansif anlamda da etkili olabilen ortasaha oyuncunuz, dörtlü defansınız tam önünde ve tam ortasında gerek top kesen, gerek beklerin kademesine giren, gerekse de defanstan top çıkarılmasına yardımcı olan bir liberonuz. Ee, Rijkaard aynı Rijkaard, sistem aynı sistem. Ama bakın, bir Elano yokluğu ve Barış'ın varlığı sistemin rotasyonunu, presin efektifliğini nasıl etkiliyor.

Galatasaray, Sabri'nin orta alana yakın oynadığı, Arda'nın da iç tarafa kaydığı bölümler hariç forvet arkası oyuncusu olmadan oynadı. Hatta CM diliyle daha etkili olacaktır tanımlamak; AMC. Ama bu sefer de ne oldu, Topal en çok sevdiği yerde yani defans dörtlüsünün önünde oynadı. Barış, Sabri'yi ve Arda'yı besledi, Galatasaray'ın yoğun pres yapmasına rağmen fiziken dinç kalmasını sağlayan ismi oldu. Mustafa Sarp ise Topal'la birbirlerine güvenmeye başladıklarını gösterdi, Barış'ın da varlığından faydalanarak forvet arkası koşular yaptı, Sabri'yi içeriye kaçırmaya çalıştı, seken topları topladı ve ileri çıktığında kaptırılan toplarda Sivas'a önde basarak kontralarını kesti. Mehmet Topal ise belki de sezon başından beri en güzel maçını çıkardı. Pas hataları minimumdaydı, tandemin bel kemiği durumundaydı. Sabri belki de ilk defa bu kadar gönül rahatlığıyla ileriye çıkmıştır diye düşünüyorum. Çünkü tandemine inebilecek Barış ve Topal vardı yanında.

Evet bakın, alın size B planı. Sadece oyuncu değiştiriyor diyen zihniyetler izlesin de rotasyon öğrensin. Futbolcuların özelliklerinin, yatkın oldukların mevkilerin doğru tahlilini görsünler. Rijkaard Barış'ın defansif özelliklerini ve güçlü fiziğinin farkındaydı. Bu sayede Mustafa Sarp'ın çok daha rahat ileriye çıkıp koşular yapabileceğini biliyordu. O yüzden Uğur'la başlayıp Sabri'yi orta alana alıp Arda'yı forvet arkasına çekmeye yeltenmedi bile.

Oyuncuların bireysel yeteneklerini ve pozisyon yeterliliklerini göz önünde bulunduruyor Neeskens ve Rijkaard. Bu da aslında rotasyonu sağlayan farkındalık ve bilinç oluyor. Bir Aydın'ı oynatmak var, bir de Barış Özbek'i. Bu iki durum aslında birbirinden çok farklı rotasyonlar demek oluyor. Rijkaard'ın yaptığı değişiklikler de böyle oluyor. B Planı diye yırtınılan şey, sistem dahilinde böyle sahaya sürülüyor.

Neyse bu kadar üçleme açıklaması yeter, nacizane fikirlerim ve yorumlarım sadece. Biraz da maçı anlatayım kendimce. Sivas bir tek Erman'la etkili olmaya çalıştı sol kanattan. O da ne kadar olursa. Ama Erman gerçekten çok hızlı ve topa hakim bir oyuncu, takım toparlanacak olursa Erman'ı çok daha etkili kullanmaya başlayacaklardır. Mustafa Sarp yukarıda anlattığım bir dünya şeyin sayesinde tekrar o arzulu ve istekli, önde basan, ileriye koşan oyununu sergiledi. Barış'la birlikte harika pres yaptılar. Sivas'ın yarı sahasını resmen on parçaya böldüler ve yerleştiler rakip yarı alana.

Zaman zaman defansta sorunlar yaşamadık değil. Gene ikiz kulelerimizin beli dönmedi. Özellikle ıskalanan ve seken toplarda dönüp de rakibe yetişmekte sıkıntı yaşandı, arkaya kaçma fırsatı yakaladılar. Ama Gökhan Zan Servet'e, Servet de Zan'a gönül rahatlığıyla yardıma koşup kademelerine girdiler çünkü kendi tandemlerinde Mehmet Topal yardımdaydı.

Sivas'tan gerçekten eser yok. Mehmet Yıldız'ın yokluğu çok kötü etkilemiş durumda takımı. Ama getirdikleri teknik direktör akıllı biri. Gerçekçi, doğruları konuşan ve takımının farkında biri. Ona da değineceğim. Bunları neden mi söyledim, çünkü Kamanan'ı alışı Servet'le Zan'ın ıskalanan toplarda arkaya adam kaçırdıklarını gördü. Kamanan'ın sürati ve fırsatçılığıyla bundan faydalanabileceğini düşündü ama olmadı. En azından hamlesi doğruydu.

Bu maçta defans adına nasıl çözüleceğini bilemediğim bir diğer hata daha tekrar göze çarptı. Eğer bunu da yeseydik, 3'te 3 olacaktı. Fenerbahçe'den yediğimiz ilk gol; Vederson içeriye atıyor, Carlos atlıyor, Alex atıyor. Bucaspor maçı; aynı şekilde sağdan geliyorlar, içeriye atıyorlar ve gol. Bugün de bir benzerini yemek üzereydik Erman'ın geliştirdiği pozisyonda. Kanattan yapılan ataklara karşı daha sağlam durmak zorunda savunma. Topların içeriye atılmasını engellemeliler. Evet içerde iki tane uzunumuz var, ortalar konusunda biraz daha rahat olabiliriz ama yerden gelen sert topların çıkartılmasında hala daha büyük problemler yaşıyoruz ki bahsettiğim goller de böyle geldi (Fenerbahçe/Bucaspor).

Barış - Topal - Sarp üçlüsü ve AMC eksikliğinin tek negatif yanı yaratıcılık ve birebir konusundaki eksiklik. Eh, o kadar da olacak. Bu eksik olmasaydı Barcelona'dan ne farkımız kalırdı :)

Şaka bir yana Sivas her ne kadar kötü oynadıysa da biz de bir o kadar iyi oynadık. Takımın ne sadece Keita'ya ne de ileri uçta sadece Baros'a bağlı olmadığını gösterdik. Bursa'nın puan kaybetmesiyle tekrar ikincilikteyiz. Arda tekrar gülmeye, golleri kutlamaya başlamış. Takım Buca maçını toparlanmak adına kullanmış, iyi de etmiş. Yüzler tekrar gülüyor, kaybedilen sadece üç puan. Daha ilk yarının yarısı bile yeni geçildi. Sezonun 3/4'ü hala yerli yerinde duruyor. Kaybedilen hiçbir şey yok. Ama eğer bu maç bizler için bir ölçü olacaksa, kazanılan çok şey var.

2 yorum:

pclion dedi ki...

Yorumların gibi maç yazıların da detaylı ve dolu. Blogunun az tanınmasına şaşırdım açıkçası. Yan panele ekledim blogunu, yorumlarının devamını beklerim.

Uğur...

Adsız dedi ki...

Teşekkür ederim. Daha çok yeniyim, kendimce vakit ayırabildiğim kadar yazmaya çalışıyorum. Blogunu düzgün bi şekilde takip ediyorum elimden geldiğince, ilgim ve bilgim dahilinde olduğu sürece elbette ki seve seve devam ederim yorumlara.

Umut

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails